26

90 36 53
                                    

R. A.

"Rose... Bunu yapmak zorunda değilsin, biliyorsun değil mi?" Hwasa'nın bilmem kaçıncı ikna etmeye çalışmasını daha duymazdan gelerek, elime bulaşan kanı temizlemeye çalışıyordum. Jennie'nin yatağı kirleten ölü olduğuna emin olduğum bedenini arabamın bagajına taşımak gerçekten zor olmuştu. Fakat başımda daha büyük bir bela vardı. Bangtan, Jennie'ye benim öldürdüğümü düşüneceklerdi. Bu yüzden Jennie'nin cesedine olabildiğince az dokunarak arabama taşımıştık.

Kısacası Jennie, konuşmamak için intihar etmeyi göze alarak, nereden bulduğunu bilemediğimiz bir kesici aletle bileklerini oldukça derin keserek, kan kaybından ölmüştü.  Jennie'yi arabaya kadar, kanlı bedenini umursamamanın cabası olarak da ellerimiz kanlanmıştı, eh doğal olarak yani. "Unnie... Sana aylar önce bir söz vermiştim. Hatırlıyor musun? Sana, herşey bitince teslim olacağımı söylemiştim ve herşey bitti artık."

Islak ellerimi havluya silerek kuruttum ve havluyu da çöpe attım. Arkamda hiçbir şey bırakmak istemiyorum. "Ve ben, ben artık bu hayatı yaşamak istemiyorum. Cezam neyse yatacak, çekecek ve sonrasında beyaz bir sayfa açacağım kendime. Fakat bu hayatta artık katil Rose olmayacağım."

"Ama Rose... Sen bu'sun, sen başka biri olamazsın. Seni küçüklüğünden beri tanıyorum ben biliyorsun, sen hep böyleydin. Senin bir yanın, senin bir yanın hep acımasızdı anlasana!" Sonlara doğru bağıran ve artık kendini tutamayıp ağlamaya başlayan Hyuna ile alt dudağımı dişlerimin arasına çektim. "Özür dilerim.." Tek diyebileceğimin bu olması ise, apayrı bir kötüydü.

Üzerimi değiştirmek için dolabımın kapaklarını açınca kesinlikle karşımda bomboş bir dolap beklemiyordum. Ah, doğru ya, ben buraya kıyafet getirtmemiştim. "Eee, ne giyeceğim ben şimdi?" diyerek biri yatağıma diğeri de koltuğuma oturan iki kadına baktım. "Bak, gördün mü? Kainat bile senin teslim olmana karşı! Bu yüüzden gitmene izin vermiyorum. Gidemezsin Rose! O kadar!" Hyuna'nın üşenmeyip ayağa kalkarak, açmayacağımı düşünerek kapıyı kilitleyip geri yatağıma oturması cidden izlemeye değer, tatlı bir görüntüydü.

"Ama... İşi zorlaştırıyorsunuz iyice.. zaten sizden ayrılmak bana da çok zor gelecek. Büyük ihtimal kolay kolay görüşe de izin vermeyecekler. Biliyorum, en az on iki yıl alacağım. Ama sağlam avukatlarım var, biliyorsunuz. Güvenin bana yirmi yıldan fazla yatmayacağım, yemin ederim." İkisini de ikna etme çabalarım saçmaydı çünkü, onlar kabul etse de etmese de ben teslim olacak, hapisten çıkınca da güzel ve yeni bir hayat sürecektim. Aksiyondan, maceradan, kandan, ölümden ve silahlardan uzak bie hayat. Ah, tabii birde ateş, benzin ve çakmaktan da.

"Ama Rosie... Hah! Buldum, bende teslim olacağım o zaman!" Hyuna'nın aniden götünden çıkardığı bu fikirle kaşlarımı çatarak ona baktım. "Ne demek bende teslim olacağım? Hayır. Bütün suçları ben üstleneceğim. Sizin mahkemede adınız bile geçmeyecek! Sakın, sakın böyle bir şeyi düşünmeyin bile, izin vermem. Sizinde başınızın yanmasına izin vermem!" Hwasa, oturduğu deri koltuklar ilişkiye girmek istercesine iyice çöktü. " Rosie haklı, Hyuna. Biz hapse girmeyeceğiz. Girmeyeceğiz ki, Rosie'miz çıkınca yepyeni, temiz kimliklerle yurtdışında güzel bir hayat hazırlayacağız Rose'ye."

Hwasa'nın dediği, Hyuna'nın aklına yatmış olacak ki, yüzünde buruk bir tebessüm oluştu. "Ama o daha çok küçük... Gençlik yılları dört duvar arasında geçecek. Gezip tozması gereken yaşta, parmaklıkların arkasından bakacak sadece... Benim gönlüm el vermiyor Hwasa. Bu gencecik güzel kızın, hayatının o sikik bir hücrede geçmesini, harap olmasını istemiyorum ben. Rose... Bütün suçları ben üstleneyeyim mi? Zaten ben yaşayacağımı yaşamışım. Sayısız kez aldatıldım ben, sende tatmalısın bu aldatılmayı. Evet, evet! Ben üstleneyim."

Bloody Angel ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin