16

89 38 44
                                    

R. A.

Seokjin'e yol boyu sövmeyi unutmayarak, uzun bir yol geçirmiştim. Daegu'ya, arkadaşlarımın yanına gelmiştim. Merak etmeyin, normal arkadaşlarım. Hiçbir sabıka kaydı bulunmayan arkadaşlarım. Tabii, benim bir katil olduğumu bildiği halde, sözde bana yandaşlık yapan masum arkadaşlarım. Dahyun'un çalıştığı kafenin önünde durdurdum arabamı. Öylece park etmeden -biraz trafiği tıkayacak derecede- bıraktım ve indim.

Daha sonra, anahtarlar ile arabayı kilitledim ve adımlarımı kafeye çevirdim. Islık çalarak ve ellerim cebimde yavaş adımlarla kafenin kapısının önünde durdum. Kapıyı sağ elimi cebimden çıkartıp açtım. Kapıyı açınca, deri ceketimin cebindeki sigara paketinden bir dal çıkartıp dudaklarımın arasına yerleştirdim.

"Chae!" Chae.. Daegu ve Busan'da kullandığım adımla seslenmişti bana. "Dahyun.." diye mırıldandım bende, onun aksine daha kısık bir sesle. Herşey çok güzeldi. Ve Dahyun'un yanıma koşarak gelip, boynuma atlaması ile benim birkaç adım gerilemem ile herşey daha da güzelleşmişti. Arkadaş sevgisini çok seviyordum, onların beni sevmesi için herşeyimi feda ederdim. Çünkü ben, arkadaşlığa çok önem veririm. Ne de olsa onlar, bizi bizden daha iyi tanırlar değil mi?

"Tanrım.. Niye geleceğini söylemiyorsun! Ben nasıl izin alacağım şimdi patrondan?" diyerek omzuma vuran Dahyun'a, yalandan yüzümü buruşturarak baktım. "Acıttın be ya." Tabii, Dahyun hemen yalan söylediğimi anlayıp, arkasını dönüp girmişti. Hatırlarsanız size hiç arkadaşım olmadığını söylemiştim. Çünkü yoktu. Onlar benim arkadaşım değillerdi ki. Onlar, beni benden daha iyi tanıyan, bir avuç insandı.

Bende Dahyun'a katılarak peşinden ilerledim. Onu da alıp, arka tarafa geçecektim ki, gelen müşteri buna engel oldu. "Hemen geleceğim." diyerek gidip müşteriye baktı Dahyun. Bende oflayarak boş gördüğüm bir masaya doğru ilerledim. Beklemeyi ve bekletmeyi sevmiyordum. Ve birinin seni bekletmesini istemiyorsan, onu bekletmeyeceksin.

"Merhaba, hoşgeldiniz. Ne alacaksınız?" diyen, elli-altmış yaşlarındaki kadını süzdüm. Sonra çok baktığımı fark edince silkelenerek gülümsedim. "Teşekkür ederim. Bir kahvenizi alırım." Kadın başıyla onayladı ve muftak(?) olarak düşündüğüm odaya ilerledi. Daha sonra ise gelen kahveyi yudumlayarak Dahyun'u bekledim. Fakat daha işi olduğunu, akşama kadar burada kalması gerektiğini söyleyince, bunu anlayışla karşılayıp çıkışta onu almaya geleceğimi söyleyerek kafeden çıkmıştım.

Yürümeyi arabaya tercih edince arabayı burada bırakıp, kapüşonumu takarak ilerlemeye başladım. Can sıkıntısından aklıma gelen bir şarkıyı mırıldandığımı fark edince, bu halime gülümsedim ve karşıma çıkan ilk markete girdim. Çikolata dolu reyonlarda uyuşuk uyuşuk gezerken, gözüme kestirdiğim çikolatayı elime alıp kasaya ilerledim. Önümde elli-altmış yaşlarında bir teyze vardı. Bayağı doldurmuştu sepetini. Kasiyer ise, aldıklarını kasadan geçirirken suratsızca mırıldandıyor, teyzeye bağırıyordu.

"Hadi teyze, hadi!" diye bağıran kasiyere baktım. Kasiyer, nankörce "Koy şu eşyalarını artık, şu poşete!" diye bağıran kasiyere bir şey diyemedim. Fakat teyzeye, "Teyze, yardım edebilirim istersen?" dediğimde teyze "Yok kuzum, sağolasın." diyerek poşetlerini alıp marketten çıktı. Benim çikolatamı kasadan geçiren kasiyere son bir bakış attım. "Bir gün sende yaşlanacaksın.. bunu unutma."

Çikolatayı cebime koyup, parayı da kasiyere verdikten sonra bende marketten çıktım. Gözlerim, az önce marketten çıkan teyzeyi aradı hemen. Daha çok ilerleyememişti. "Teyze!" diye bağırdım, amacım durmasını sağlamaktı. Ki durdu da. Hemen yanına koştum. Elindeki üç poşetten ikisini aldım ve gülümsedim. "Hâlâ böyle insanlar kaldı mı be kızım?" diye sordu karşımda, bana gülümseyerek bakan kadın. "Kalmadı be." diye mırıldandım bende ona gülümseyerek. "Ama olsun.. ben varım!" dedim.

Bloody Angel ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin