11

97 41 29
                                    

Y. A.

Hoseok, dünkü aramadan sonra hastaneye doğru yola çıktı. Tabii yanında Taehyung da vardı. Hiçbir şekilde onu yanlız bırakmazdı Taehyung. İkili ne yapacaklarsa beraber yapardı. "Hiç mi korkmuyorsun lan?" dedi Taehyung alayla gülümseyerek Hoseok'un ciddi yüzüne bakarken.

Hoseok bir işi yaptığında asla gülümsemezdi, oldukça ciddi takılırdı çünkü iş yapıyordu, yaptığı bir şeyi dikkatli ve güzel yapmaya çalışırdı. "Yok. Kim ölebilir ki tanrı aşkına?" dedi Hoseok ciddi yüzünden en ufak bir taviz vermeden. Taehyung ise 'bilmem' dercesine omuz silkti ve arkasına yaslanıp gözlerini kapattı.

"Pişt, ne ara uyudun lan?" dedi Hoseok, Taehyung'u kolundan dürterek. "Ne var lan?" dedi Taehyung, uykudan uyandığı için olabilirmiş gibi daha kalın ve daha boğuk çıkan sesiyle. "Geldik oğlum, geldik." dedi Hoseok. Kapıyı açtı ve aşağıya indi Hoseok. En son hastaneye 'ölüm' nedeniyle iki yıl önce babası için gelmişti. Yine, babasının cesedini teyit etmek için gelmişti.

Taehyung da arabadan inince birlikte hastaneye doğru ilerlediler. Taehyung, elleri cebinde, çapkın kişiliğini devreye sokarak ilerliyordu. Karşısına çıkan ve ona aşkla baka kızlara göz kırparak ilerliyordu. Hoseok ise onun aksine oldukça ciddi ve hızlı hızlı yürüyordu. Çünkü Hoseok, bir an önce bitirip evine, annesinin yanına gitmek istiyordu.

"Tae, çapkınlığı bırak ve acele et." dedi Hoseok, arkadan, çapkınlık yaparak yavaş adımlarla ilerleyen arkadaşına doğru. Taehyung onu umursamamış ve bir kız grubuna daha göz kırpmıştı.

"Ne çok hastane bağımlısı varmış amına koyayım. Her yerde kız var. Hepsi de grup halinde gelmiş. Demek ki hastane fetişleri var." diyerek küçük bir kahkaha atmıştı Taehyung. Hoseok, 'tanrım sen buna acil beyin ver' dercesine arkadaşına bakmıştı.

Hastaneye gelince nereye gideceklerini oldukça iyi biliyorlardı. Devamlı olarak geliyorlardı zaten hastanelere. Taehyung çapkınlığı bir yere bırakmış, ciddi bir yüz ifadesi ile giriş yapmıştı morgun olduğu kata. "Oh, merhabalar. Dün konuşmuştuk sizden biriyle. Ben Jung Hoseok, nedenini bilmediğim bir şekilde beni buraya, teyit için çağırdılar."

"Aa, neden buradasınız bilmiyor musunuz, Bay Jung?" dedi, morg görevlisi kız. Kız sadece Taehyung'a bakıyordu, ne de olsa kırmızıya boyattığı saçlarıyla oldukça dikkat çekiyordu Taehyung. "Hayır. Bilmem gerekiyor ama beni bilgilendirmediniz." dedi Hoseok. "Pekâlâ, o zaman şöyle içeri alalım sizi."

Hoseok, Taehyung ve morg görevlisi kız, beraber içeri girdiler. Hoseok böyle ortamları oldu olası sevmezdi, şöyle bir şey vardı ki; buraya gelmeye oldukça alışmıştı artık. Morg görevlisi, yeni getirildiği belli olan bedenin üzerine örtülen beyaz örtüyü kaldırdı. İşini severek yapmadığı belliydi, zaten böyle bir işi kim severek yapardı ki? Kimse..

Hoseok ile birlikte Taehyung da beyaz örtünün altında, sedyenin üstünde yatan bedenin tanıdık olması ile şoka girmişti. Çünkü sedyede Bayan Jung yatıyordu.

Yüzünün büyük bir kısmı yanmıştı. Bu yüzden çok tanınmıyor olsa bile, oğlu olduğu için tanıyabilmişti annesine Hoseok. Elinde olmadan dolan gözleri ile annesinin buz gibi elini tuttu. Göz yaşları akmaya başlamıştı, göz altları ıslanmıştı bile.

Taehyung, Hoseok'a kıyasla daha soğuk kanlı kalmaya çalışıyordu olaya karşı. Çünkü her şeyde bir soğukkanlıya illaki ihtiyaç duyuluyordu. "Anne... Kim yaptı? Nasıl oldu bu?" dedi Hoseok, artık kendini kasmayıp gözyaşlarını serbest bırakırken.

Taehyung, arkadaşına destek olmak için, elini omzuna koyup sıktı. "Başın sağolsun kardeşim." dedi ve onu annesinin soğuk bedeni ile yanlız bıraktı.

Bloody Angel ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin