15

89 39 9
                                    

Y. A.

Rose, Hyuna ile uzun uzun dertleştikten sonra sonunda evinden ayrılmış ve yola çıkmıştı. Şuan ise ormanlık yollardan, siyah mercedes'i ile geçiyordu. O sırada telefonu çalmış ve merakla arayan kişiye bakmıştı. Ekranda gördüğü isimle şaşırsa da çok bozuntuya vermeden telefonu açıp hoparlöre aldıktan sonra yan koltuğa atmıştı. Tek eliyle direksiyonu kontrol ederken, diğeri ağrımaya başlayan şakaklarını ovuyordu. O sırada telefondan bir ses yükseldi.

"Chaeyoung?" dedi Yoongi, sonra Namjoon'a baktı onay almak ister gibi. Namjoon'dan beklediği baş onayını alınca, telefonunu kulağından uzaklaştırdı ve hoparlöre alıp masaya bıraktı.

"Oo, siz beni arar mıydınız ya?" diyerek alaylı bir cevap verdi Chaeyoung. Gözünü yoldan ayırmıyordu.

"Doğru. Aramazdım. Ama işim düştü." dedi Yoongi, ne söyleyeceğini de bilmiyordu ki.

"Söyle bakalım Min Yoongi, neymiş o iş?" dedi Chaeyoung, sesini kısık tutuyordu çünkü başı ağrıdığı için konuşma havasında değildi hiç.

"Annemin yanından çıktım." dedi Yoongi. O an aklına gelen en gerçekçi yalan bu olmuştu. "Doktorlar az bir zamanı kaldığını, öleceğini söyledi." Yoongi, bunları söylerken bir yandan Namjoon'a ve Taehyung'a bakıyor, onay alıyordu. Taehyung ise pür dikkat, kaşlarını çatarak Yoongi'ye bakıyordu.

"Ne?" Bunu duyunca Rose'nin ağzından bir tek bu kelime çıkabilmişti. "Ne demek annemin zamanı az?" dedi sonra da. "Yalan söyleme Min, özellikle böyle bir konu da hiç söyleme."

"Yalan söylemiyorum zaten! Annemin yanındaydım diyorum. Doktoruyla konuştum. Zamanının az olduğunu söyledi. Annem seni görmek istiyorum Chae."

Chaeyoung, alayla sırıttı ve 'hah'ladı. "Senin derdin belliymiş be Min. Hangileri yanında? Taehyung, Namjoon, Hoseok? Ya da Jimin denen velet veya Jeongguk? Hani şu Taehyung'a aşık olan Jeongguk." Sonra telefonu eline aldı Chaeyoung, kulağına koydu hoparlörü kapatıp.

"Taehyung'un yanında olduğuna eminim. Ona bir kaç sözüm olacaktı. O çok güvendiğiniz Namjoon ve Seokjin var ya hani. İşte onlar, arkanızdan fena iş çeviriyorlar, dikkat edin derim." diyerek telefonu kapatıp yan koltuğuna attı Chaeyoung.

Yoongi ise, bir Taehyung'a bir Namjoon'a bakıyordu. Taehyung ise oflayarak kalçasını yaslandığı masadan ayırıp Yoongi'nin önüne geçti. "Bu plan yatar arkadaşlar. Daha güzel plana ihtiyacımız var. Toplanın."

Yoongi, Taehyung'u onayladı ve konuştu, "Bir planım daha var."

Taehyung, elini ensesine atarak biraz kaşıdıktan sonra hiçbir şey demeden odadan çıktı. Yanlız kalan Yoongi ve Namjoon, birbirlerine bakarak omuz silktiler. Yoongi, "Baksana, Rose'yi güzellikle yanımıza getirmiyorsak, zorla getiririz." diyerek oturduğunu yerden kalktı ve kapıya ilerledi.

Namjoon ise arkasından bakakaldı. "Ah be Taehyung.. Bir bilsen aslında Seokjin ve bir kaç kişinin daha Rose'yi yakalamaya gittiklerini, ne yaparsın acaba?" diye mırıldandı ve gözlerini kapatıp, başını koltuğa yasladı.

O sırada Roseanne, ormanlık yolda ilerlemeye devam ederken arkasında gördüğü birkaç araba ile kaşlarını çatarak arabalara baktı. Ne diye bu yoldalardı? Bu yol sadece Hyuna'nın evine çıkıyordu. Birde şehir merkezine.

Bu işten oldukça şüphelenen Rose, direksiyona daha sıkıca asıldı. Bir gözü yolu takip ederken, diğerini dikiz aynasından ayırmıyordu. Terden ıslanan sol elini, pantolonuna sürttü ve onu da direksiyona koydu. Bu sefer sol eline de aynı işlemi yaptı ve gaza biraz daha asıldı.

Bloody Angel ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin