13

95 38 34
                                    

Y. A.

Soojin, Ji-min'i aramış ama ulaşamamıştı. "Ulaşılmıyor." dedi Rosé'ye doğru. Eğer Ji-min telefonunu açsaydı, beraber dışarı çıkmayı teklif edeceklerdi. "Boşversene yaaa." dedi Rosé, mırıldanarak.

Şuan oldukça mutluydu çünkü görüntülere ulaşmışlardı. Fakat bunu henüz kimseye söylemeyeceklerdi. Eğer başına bir iş açılırsa kanıt olarak kullanacaklardı.

"İyi de, niye açmıyor ki telefonunu?" dedi Soojin, telefonuna bakarken. Ne de olsa arkadaşıydı Ji-min. "İşleri vardır aşkım." dedi Rosé de tırnaklarına oje sürerken.

Soojin, Rosé'nin nasıl bu kadar rahat olabildiğini düşünüyordu. Arkadaşı ortalıkta yoktu ve telefonlarını açmıyordu, kendisi gelmiş burada tırnaklarına oje sürüyordu. Fakat çok ısrar etmedi, belki bir bildiği vardır diye düşündü.

"Neyse.. haklısın galiba. O zaman hadi giyinip gidelim." dedi Soojin ve sonra telefonunu yatağa attı. Rosé ojelerini sürmüş ve kurumalarını beklemek için sırtını yatak başlığına dayamıştı.

Bir şarkı mırıldanmaya başladı ve Soojin de o sırada hazırlanmak için kıyafetlerini alıp banyoya geçti.

Rosé yataktan kalktı ve Soojin'in dolabını kurcalamaya başladı. Şu iki-üç günde kendini bir katilmiş, özellikle korkulan bir katilmiş gibi hissetmiyordu. Liseye giden bir genç kız gibi hissediyordu.

Soojin üzerini giyince banyodan çıktı. Rosé de o sırada Soojin'in dolabından kendi zevkine uygun kıyafetler bulmuştu bile.

"Soojin, bunları ben giyiyorum?" dedi Rosé ve elindeki kıyafetleri alıp banyoya geçti. Rosé de üzerini giydikten sonra nereye gideceklerini kararlaştırdılar. Bara gidecek ve biraz dağıtacaklardı. Sadece birazcık...

Rosé siyah tişörtünü, siyah dar pantolonunun içine sıkıştırmış ve üzerine de yine siyah bir deri ceket giymişti. Bar için oldukça uygun olduğunu düşünüyordu.

Soojin ise biraz daha cesur giyme taraftarı olmuş, siyah dar crop ve siyah deri şort giymişti. Üzerine ise sadece siyah, kumaş ceket giymişti.

"Hadi gidelim mi?" dedi Soojin, Rosé'ye. Rosé başıyla onayladı ve anahtarlarını alıp evden çıktı. Soojin de peşinden gidiyordu. Ayrıca Rosé, ne olur ne olmaz diyerek yanına silah da almıştı. Ne olacağı gerçekten belli olmuyordu.

Rosé ve Soojin arabaya bindikleri zaman, Rosé, dikiz aynasından bakınca, arkalarındaki siyah üç araba dikkatini fazlasıyla çekmişti. "Hey, ne bekliyorsun?" diye Soojin ile Rosé gözlerini oradan çekti.

"Sanırım çok paronayaklaşıyorum." dedi Rosé de gülerek. Sonra anahtarı kontağa taktı, çevirdi ve çalıştırdı. Soojin ise çoktan radyodan müzik açmıştı. Rosé elinde olmadan tedirginleşiyordu.

Yanına silah aldığı için kendini tebrik etti. Yine bakışları dikiz aynasını buldu Rosé'nin. "Biliyordum işte," diye mırıldandı. "Neyi biliyordun?" dedi Soojin, Rosé'nin bu haline anlam veremeyerek.

"Kim olduğunu bilmiyorum ama, iki araba bizi takip ediyor. Ya da ben öyle hissediyorum. Tam emin olmak için şu yola sapacağım, ne de olsa orası çıkmaz yol."

"Tanrım, yine mi ekşın?" diye mırıldandı Soojin, camını sonuna kadar açıp, başını koltuğa yaslarken. "Ekşın bizim hayatımızdan çıkmıyor ki aşkım, tekrar giriş yapsın." dedi Rosé. Ardından bir anda arabanın yönünü değiştirdi. Eh, onunla beraber arkadan onları takip ettiklerini düşündüğü iki araba da yönünü sola doğru çevirmişlerdi.

Bloody Angel ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin