5.Bölüm

4.9K 131 44
                                    

Merhabalar, yeni bölüme hoş geldiniz. Bu arada kitabın şarkısı Lovely :) Yukarıya da koydum, dinleyebilirsiniz. Keyifli okumalar dilerim. :)

(Tasarım bana aittir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Tasarım bana aittir. İg: zynphikayeleri)

🕯

Yiğit Arslan

Efsun'un yanından ayrıldıktan sonra Önder'i aradım, Hasan Akçıl'ı bulup bulamadıklarını merak ediyordum. Düğündeki kargaşada korkup kaçmıştı şerefsiz.

"Önder, bana güzel bir haber ver yoksa seninle işim biter, bir daha asla sağ kolum olamazsın, herhangi bir koruma olursun." Kahkaha atıp yanıtladı.

"Merak etme abi, bulduk onu. Çok da zor olmadı zaten. Can ve Mert'le birlikte birlikte onu sana teslim etmeye geliyoruz, yoldayız."

Gülümsedim.

"Güzel. Anlaştığımız gibi, depoya götürüyorsun. Ben de birazdan orada olurum."

"Tamam abi."

Telefonu kapatıp aşağıya indim. Arabaya binip çalıştırdığım sırada korumalardan biri yanıma gelip "İstersen ben süreyim abi." dediğinde ona cevap vermeye gerek duymayarak gaza bastım, yol almaya başladım. Yaklaşık on beş dakika içinde depoya varmıştım, onlar benden daha önce gelmişlerdi.

Arabadan indim, ağır adımlarla depoya doğru yürürken yüzümde alaycı bir gülümseme de taşıyordum aynı zamanda. Demir Karakaya hastanede can çekişiyor, acı çekiyorken; Hasan Akçıl ise şuanda avucumun içindeydi. Yüzümdeki bu alaycı ve histerik gülüşün nedeni kuşkusuz buydu.

Depoya girdiğimde gözlerim ilk olarak elleri, kolları, ayakları, ve ağzı bağlı bir şekilde oturduğu sandalyede çırpınan Hasan'ı buldu. Benden yaşça büyüktü, bu yüzden şirkette şimdiye kadar ona hep "Hasan Bey" diye hitap etmiştim ama bundan sonra öyle olmayacaktı. Artık ona saygım yoktu. Aklıma gelen ne kadar küfür varsa hepsini sayacaktım.

"Ooo," diyerek girdim söze. "Kimler varmış burada. Adam olmayıp da kendini adam zanneden bir şerefsiz!"

Dibine kadar geldim, ağzındaki siyah bandı sertçe çekip aldım ve tek kelime dahi etmesine müsaade etmeden yüzünün tam ortasına yumruğumu geçirdim. "Bu daha başlangıçtı, kızını istemediği bir adamla evlendirmeye kalkışan şerefsiz!" diyerek bir yumruk daha geçirdim yüzünün tam ortasına. Acıyla inleyip yüzünü buruşturdu, sandalyeyle birlikte yere kapaklandı.

"Sana ne lan benim kızımdan? Sana mı düştü hesap sormak?"

"Evet," diyerek bir yumruk daha geçirdim. "Var mı bir diyeceğin?"

"Var," dedi ve bir kez daha acıyla inleyip yüzünü buruşturdu. "Kızım nerede? Nereye götürdün onu?"

Bir kahkaha patlattım. Aşırı komikti.

Tutkunun Pençesinde | +18 (Mafya)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin