26.Bölüm

1.6K 46 39
                                    

Keyifli okumalar!

🔥

İki ay sonra, 26 Haziran 2021...

Gözlerimi araladığımda kendimi her günkü gibi onun kollarının arasında buldum ama bugün çok başka bir gündü. Bu gün herhangi bir gün değildi, bizim için bir sürü anlam ifade ediyordu. En çok da büyük aşkımızı... Evet, bugün Yiğit'le ben evleniyorduk.

Aradan iki ay geçmişti ve biz bu iki ay içerisinde yine de az da olsa aksiyon yaşamıştık ama çok şükür ki hepsini atlatmıştık. Aşkımıza engel olmaya çalışan herkes savaşın sonunda kaybetti ve halen de kaybetmeye devam ediyor. Etmeye de devam edecek. Her seferinde kazananın aşkımız olacağına dair sonsuz bir inancım var. Bugüne dek öyle oldu ve öyle olmaya da devam edecek. Üstelik kim ne derse desin, aşk bütün duygulardan çok daha güçlü bir duygudur. Çünkü sevgi olmazsa insan yaşayamaz. Nasıl menekşeler susuz yaşayamıyorlarsa, solup gidiyorlarsa insan da sevgisiz yaşayamazdı. Sevmek ve sevilmek, yaşamın ana kaynağıydı. Bunu anlamıştım. Biraz geç de olsa anlamıştım ve bu Yiğit'in sayesinde olmuştu. Biraz geç anlamamın sebebi ise çevremdeki insanlardı. Çevremdeki insanlar beni gerçek anlamda sevmemiş, aynı şekilde ben de onları sahte tavırlarından ötürü gerçek anlamda sevememiştim. Sevdiğimi zannettiklerim de vardı, başından beri sevmediğimi bildiğim ama yine de 'seviyorum' deyip konuyu kendi içimde kapattıklarım da vardı. Ben de suçluydum, etrafımdaki sahte insanlar da. 

Annemi düğün gününden sonra bir daha hiç görmemiştim. Görmek de istemiyordum. Hani bazı insanlar annesinden terlik yedikleri için bundan yakınırlar ya, ben aksine bunu isterdim biliyor musunuz? Neden mi? Tokat yemekten eminim ki daha iyidir çünkü. Üstelik çocuklarına terlik atan anneler genellikle onu şaka amaçlı, çocuklarına bir şeyi yaptırmak ya da onun yanlış bir davranışını engellemek, veya da ona canını çok fazla acıtmadan kızmak için yapıyor. Ama benim yediğim tokatlar bundan dolayı değil. Durun, size bir anımı anlatayım.

Beş ya da altı yaşında olmalıyım, tam hatırlamıyorum ama ikisinden biriydi. Annemle çarşıda dolanırken gözüme güzel bir ayakkabı ilişti ve onu beğendim, almak istedim. Annemin eteğini çekiştirip onu tezgaha doğru yönlendirmeye çalıştığım sırada annemden bir tokat yedim. "Param yok." deyip beni kolumdan tuttu ve o tezgahtan uzaklaştırarak peşinden sürüklemeye başladı. Tezgahtaki pembe ayakkabıya baka baka onun peşinden gitmek zorunda kaldım. Üstelik birkaç dakika sonra başka bir tezgahtan kendine çok pahalı bir elbise aldığını görünce içimden şunu geçirdim: Annem beni sevmiyor. Beni gerçekten sevmiyor. Sevseydi önce beni düşünürdü. Kendi ayağımdaki ayakkabı eski ve yırtık pırtık, onunki ise pırıl pırıl ve yepyeni. Annem beni sevmiyor. Kesinlikle sevmiyor...

En büyük hayalim mi? Biraz da ondan bahsedeyim. Onu gerçekleştirdim, o üniversitenin kapısından bir hemşire olarak çıktım. Yiğit birkaç gün sonra isminin benim adım olduğu bir hastane yaptıracağını söyledi dün bana. Orada çalışacakmışım. "Belki ben de bir gün orada doktor olarak çalışırım ama henüz buna hazır değilim." demişti ama ben onu anlayışla karşılamış, ne zaman kendisini hazır hissettiğine inanırsa o zaman işine geri dönmesinin çok daha iyi olacağını söylemiştim. Sonra da zaten birbirimize sarılıp uyumuştuk ama gece sürekli uyanmıştık çünkü ertesi günün akşamında evleneceğimiz için ikimiz de çok heyecanlıydık ve içimiz içimize sığmıyordu.

Az önce kapattığım gözlerimi yeniden araladığım esnada beni izleyen bir çift gözle karşılaştım. Ne ara uyanmıştı ki? Daha iki üç saniye önce uyuyordu.

"Günaydın." diyen ilk o oldu. Bense yanağına bir öpücük kondurduktan sonra "Günaydın." diyerek geri çekildim. 

"Bugün yorucu bir gün olacak." Söylediği cümle gülümsememe sebep oldu. Haklıydı, öyle bir düğün yapmayı planlıyorduk ki yer gök inleyecekti ve çok yorulacağımıza adımız gibi emindik. Ben çok şaşaalı bir düğün olmasını istemediğimi söylediğim halde beni dinlememiş, kendi bildiğini okumuştu. Beni mutlu etmek için tüm bunları yaptığını biliyordum ama şaşaalı olması beni çok da mutlu etmezdi. O hevesleniyor diye sesimi çıkarmadım, her şeyi ona bıraktım. O da zaten bunu büyük bir zevkle kabul etti.

Tutkunun Pençesinde | +18 (Mafya)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin