17

79 38 31
                                    

Y. A.

Rose, resmi olarak teslim olduğunu ilan ettikten sonra Bangtan, hızlıca Rose'yi kelepçeleyerek arabasına bindirdi. Şuan ise Rose'nin bulunduğu siyah araba da Taehyung, Hoseok, Changbin ve Yoongi'de bulunuyordu. Aslında Yoongi binmeyecekti fakat diğer araba bundan daha küçük olduğunu için mecburen binmek zorunda kalmıştı. Rose, arabaya bindiği andan itibaren bakışlarını Changbin'den çekmiyordu. "Neden yaptın?" diye sordu, ruhsuzca.

Changbin, Rose'den çıkan sorunun muhattabının kendisi olduğunu fark edince başını yere eğdi. Bunu yaptığını gören Rose, alayla "Hah, yüzüme bile bakamıyorsun. Sikik herif." dedi. "Sana sadece tek bir şey söyleyeceğim Changbin.." diye fısıldadı Rose. Oturduğu yerde hafif yükselip, karşısında oturan Changbin'in yüzüne yaklaştı. Kulağına fısıldadı, "Kendine ölümlerden ölüm beğen."

Changbin, duyduğu cümle ile yerinde rahat rahat oturan Taehyung'a baktı. Daha sonra da Rose'ye. "B-beni öldüreceğini söyledi." diye mırıldandı Changbin. Zaten araba sessiz olduğu için, fısıldasalar bile anlaşılabilirdi. "Yapar." dedi Yoongi, farkında olmadan. Rose, Yoongi'den yükselen cümle ile sırıtmaya başladı. Changbin'in gözleri korku dolu bir şekilde Rose'ye döndü. "Ama bu yapamaz." dedi Rose. Eli kelepçeli olduğu için, çenesiyle Yoongi'yi işaret ederken.

"Taehyungie." dedi Rose bu seferde Taehyung'a sarmayı düşünüyordu. "Biliyor musun, bu işte harcanıyorsun. Eğer bir ajan mıdır polis midir nedir olmasan, daha mutlu olabilirdin." Taehyung, bakışlarını Rose'den çekmeden gülümsedi. "Ne gülüyorsun?" dedi Rose, az önce yüzündeki alaylı bakışların yerini saf öfke alırken. "Komik bir şey varsa söyle, biz de gülelim."

"Hiç. Gülesim geldi öyle." dedi Tae, gülümseyerek omuz silkti ardından. Rose, Taehyung'un bu sırıtışına daha da sinir olurken, kendini dinginleyebilmek amacıyla başını yola çevirdi. "Nereye gideceğiz?" dedi Rose oflayarak. "Amerika'ya. Ama onun öncesinde Seul emniyet müdürlüğüne haber vereceğiz, seni yakaladığımıza dair. Bunu yaparken de sende yanımızda olacaksın tabii." dedi Yoongi.

Rose başıyla onayladı. Hiçbir şey onu ilgilendirmiyordu şu anda. Ne de olsa kaçacaktı. And içtiği son görevini, son intikamını yerine getirmeden pes edecek değildi ya.

R. A. -Bir Saat Sonra-

O araba da sıkıcı bir yolculuğun ardından, Yoongi'nin de dediği gibi Seul Emniyet Müdürlüğüne gelmiştik. Haberlerde gördüğümüz suçlular gibi, sağ koluma Hoseok, sol koluma Jeongguk girmişti. Savsak adımlar atarak karakola giriyorduk ki, Taehyung'un "Siz bekleyin burada." demesiyle Jeongguk ve Hoseok beni çekiştirerek banklardan birine oturmuştuk.

"Ya, şunları çıkarsanız bari." diye mırıldandım, kelepçeli ellerimi Jeongguk'un gözüne sokmayı amaçlayarak kaldırırken. Fakat karşılığında hiçbir tepki alamamıştım.

Ya da ben öyle sanıyordum. Çünkü, bunu söyledikten iki-üç dakika sonra Namjoon, elindeki minik anahtarla önümde durup, kelepçeleri çıkarmışlardı. Şirince gülümsedim Namjoon'a "Sağolasın." dedim. Sırtımı duvara yaslarken, öylece karakolun bahçesinde göz gezdiriyordum. Yan taraftaki bankta oturan bir çift gözüme takıldı. İkisi de polisti.

Konuştuklarına biraz daha kulak kabarttım. "Duydun mu sen, bir adam gelmiş bu sabah, karısının kayıp olduğunu söylemiş. Meğerse adam, kadını onu aldatırken gördüğü için, sekiz yerinden bıçaklayıp uçurumdan aşağıya atmış. Canavarca değil mi? Ayhh.." Duyduklarımla kaşlarımın daha da fazla çatılmasına izin verdim. Ben doğru duydum değil mi, bir adam bir kadını masum olmasına rağmen sekiz yerinden bıçaklayıp öldürmüş?

"Bak-bak! Bu adam işte." Kadın polisin gösterdiği adama çevirdim bakışlarımı. Kaşlarım iyice çatılırken, kendime hakim olamadım ve Namjoon ile Yoongi'nin arasından sızıp, adamın yüzünün ortasına yumruğumu geçirdim. "Nasıl öldürebildin lan sikik herif?!" diye bağırdım, adamı yerden kaldırıp bir yumruk daha atarken. Adam yerde acıyla kıvranırken, acımadan tekmemi karnına geçirdim. Ardı ardına gözümü kırpmadan attığım tekmelerden, kolumdan tutup çekilmemle durmak zorunda kaldım.

Bloody Angel ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin