2.Bölüm

8K 191 52
                                    

Yeni bölüm geldi. :) Keyifli okumalar...🖤

🕯

Yiğit Arslan

"Ne diyorsun lan sen? Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin?! Hasan Akçıl gibi bir adam öz kızını nasıl sevmediği bir adama verir? Nereden öğrendin sen bunu?!"

O kadar yüksek bir ses tonuyla bağırmıştım ki ben bile bu sesin nasıl benden çıktığına şaşırmıştım.

"Abi, şirkette konuşurlarken duymuş Can. Adam kızından bıkmış, zaten öğrendiğimiz kadarıyla kızına şiddet de uyguluyormuş. Annesi desen o zaten kızını gözden çıkarmış. Demir Karakaya uzun zamandır saplantılıymış bu kıza, baya takıntılıymış abi. Kız nereye gitse peşine koruma falan takıyormuş, kıza cinsel içerikli mesajlar atıyormuş. Bir de Demir Karakaya kızın ailesini, annesiyle babasını, bu evlilik konusunda iyice ikna edebilmek için 'Kızını bana verirsen borçlarını da kapatmana yardımcı olurum.' falan demiş, adam resmen kahkaha atmış bunu duyunca. Hemen kabul etmiş tabii, el sıkışmışlar. Can'ın onlar konuşurlarken çektiği bir video da var abi, istersen-"

O sırada araya girdim.

"Gerek yok videoya falan. Sen şu kızın fotoğrafları falan varsa onları göster bana. Demir Karakaya gibi bir adamın taktığı kız nasılmış görelim bakalım."

"Can'da kesin vardır abi, ben mesaj atayım, göndersin."

Birkaç saniye sonra sağ kolum olan Önder'in telefonundan mesaj sesi gelince hemen oturduğum koltuktan kalkıp gösterdiği resme baktım. Kız resmen tablo gibiydi... Bu kız... Aşırı güzeldi. Hayatımda gördüğüm en güzel kadın olabilirdi.

"S-sen ciddi misin? Bu kız mı?"

Önder olumlu anlamda başını sallayınca bir an bayılacak gibi oldum.

"Abi ne oldu, bir sorun mu var?" diye sorunca başımı 'hayır' anlamında sallayarak emir verircesine konuştum.

"Yok bir sorun falan! Çık odadan! Halledeceğim ben bu meseleyi, biraz düşünüp kafamı toplamam lazım."

"Tamam abi, nasıl istersen. Kolay gelsin."

Umarım kolay olurdu.

"Sağ ol."

Kendimi koltuğa atıp düşünmeye başladım. Önder düğünün bugün saat 20.00'de başlayacağını söylemişti, yani şuanda tam bir saat vardı. Benim gibi bir adamın neler yapacağını düşünmesi için gayet yeterli bir süreydi bu.

Ben istediğimi alırdım ve o kızı da alacaktım. Evet, onu kaçırmaktı planım. Onu o kötü insanların arasından çekip alacaktım.

Sanki sen kendin çok farklısın ya Yiğit... dedi içimden bir ses. Haklıydı, ben çok mu beyazdım? Ben de siyahtım. Beni bu hâle, intikama aç, sert, acımasız biri hâline getirenler vardı; yani siyah olmamın sebepleri vardı fakat bu benim siyah olduğum gerçeğini değiştirmezdi. Değiştiremezdi...

"Kendime gelmeliyim, şuan bunları düşünmenin sırası değil. Yapacağım işe odaklanmalıyım." diyerek yüksek sesle bunu birkaç kez kendime tembihledikten sonra düşüncelere daldım.

Kız çok güzeldi... Öyle böyle değil, baya güzeldi. En çok da gözleri... Yemyeşil gözleri vardı ve fotoğrafını ilk gördüğüm an en çok gözleri dikkatimi çekmişti.

Yarım saat sonra bu kaçırma işini nasıl halledeceğime dair bir karara varıp Önder'i çağırmış, arabaları hazırlamasını söyleyip odama girmiştim. Üzerime siyah, fazla dikkat çekmeyeceğini düşündüğüm bir takım elbise giyip hızlıca aşağı inmiş, bahçede beni bekleyen onlarca arabayı görünce yüzümdeki gülümseme büyümüş, ama adının Efsun olduğunu öğrendiğim kızın kim bilir şuanda ne hâlde olduğunu aklıma getirince yüzümdeki gülümsemeyi söndürüp Önder'in benim binmem için kapısını açtığı arabaya binmiştim.

Tutkunun Pençesinde | +18 (Mafya)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin