29

91 34 51
                                    

R. A. (Sekiz Yıl Sonra-Çıkış Günü)

Koğuşta, masanın etrafında yine bizimkilerle oturup konuşuyorduk. İki gün sonra otuz dördüme girecektim. Şaka maka derken, gerçekten de koskoca on yıl geçip gitmişti. On yıldır buradaydım, sıkıldığım anlarda olmuştu, sevindiğim, üzüldüğüm anlarda. Dirseklerimi masaya yaslamış, parmaklarımla ağrıyan şakaklarımı ovalıyordum. Başım ağrıyordu. Neden bilmiyordum, bu sinirimi bozuyordu. Sessiz koğuşu, kapının açılma sesi kapladı, sessizliği bozdu. Lanet başımın ağrısını da arttırdı. İçeriye giren kadın gardiyan, "Park Chaeyoung! Eşyalarını topla. Çıkıyorsun."

Pekâlâ, bunu bugün beklemiyordum. En az bir ay daha burada geçiririm sanıyordum. "Ne?" Ağzımdan şaşkınlık nidaları dökülürken, sandalyeden kalkıp ranzama doğru ilerledim. Çıkıyordum. Şaka gibi! EunJi, Monji, Aecha ve Aenji şaşkınlıkla etrafımı kaplarlarken, ben sırt çantamı alıp kıyafetlerimi içine tıkıştırıyordum. "Hani bir ay daha buradaydın?" Monji'nin üzgün ve hüsran dolu sesiyle, dudaklarımı birbirine bastırıp çantayı yatağın üzerine bıraktım ve ona döndüm. "Bebeğim bende bir ay daha buradayım zannediyordum. Meğerse çıkış günüm bugünmüş."

EunJi, "Bana bak, bende çıkıyorum bir ay kadar sonra. Adresini ver, birbirimizi kaybetmeyelim." EunJi'yi başımla onayladım ve bu sefer de Aenji konuştu. "Maalesef en son biz çıkıyoruz. Aecha ile buraya mahkum edildik. En büyük korkum da, sen buradan gidince buranın sen yokken olduğu gibi cehenneme dönmesi. Fakat sen bizi merak etme aşkım. Artık senden güç aldık biz, yıkılmayız artık." Aenji'ye gülümsedim ve hiç konuşmadan, kollarını göğsünde bağlayıp bana trip atan Aecha'ya döndüm.

"Bebeğim... Hadi ama, buradan çıkmayı bende çok istiyorum, istiyorum evet ama... Seni böyle arkamda boynu ve dudakları bükük bırakmak istemiyorum. Baksanıza, belki sizi kefaretle çıkartırım hm? Ne dersiniz?" Hepsinin gönlünü almam imkansızdı. Buradan çıkartabileceğim tek kişi de EunJi gibi gözüküyordu. Fakat ben yine de bir şansımı deneyecektim. "Hayır, hayır! Sakın, sakın böyle bir şey yapma, kefareti unut sen! Eğer beni kefaretle buradan çıkartırsan, ömrüm boyunca kazansam bile bu parayı sana geri ödeyemem. İnsana borçlu kalmayı da sevmem. Bu yüzden sakın, sakın böyle bir şey yapma. Unut hatta o fikri!"

EunJi'nin hararetli konuşmasını, buruk bir gülümsemeyle dinledim. "Üzgünüm. Kimseyi dinlememe üzerine programlandım." Sırt çantamı doldurunca diğer eşyalarımı burada bırakma kararı alarak çantamı omzuma taktım. Fakat arkamı döndüğüm zaman karşımda bana dolu gözlerle bakan bir Aecha, görmek istemiyordum. Ahh, hadi ama bu tatlılık nasıl böyle bir suç işleyebilir Tanrı aşkına? "Aecha..." Küçük bedenini kollarımın arasına alıp sıkı sıkı sarıldım. "Ağlama bebeğim." Hıçkırık olmasa bile, iç çekişlerini duymak, gerçekten beni üzüyordu. On yılımız beraber geçmişti. Ben cidden... Cidden onları çok özleyecektim. Bu kesin bir bilgiydi.

"Hadii, git artık." diyerek bedenini benden uzaklaştırdı Aecha. Hem ağlıyor, hem de gülümsemeye çalışıyordu. "Evet, Aecha haklı. Git artık. Yoksa bütün koğuş sel olacak." Monji'nin yarı alayla söylediği cümle dördümüzü de güldürdü. Ranzanın üzerine gelişigüzel fırlattığım ceketimi aldım ve Aenji'nin önünde durdum. Ceketimi omuzlarından aşağıya bırakırken, "Artık senin olsun bu. Çok beğenmiştin sen, ben beğenmiyorum da zaten. Güle güle kullanırsın artık. Her kullandığında da beni hatırlarsın." deyip göz kırptım ve beni sabırla kapının arkasında bekleyen kadın gardiyanın yanına doğru ilerledim.

"Görüşürüz!" Koğuş arkadaşlarıma son kez el sallayıp, gardiyana döndüm. "Kimseye haber vermeyeceğine emin misin?" Kapıyı çekip kilidi takarken konuşan gardiyan, ilk önce bileklerime demir kelepçeyi taktı ve sonra kaşlarını çatarak yolu işaret etti. Kısaca, 'önden git' diyordu. "Evet, sürpriz yapacağım." Omuz silkti ve bana dar yollardan geçmeme eşlik etti.

Bloody Angel ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin