Yemekhaneye giderken kafam çok karışıktı. Bazı şeyler yavaş yavaş çözülüyordu. Dilara ' nın ölümü ve o gizli geçit bu davada polisler için çok önemli bir bilgiydi ve ben polisler bizi buradan kurtarır kurtarmaz anlatacaktım.
Yemekhanenin önüne geldiğimde adımlarım yavaşladı çünkü yemekhanenin ışıkları yanıyordu.
Katil anons yaptığı sırada ben spor salonundaydım ve elektrikler birden bire gelmişti. Oyun başlamadan önce arada sırada elektriklerin geleceğini söylemişti fakat anons bittikten sonra yine elektrikler gitmişti.
Acaba bu bir tuzak mıydı ?
Korkuyla yemekhaneye girdim, etrafıma dikkatlice bakarak yürümeye devam ettim. Yerde kırılmış bir tabak görmemle kaşlarımı çattım.
Galiba katille barış arasında bir boğuşma yaşanmıştı. Dizlerimin üstüne çökerek kırılmış tabak parçalarının arasından en büyük olan parçayı alıp yürümeye devam ettim. Hâlâ bunun bir tuzak olduğunu düşünüyordum. O ruh hastası her yerden çıkabilirdi ama ben buna rağmen etrafıma bakarak barışı arıyordum. İlerlemeye devam ettiğim sırada tam önüme bir masa çıktı. Artık cidden endişelenmeye başlıyordum.
Kırılan tabak, savrulmuş olan masa
Ve az ilerimde duran kanlar içinde yatan barış
Şok olmuş bir şekilde elimdeki tabak parçasının yavaş yavaş elimden kayıp yere düştüğünü, ardından bir kırılma sesi hissettim. Kırılan tabak parçası kayıp düşerken elimi kesti ama umrumda değildi.
Şaşkınlıktan ağzım açık kalmış bir şekilde koşarak yanına gittiğimde yerler kan içerisindeydi, çok fazla kan kaybetmişti. Dizlerimin üstüne çöküp barışın yüzünü ellerimin arasına aldım.
" barış beni duyuyor musun? Beni duyuyorsan gözlerini aç lütfen"
Sesim titriyordu, gözlerim dolmuştu. Ben çaresizce barışın yanında dururken barış yavaşça gözlerini araladı.
" berfin"
" barış şükürler olsun yaşıyorsun kendini konuşmak için çok fazla zorlama tamam mı "
Hafif de olsa güldü, neye güldüğünü anlamadığım için ona bakmaya devam ettim zorlukla konuşmaya başladı
" çok fazla kan kaybettim, şuan yaşıyor olabilirim ama birazdan öleceğim. Sona geldim berfin, bitti ölüyorum"
Bir yandan da gözlerimden yaşlar akıyordu. Başımı olumsuz anlamda iki yana salladım.
" hayır, hayır yaşayacaksın"
Hemen yanı başında duran montu aldım, büyük ihtimalle onun montuydu bıçaklandığı yere montunu bastırdım.
" ölmeyeceksin bak daha kan akmıyor "diyip montunu karnında bıçaklandığı yere iyice bastırdım.
" berfin"
" konuşma zorlama kendini yaşayacaksın, yaşatacağım seni"
Bir yandan da ağlıyordum, kendimi çok çaresiz hissediyordum. Barış da gözyaşlarının arasından yine adımı söyleyince söyleyeceklerini dinlemek için sessiz kaldım.
" ona beni bıçaklamadan önce yalvardım biliyor musun, sadece kendim için değil sizin içinde yalvardım ama beni dinlemedi berfin"
" ona bu yaptıklarının hesabını soracağım barış dayan lütfen dayan " tekrardan ona baktığımda montu biraz daha bastırdım. Barış bir yandan ağlarken nefes alması git gide zorlaşıyordu, yüzü durmadan terliyordu. Buna rağmen zor da olsa konuşmaya devam ediyordu.
" berfin, ben küçükken de saklambaç oyunlarında hemen sobelenirdim zaten"
" ama yaşayacaksın sabret dayan"
" ölüyorum yine de geldiğin için teşekkür ederim, bir an yalnız öleceğimi sanmıştım. Son kez annemi görmek isterdim ama olmadı. En azından yalnız ölmüyorum teşekkür ederim berfin"
" yok ölmek falan hayır ya hayır barış lütfen "
Gözleri kapanıyordu, Talha'nın ölümünde yaşadığım o lanet anı yine yaşıyordum ve yine elimden hiçbir şey gelmiyordu.
" barış aç gözlerini lütfen ölme barış beni duyuyor musun aç gözlerini "
Ağlamaya devam ettim, gözlerini açmadı. Barış ölmüştü. Allah kahretsin ki yine elimden bir şey gelmeden bir arkadaşımın öldüğüne şahit olmuştum bir daha bu anı yaşamak istemiyordum. Sırtımı duvara yasladım ve barışın ölü bedenine bakmamaya çalıştım. O ölü bedene ceset deniyordu ama benim dilim ceset demeye varmıyordu. Bacaklarımı kendime doğru çektiğimde kıyafetlerimin hep kan olduğunu fark ettim. Dolmuş gözlerle etrafa bakarak daha fazla ağlamamak için çaba vermeye çalıştım, başımı duvara yaslayıp gözlerimi yumdum, birkaç dakika sonra saklanmak için kalkardım. Zaten şuan aklımda saklanacak bir yerde yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı saklambaç
AventuraBerfin o gün her zaman ki gibi etüte kalacaktı Etüt için hocanın çoktan gelmiş olması gerekirdi fakat gelmemişti birden giden elektrik tedirgin olmasına neden olmuştu Dersin boş olduğunu düşünerek o ve arkadaşları eve gitmek için sınıftan çıktılar...