33.Bölüm +18

5.4K 56 36
                                    

Merhabalar, yeni bölüme hoş geldiniz.

Bu bölüm, detaylı ve uzun bir +18 sahne içermektedir. İlk kez bu kadar uzun ve detaylı yazdım hatta. Üzgün ve moralimin bozuk olduğu bir zaman dilimiydi aslında yazdığım zaman, ama nasıl olduysa kalemim tam tersini yansıttı. Ateşli bir şeyler yazdım bir anda, ben de anlamadım :D🔥 Rahatsız olanlar belli bir yerden sonra koyduğum uyarıdan sonrasını geçsinler. 

Her neyse, ben sizi bölümle baş başa bırakayım. Yine bir tık uzun bir bölüm oldu diğerlerine oranla. Yıldızı parlattıysak keyifli okumalar dilerim ✨

33.

Bölüm şarkısı: The Weeknd - Call Out My Name

🍷

Akşamın geri kalanı çok güzel geçmişti. Yiğit benim doğum günüm için fotoğraflarımızdan oluşan bir video hazırlatmış ve salondaki ekranda o video oynatılmıştı. Video kapandıktan sonra doğum günümü kutlamıştı. Bunu zaten bekliyordum ama bu anın bu kadar büyülü olabileceğini düşünmemiştim. Kendimi bir masaldaymışım gibi hissediyordum; ya da güzel, tatlı, tozpembe bir rüyada...

Yiğit mikrofonu alıp herkesin içinde benim doğum günümü kutlamıştı. 

"Efsun, Efsun'um, sevgilim, sevdiceğim, ilkim, sonum, önceliğim, karım... Doğum günün kutlu olsun. Dünyaya bin kez de gelsem, benim kalbim senden başkası için atmayı aklından bile geçirmez. İyi ki doğdun Efsun'um, iyi ki varsın."

Bu cümlelerinin ardından hem düğün için hem de doğum günüm için olan pasta kesilmiş, birbirimize pastadan birer çatal yedirmiştik. Kendi masamıza geri döndüğümüzde bizim için ayrılan dilimleri yemeye devam ettik. 

"Yiğit, bir şey diyeceğim." Ağzım dolu olduğu için sesim biraz garip ama tatlı çıkmıştı.

"Söyle güzelim."

"Hayatımda daha önce bu pastadan daha güzel bir pasta yediğimi sanmıyorum. Baya iyi." Genişçe gülümsedi.

"Beğendiysen ne mutlu. Ben de beğendim." 

"Yiğit, bir şey daha diyeceğim."

"Söyle bakalım." Bunu derken burnuma parmaklarıyla hafif bir fiske burmuştu. Bazen çok tatlı olabiliyordu. 

"Doğum günümü düşünerek bu tarihi seçmen beni çok mutlu etti, teşekkür ederim." O an o kadar duygusaldım ki ağlayabilirdim bile. Hatta gözlerim dolmuştu. 

"Teşekkür etmene gerek yok, mutlu olduysan ben de mutluyum. Senin mutluluğun beni de mutlu eder. Aslında tarihi en başından beri 23 Aralık seçmek istiyordum ama senin beğendiğin mekan 23 Aralık akşamı dolu olunca mecburen 22 Aralık'a almıştım. Kısmet işte, bugüne nasipmiş. Hatta belki de böylesi daha bile iyi oldu. Dün yaşadıklarımızı saymazsak tabii. Keşke yaşanmasaydı ama yaşandı işte." 

"Evet, öyle. Yapacak bir şey yok, bu tehlike hep var ve ben bununla yaşamaya alıştım." Bir süre duraksadım. Pastamdan birkaç çatal daha aldım. Ardından bir şey daha söylemek için "Yiğit," dedim. 

Bana doğru dönerek "Efendim?" dedi. 

"Seni çok seviyorum." 

Bu cümleyi çok içten söylemiştim, bir anda içimden bunu bir kez daha söylemek gelmişti ve kelimeler dudaklarımdan firar etmişti. 

Tutkunun Pençesinde | +18 (Mafya)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin