8

96 42 35
                                    

Y. A.

Rose beş kişilik bu grubun karşısında haliyle güçsüz kalıyordu. Ya kaçacaktı, ya kaçacaktı. Hoseok'un annesinin başına dayadığı silah ile bir kaç adım gerilemişti Rosé, Bayan Jung ile beraber.

"Geri basın, yoksa kadının cesedini alırsınız anca." dedi Rosé. Kendini koruması gerekiyordu. Yoongi kardeşinin böyle bir şey yapamayacağını, masum birine zarar veremeyeceğini biliyordu. Fakat Yoongi bunu diğerlerine söylerse bu sefer de Rosé'ye zarar gelebilirdi. Ne kadar mesleği de olsa kardeşiydi sonuçta Rosé.

"Bir kadına zarar verecek kadar düşmüş olamazsın?" dedi Jimin, Rosé'ye aşağılamaya çalışırken. Jimin her ne kadar istemese bile Rosé'ye hırslandırmıştı... "Bu kadının masum olduğunu kim söyledi?!" diye bağırdı Rosé.

"Onun yüzünden, bu babam olacak adam annemi terk etti!" diye de ekledi. "Şimdi bana söyleyin? Ne diye bu silahın tetiğine basıp, bu sürtüğün hayatına son vermeyeyim?"

"Kızım," diye sayıklayan Bay Park, karısını bu gözü dönmüş katilin elinden kurtarmak istiyordu. Taehyung silahını indirip Bay Park'ın yanına gitti ve kolundan tutarak Jeongguk ve Jimin'in yanına çekti. Hoseok ve Taehyung, Rosé'ye biraz daha yaklaşırken Yoongi ise, öylece en arkada kalıyordu...

"Yaklaşmayın diyorum." dedi Rosé sıktığı dişlerinin arasından tıslayarak. Rosé bir gözü önünde, kendisine yaklaşmaya devam eden ikilideyken, diğer gözü ile nereden kaçabileceğine bakıyordu. O sırada sol kolunda hissettiği acı ile dudaklarını dişledi.

"Jeon! Ne yaptın sen?!" diye bağırdı Yoongi. Rosé acıyla inlerken, bunun normal bir mermi olmadığının farkına vardı. Çünkü bir anda tüm enerjisi çekilmiş, uykusu gelmiş gibi hissediyordu.

"Sikeceğim şimdi ama!" diye bağırmıştı Rosé. Sol kolunu kullanamadığı için, enerjisi emildiği için ve beş kişiye karşı gelmek zorunda olduğu için, bir an önce siktir olup gitmeliydi.

Arkaya doğru gitmeye devam ederse eğer mutfaktan arka bahçeye çıkan kapıdan çıkabilir ve gidebilirdi. Ama önce onlara hiç unutamayacakları bir hatıra bırakmalıydı. Sol elini zorlayarak telefonunu çıkardı. Gözleri hâlen önündeki adamlarda gezerken, başının dönmesi ve gözlerinin kararmasını görmezden gelerek telefonundan yardım alabileceği tek kişiyi aradı.

"Jongin, telefonu açık tutacağım, konumu bul. Acilen gelmelisin, zor durumdayım." diye kısaca konuşmuş ve sesi kapatarak telefonu arka cebine tekrar koymuştu. Eğer beş dakika daha sabredebilir ve dayanabilirse, sonrasında Jongin gelir ve beraber kurtulurlardı bu işten.

Sol kolundaki ağrı kendini belli etmeye devam ederken, beş kişi olması gereken BTS grubundan bir kişinin eksik olduğunu görmesiyle aceleyle tüm salonu süzdü. "Diğeriniz nerede, hani şu sarı saçlı civciv," dedi Rosé hırıltılı çıkmaya başlayan sesiyle.

Sadece bir kaç dakika sonra eli ayağı kesilecek ve baygınlık geçirecekti. Yoongi kardeşinini bu hâle getiren adama -Jeongguk'a- döndü ve yüzünün ortasına bir yumruk geçirdi.

"Lan eğer bir şey yapılacaksa biz yapardık! Sen ne diye her boka siktiğimin burnunu sokuyorsun?!" diye bağırdı Yoongi, üzerine çıktığı Jeongguk'a yumruk atmaya devam ederken.

Jimin, Namjoon ve Hoseok onları ayırmak için harekete geçerken Rosé, Yoongi ile göz göze gelmişti. Yoongi sadece dudaklarını oynattı, "Kaç," Rosé abisinin bu yaptığı karşısında dondu kaldı, sırf kendisi kurtulsun diye.. işine karşı gelmişti.

Rosé dikkat dağıtan Yoongi'ye yardımcı olabilmek için, kafasına silah dayadığı Bayan Jung'un, tıpkı Jeongguk denen adamın yaptığı gibi koluna sıkmıştı. Fakat kurşun sadece sıyırmış ve arkadaki duvarın içine girmişti.

Bloody Angel ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin