8. Bölüm umut

620 51 11
                                    

YAZARIN ANLATIMIYLA
Karakolda
Bütün ebeveynler çok streslilerdi. Çocukları tam 3 gündür kayıplardı. Hepsi endişe içinde polisten gelecek haberi bekliyorlardı.
- hanımefendi biraz sakin olmalısınız
- sakin mi olayım, nasıl sakin olabilirim. Kızım tam 3 gündür kayıp ve onun diğer arkadaşları hâlâ bir ipucu bulamadınız. Bu çocukların hepsi aynı anda nasıl kaybolmuş olabilir.
Berfinin annesi Özlem hanım hem biricik kızı berfin için hemde diğer çocuklar için endişeleniyordu. Polis o gün etüte kalmayan bütün öğrenciler sorguya çekmişti. Hepsi o gün anormal bir şey olmadığını etüt saatinden önce okulu terk ettikleri için başka bir şey görmediklerini söylemişlerdi. Özlem hanım berfinin etütten sonra kütüphaneye gittiğini söylemişti. Polis kütüphane görevlisine birkaç soru sordu. Görevli son 3 gündür hiç gelmediğini ve buralarda da görmediğini belirtti. Polis kamera kayıtlarından berfinin buraya hiç uğramadığının teşhisini koydu ve okulun çevresinde arama yapmaya karar verdi.
Berfinin anlatımıyla
Artık tek ümidimiz polis olmuştu. Duymak istediğim tek ses artık polisin siren sesleri olmuştu. Buradan kurtulduğumuzda nolucaktı? Bize neden bunları yaşatmaktı? Arkadaşlarımızdan ne istmeşti? Aklımda bir sürü cevapsız soru vardı. Son iki gündür yoğun kar yağışı vardı. Burada mahsur kaldığımız ilk gün hava soğuktu kar yoktu. Bu katil hem psikopat hem de zekiydi. Acaba hepishaneden kaçabilecek kadar Zeki miydi ?
Bence değildi. Cezasını en ağır derecede çekmesini istiyordum. Keşke cezasını çekince Kaan Talha ve Dilara hayata dönenilseydi.
Onları düşündükçe ağlıyordum. Şuan bu okulda üç ceset vardı.
Ve onlar benim arkadaşlarımdı.
Arkadaşım olmasalar bile onlar insanlardı ve ölmek istemeyen hayat dolu kişilerdi.
Ömer: Burak sende sözünü tutamadın
Burak: ne demek istiyorsun
Ömer: buradan çıkınca Dilara'ya beraber laf atacaktık.
Ömer: keşke onunla uğraşmasaydım. Yıl boyunca hoşuna gitmeyen ne kadar şey varsa yaptım.
Burak: Dilara seni affetmiştir.
Ömer: çok pişmanım Burak ama pişman olmam için ölmesi gerekmiyordu.

Bu söz benim bile canımı çok yakmıştı. Bazen bazı kişilerle aranız bozulursa o kişinin gönlünü alın arkadaşlar. Özür dilemekten korkmayın haksız olduğunuzu kabullenmekten korkmayın. Hayat bu yarın ne olacağı belli olmuyor. Pişman olduğunuzda o kişi hayatta olmayabilir çok geç olmadan özür dile o kişinin gönlünü al. Ben şuan Ömer'in bu lafından sonra bu dediklerimi daha iyi anlıyordum.

Arzu : Ömer senin Dilara'ya çok bir zararın olmadı sadece laf atıyordun Dilara bazen umursamıyordu bile
Ömer : bazen kalbi kırılıyordu. Onun kalbini kırmak ne işime yaradı ki
Defne : eğlenmene, başkalarının ne düşüneceğini önemsemeden düşünmeden laf atan bir bencilsin
Efe: tamam defne sakin ol
Ömer'in gözleri zaten doluydu. Bu sözlerden sonra sessizce ağlamaya başladı. Sinirle ayağa kalktım
" ömer yaptıklarından pişman olmuş defne, sen şimdi böyle konuşarak ne kazandın peki. Cevap vereyim bir insanın kalbini kırdın. Sen düşündün mü bunları söylerken düşündün mü ömer üzülür mü üzülmez mi diye "
Sinirle ellerimi başıma koydum. Böyle konuşmasına çok sinirlenmiştim. Ama kendinde değildi. Bu yüzden sakin olmalıydım. Ömer'in yanına doğru ilerledim. Onu ilk kez böyle ağlarken görüyordum. Kalp kırmak çok büyük günahtı. Ve defne böyle konuşarak Ömer'in kalbini kırmıştı.
Ömer'in yanına çömeldim
" bana bakar mısın ?"
Başını kaldırdı. Gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. Aynı benimkiler gibiydi.
" sen bencil değilsin "
Kafasını hayır anlamında salladı.
- bencilim, defnede dedi.
" hayır Ömer, sen bencil değilsin. Defne şuan çok üzgün ne dediğini bilmiyor hatta ben hayatımda senin kadar enerjik senin kadar iyi esprileri olan bir arkadaş görmedim biliyor musun"
O an Ömer hafifçe gülümsedi. Böyle söylemem hoşuna gitmişti.
Sırama geri döndüm. Cam kenarında oturuyordum. Başımı cama doğru çevirdim. Kar yağışı çok güzeldi. Her yer cennet gibi bembeyazdı. Cennet dünyadan daha güzel bir yerdi. Kaan Talha Dilara belki şuan cennettelerdi. Gerçi Dilara defneye dedikodu yapmaktan cehenneme gideceğim derdi. Ben düşüncelere dalmışken bir ses ile irkildim.
- korkuttum mu ?
Yanıma gelen burakmış
" yok korkmadım dalmışım "
Uzun uzun bana baktı. Sonra birden konuştu
- bazen diyorum ki iyiki varsın
Anlamaz gözlerle ona bakmaya başladım, bu da ne demekti.
- bakma öyle herkesi iyi hissettiriyorsun kanatsız bir melek gibisin
" yarın yaşayıp yaşamayacağımı bile bilmiyorum. O yüzden kimse birbirini daha fazla kırmamamalı.
Camı izlemeye devam ettim. Hava kararıyordu. Acaba yarın aramızdan kim gidecekti ? Kimse belki kurtulurduk. Bir laf vardır
Tüm dünya vazgeç diye fısıldadığında umut fısıldar bir kere daha dene
Deneyecektik. Ve belki de buradan çok geç olmadan kurtulurduk.

Merhaba sevgili okurlarım !
Kanlı saklambacın bu bölümü birkaç tane mesaj veriyor aslında. Asla vazgeçmemeyi, birbirimizi kırmamayı, özür dilemeyi bilmeli, ve umudumuzu asla kaybetmemeyi öğretiyor bu bölüm bize inşallah bu bölümü ve vermek istediği mesajları beğenirsiniz.

Kanlı saklambaç Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin