Ellerimle önümü kapatıp Azad'ın beni görmesini engellemeye çalışırken o gözleriyle oram hariç her yerimi tarıyordu. Vücudumdaki morluklarda geziyordu gözleri.
"İncelemen bittiyse arkanı dön!"
Gözleri gözlerime denk geldiğinde "Kıyafetlerini yan odaya bıraktım." deyip arkasını dönüp gitti. Hızla odaya girdiğimde derin bir nefes aldım. Yatağa sırtüstü kendimi bırakıp gözlerimi kapadım. Tüm gücüm tükenmiş, üzerimi giyinecek bile halim kalmamıştı. Ne kadar öyle yattığımı bilmiyorum. Uyandığımda üzerime örtülmüş pikeyi fark edince, hızla örtüyü kaldırıp altıma baktım neyse ki havlu hala belimdeydi. Yerimden kalkıp Azad'ın verdiği kıyafetleri giyerek odadan çıktım. Kısık sesine rağmen eve yayılmış güzel müzik eşliğinde koridorda yürüyüp içeriye geçtiğimde Azad mutfakta bir şeyler hazırlıyordu.
"Günaydın hadi otur." dedi, hazırladığı masayı göstererek. "Günaydın" deyip oturdum. Hazırladığı şeyleri tabağıma servis ederken suratsız Azad'dan eser yoktu. Bu sırada altın rengi tüylü köpeği ayağının altında dolanıyor, Azad ise masadan aldığı yiyeceklerden küçük parçalar halinde elinden ona yediriyordu. İkisinin de keyfi çok yerindeydi. Onları izlerken ister istemez yüzüm gülüyordu. Aklıma Bücür'ün gelmesiyle yüzüm asıldı. Fark etmiş midir yokluğumu?
"Ne oldu niye astın yüzünü? "
"Bir şey yok. Adı ne köpeğinin?"
"Leo"
" Çok güzel bir köpek."
" Yedirmek ister misin?" diye sorduğunda elindeki sosis parçasını bana uzattı. Yerimden kalkıp Leo'nun yanına gidip dizlerimin üzerine çöktüm. Obur şey hemen elimdekini yutmuş, avucumun içini yalıyordu. Kafasını sevdikten sonra yerime oturdum. Azad'ın yüzü gülüyordu, hayret! " Seni sevdi. Normalde eve gelen kimseye iyi davranmaz." dedi, yüzüme gülerek. Beni sevmesi hoşuma gitmişti. İkisine de bakıp gülümsedim.
"Hadi soğutma da ye yemeğini." dediğinde tabağımdakileri bitirmeye odaklandım. Dün sabahtan beri hiç bir şey yememiştim.
"Teyzene bende kaldığını söyledim." dediğinde, gözlerim kocaman açılmış lokmamı yutamamıştım.
"Dün olanları anlattın mı? Kesin anlatmışsındır ne diye soruyorsam."
"Olanlardan bahsetmedim merak etme. Bende kalacağını söyledim."
" Nasıl ya? Neden diye sormadı mı?"
" Hayır sormadı."
" Kötü kadın! İnsan bi merak eder yeğeni nerede diye elin adamına teslim ediyor beni... "
" Ben söylersem merak etmez. Bana güvenir. Hem sen değil miydin herkesten uzak durmak isteyen ne oldu da teyzenin merak etmemesine mi bozuldun?" dudağının kenarı yukarı kıvrılmış gülümsüyordu.
" Alla alla niye sana bu kadar güveniyormuş teyzem? "
"Çünkü teyzen benim çok eski arkadaşım da ondan. Bugün okula gitmesen olur mu?" diye sorduğunda sabah sabah şok üstüne şok yaşatıyordu bana. Resmen sorusuyla gözlerimin içi parlamıştı. Hızla kafamı aşağı yukarı sallayıp "Olmaz mı süper olur." dedim gülerek.
" İyi! Bugün hiç senin deliliklerini çekecek halde değilim. Sakin takılmak istiyorum." dedi.
"İşten kaytarmak için benim gibi küçük bir çocuğu kandırıyorsun bunları teyzeme söyleyeceğim." dedim, pis pis sırıtarak.
"Küçükmüş. Ulan dün bıçakla boğazını kesiyorlardı. Dayak yemediğin yer kalmadı bela çekiyorsun resmen kendine. Git selamımı söyle teyzene."
"Off tamam ya benim işime gelir okula gitmemek."
Kahvaltı yaptıktan sonra masayı toplanmasına yardım ettim. Bir süre Leo'yla oynadıktan sonra sıkılmaya başlamıştım. Kafamı oturduğum koltukta arkaya dayayıp tavanı izlemeye başladım. Yine gözlerimin önüne güzel yeşilleri geldi. İki gün olmuştu görmeyeli... Birbirimizle konuşmaktan çok dövüştüğümüz için onun hakkında şarkı söylemesi dışında hiçbir şey bilmiyordum. Hayır neyini merak ediyorsam. O değil mi beni daha kötü hissettirip deliliğimi zorlayan. Derin bir iç çekerken "Ne oldu yine neye delilendin?" diye sordu Azad.
Her gün gördüğüm soğuk Azad'ın yerini farklı bir Azad almıştı." Dün gece söylediklerim yüzünden bana iyi davranıyorsan davranma acımana ihtiyacım yok!'' dediğimde, Azad oturduğu yerden kalkıp üzerime yürüdü.
" Sana acımıyorum. Seni anlamaya çalışıyorum. O bok kafandaki ön yargılarını kırarsan etrafındakilerin senin yanında olmak için ne kadar çaba harcadığını görürsün. İnsanların sabırlarını zorlayıp yalnız kalmak istiyorsun ama sen iki gün bile yalnız kalamazsın. O yüzden şu şımarıklığını bir kenara bırak kendini toparla. Kendine zarar vermekten zevk alıyorsun diye başkalarının hayatını da bok etme. Acınmak istemiyorsan ona göre davran velet!" Sonlara doğru içindeki siniri bastıra bastıra konuşuyordu.
Sesimi çıkarmadan onu dinledim. Belki de haklıydı. İçindekileri boşaltıp içeri giderken koltukta yatan Leo'da ayaklanıp Azad'ın peşine takıldı. İki dakikada onların da keyiflerine, kendi karanlığımla kabus gibi çökmüştüm.
****
Leo ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EGE [BxB]
Teen FictionAilesini kaybeden deli gencin içindeki öfke aşkla soğur mu? 🌈 +18 14.11.2022