Ellerime bulaşmış olan arzunun kanı kurumuştu.
Kıyafetlerime bulaşmış olan arzunun kanı kurumuştu.
Ellerimde, yüzümde, kıyafetlerimde hep onun kanı vardı.
Arzunun ölümüne dayanamadığım için sinir krizi geçirip, tırnaklarımı vücuduma geçirmiştim ve çok sesli bir şekilde ağlamıştım.
Eflal beni arzunun bedeninden ayırmaya çalışınca daha tehlikeli bir hâl aldığım için Burak "Bırak şuan kendinde değil" demişti ve bana dokunmadan beni sakinleştirmişti.
Şuan kendimdeydim, ama hâlâ arzunun elini bırakmamıştım. Zapt edilecek hale gelince Burak bacağımdaki yaraya pansuman yapmaya başlamıştı bacağımdaki yara hiç ama hiç umrumda değildi.
Sadece elimi kavradığım arzunun eline bakıyordum.
Eli git gide daha da soğumaya devam ediyordu.
Ölü bedenlerin soğuduğunu ben tam o an öğrendim.
Keşke hiç öğrenmeseydim.
Keşke kanın da nasıl koktuğunu öğrenmeseydim.
Ama bu yaşadıklarımız bize acımasız şeyler öğretmişti.
Omzumda bir el hissetmemle sarsılınca başımı o yöne çevirdim.
Burak ellerini hızla benden çekti "Benim,sakin ol geçti artık bacağını sardım acıyor mu?"
Ağlamaktan kızarmış hatta acıyan gözlerimi bacağıma çevirdim. Diz kapağımdan aşağısını komple bandajlamışlardı.
Arzunun yaralanan karın bölgesi için kullandığımız bandajların ayınısını kullanmışlardı.
"Berfin?"
Burak adımı söyleyince ona döndüm. O da eflalde de endişeli bir şekilde bana bakıyorlardı.
"Sevgilim,iyi misin? Bak dakikalardır tek bir kelime etmiyorsun korkutuyorsun beni bir kelime de olsa bir şey söyle"
"Boğazım çok ağrıyor" dedim fısıldayarak "çok bağırdım, sesim kısıldı o yüzden konuşmuyorum"
Burak bir an rahatlamış gibi gözlerini kapatıp duvara sırtını yasladı, gözlerini açıp karşısındaki duvara bakarken kendi kendine konuştu
"Filmlerde dizilerde olduğu gibi travma sonucu konuşamayan kızlar gibi oldun sandım"
"Sürenin bitmesine az kaldı" dedi Eflal konuyu değiştirerek "Burada saklanmaya devam mı edeceğiz?"
"Artık saklanmak yok " dedim sesimi yormayacak kadar inceltip "Saklanmamız korkmamız onun işine geliyor, diğerleri nerede bilmiyoruz ama üç kişi bu sefer onu yenip arzunun ve diğerlerinin intikamını alabiliriz"
"Berfin ayağın yaralı farkındasın değil mi?" Dedi burak
"Umrumda değil, hem böylece planda yem olarak kullanılan kişi ben olurum sonuçta bir ayağı sargıda sakat kalmış bir kızdan daha iyi ne yem olabilir ki?"
"Burak doğru söylüyor" dedi Eflal burağı savunarak " ayağın iyi değil, biz değil üç kişi on kişi olsak da bir bok yapamayacağımızı birkaç dakika önce arzunun ölümünde gördük berfin, yeter artık bize boş boş umut vermekten vazgeç bu bizi iyi hissettirmiyor . Aksine daha kötü hissediyoruz çünkü umutlarımız boşuna çıkıyor"
Eflal işaret parmağıyla ilerimizde yerde kurumuş kanlar arasında yatan arzuyu gösterdi.
"Planın bizi çağırıp dört kişi katili yenmekti değil mi ama ne oldu?! Bak arzu öldü!"
"Yeter" Burak oturduğu yerden kalkıp eflalin yanına gitti.
"Yeter Eflal, birkaç dakika içerisinde pişman olacağın cümleler kuruyorsun"
Kalbimin içinde bir tane daha acı hissettim.
Arzunun benim yüzümden öldüğünü düşünüyordu.
Haklıydı, ölmesi gereken bendim ama korkak olduğum için onlara haber vermiştim ve arzu benim yüzümden ölmüştü.
Eğer onlardan yardım istemeseydim, arzu yaşıyor olurdu.
Gözlerimi yerden kaldırıp eflalin gözlerine diktim. Dikkatlice ayağa kalktım.
"Yani arzunun benim yüzümden öldüğünü düşünüyorsun öyle mi?" Dedim kısılmış olan ama hâlâ da titreyen sesimle
Eflal gözlerini kapattı, ellerini saçlarına geçirdi gözlerini tekrardan açtı ve benimkilerle buluşturdu.
"Öyle söylemek istemedim."
Öyle söylemek istemişti.
Ağlamamak için çaba sarf ederken gözlerimi onun gözlerinden ayıramıyordum.
"Haklısın, eğer korkaklık edip sizden yardım istemeseydim arzu yaşardı. En yakın arkadaşım benim yüzümden öldü."
"Hayır" dedi Burak bu sefer benim yanıma gelerek "senin hiçbir suçun yoktu Eflal sana bir şey olacak diye korkuyor o yüzden böyle konuşuyor birkaç dakika içinde pişman olacak zaten sende biliyorsun bunu sevgilim"
"Haklı,sizinle tuzak kurmak istemem de korkaklık. Yine aynı şeyi yapıyorum en son bunu yaptığımda en yakın arkadaşım öldü siz de ölebilirsiniz. Tek başıma yapmak daha mantıklı"
Burak kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı, kapıya doğru yöneldiğimi görünce iki kolumdan nazikçe tutup beni kendine çevirdi.
"Tamam, tuzak kuralım ama bende seninle kuracağım"
Eflale baktım, kollarını birleştirmiş umutsuzca bizi izliyordu. Ne düşündüğümü anlamış olacak ki
"Ben sizinle gelmeyeceğim" dedi. "Saklanacağım"
Ona nasıl bir bakış attım bilmiyorum ama bakışlarını kaçırıp burağa baktı Burak da başını çevirip eflale baktı.
"Emin misin Eflal?"
"Eminim"dedi Eflal kendinden emin bir şekilde. "Bu şekilde daha güvende olacağım en azından tenha bir yerde saklanacağım, polislerin içeri girmesi ramak meselesi. Arzu ölmeden önce gittiğimde kapıyı açmalarına az kaldığını gördüm. Katil yaptıklarını görmemiş anlaşılan. Buradan kurtulmaya ramak kala bir tuzak uğruna ölmek istemiyorum"
Göğsünün altında birleştirdiği ellerini indirdi,kapıya doğru yönelip yanımızdan geçip gitti.
Arzu eflali de çok seviyordu. Şu hayattaki tek sahip olduğu arkadaşları ben Eflal ve eceydi. Eflal de arzuya çok değer veriyordu. Arzu öldüğü için bana gücenmemesi normal miydi bilmiyordum ama ona karşı kırıldığımı hissetmiştim be öylece arkasından bakakalmıştım.
"Üzülme" dedi Burak bana sarılarak. "Pişman olacaktır biz şu tuzak fikrine odaklanalım akıllı kız, nasıl bir tuzak kurmayı düşünüyorsun?"
Bir yandan elini uzatıp geçmem için yer uzattı, kolumu omzuna attım ve ağırlığımın bir kısmını ona verdim.
"Her dediğimi dinleyeceğine söz ver"
"Söz"
"Yem ben olacağım, onun dikkatini çekeceğim önce bir bunda anlaşalım"
Burak isteksizce "Tamam" dedi.
"Onun koridora gelmesini sağlayacağım bir şekilde. Plan gereği ona çok fazla zarar vermeden etkisiz hale getirmemiz lazım"
"Neden ki?"
"Öldürmeyeceğiz, ölümü dileyecek kadar acı çeksin istiyorum buradan çıktığı zaman bu yaptıklarının hesabını polis verecek"
"Peki ona nasıl zarar verebiliriz?" Dedi eliyle yanağındaki kabuk bağlamış çiziği gösterdi.
"Elinde bıçak varken zaten 5-0 önde bir de bizden yaşça kat ve kat büyük ayrıca onda farklı bir erkek gücü var "
Sinsi bir şekilde sırıttım.
"Onun keskin kocaman bıçağı varsa bizimde kendimizi savunmak hatta tuzak için güzel bir aletimiz var"
Burağın daha bir şey söylemesine fırsat vermeden "Çamaşır suyu" dedim. Burak önce afallasa da sonra fikrimi mantıklı bulduğu için adımlarını temizlik odasına yönlendirdi.
"Çamaşır suyu mantıklı fikirmiş birden bire üstüne dökeriz neye uğradığına şaşırır, hem vücudunda nasıl bir etki yaratır bilmiyorum ama kötü bir etki yaratacağı belli. Hatta kimya laboratuvarına da uğrayalım."
Yüzümdeki sinsi gülümseme arttı.
"Derisini yakacak olan bir asidi üstüne mi dökeceğiz?"
Başını "evet" anlamında salladı, bu konuştuklarımız normal bir insanı korkutabilirdi. Normal şeyler olmadığının bende farkındaydım ama o bize acımamıştı.
Arkadaşlarımızı gözlerimizin önünde öldürmüştü.
Bize asıl çaresizliği asıl korkuyu asıl acıyı öğretmişti.
Şimdi bu duyguları yaşama sırası ondaydı.
Temizlik odasına gittiğimizde o kadar çok temizlik malzemesi vardı ki anlatamazdım. Burak çamaşır sularının olduğu yere doğru yöneldi bende etrafa bakınarak bir kova aradım.
Yerde bulduğum temizlik kovalarından rasgele bir tanesini aldığımda Burak da elindeki çamaşır suyu ile yanıma geldi.
"Gidebiliriz."
Temizlik odasından çıktığımızda birden çalan zil sesiyle burağın koluna daha sıkı tutunup bu sefer ağırlığımı daha fazla verdim ve gözlerimi yumdum.
Yüksek sesten artık çok korkuyordum. Ben kolunu sıkıca kavrayınca o da bir koluyla beni sardı. Sonra anons başladı.
"BU SEFER SÜREM 30 DAKİKA VE SİZİN SÜRENİZ 15 DAKİKA BİLGİNİZE"
Anonsu bitince Burak'la gözlerimiz kesişti. Hiçbir şey söylemeden beklemediğim bir anda bacaklarımdan kavrayarak beni kucağına aldı.
Şaşkınlıktan neredeyse ağzımın açık kaldığını görünce "Hızlı olmamız gerekiyor" diye bir açıklama yaptı.
"O zaman onu orada tuzağa düşüreceğiz" dedim kimya laboratuvarını kast ederek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı saklambaç
AbenteuerBerfin o gün her zaman ki gibi etüte kalacaktı Etüt için hocanın çoktan gelmiş olması gerekirdi fakat gelmemişti birden giden elektrik tedirgin olmasına neden olmuştu Dersin boş olduğunu düşünerek o ve arkadaşları eve gitmek için sınıftan çıktılar...