21. Kaptan

6.4K 330 11
                                    

''Kaptan Tuna mıydı?''

Yeşillerini gözlerimden ayırmadan yanımıza yaklaştı. Elindekileri yere bırakıp koça selam verdiğinde koç, yerinden kalkıp Tuna'ya birkaç şey söyleyerek bize döndü. '' Evet beyler takımda artık yeni bir arkadaşınız var. Adı Ege bla bla bla... '' Bir şeyler söyleyip beni millete tanıtırken ne anlattığını dinlemiyor, ikimiz de gözlerimizi birbirimizden ayıramıyorduk. Kesin benim burada olmam onu rahatsız etmişti. Surata bak. '' Tuna, sen Ege'ye yardımcı olursun. Gerisi sende." deyip, oyun hakkında bir şeyler anlatmaya başladı. Tuna mı bana yardımcı olacak? Daha biz ödev bile seçemiyorduk şimdi aynı takımdayız. Allah'ım al bugün canımı yetti bu kadar yaşamak bana!

Tuna getirdiği formaları  tek tek herkesin yanına gidip gülümseyerek verirken bana uzaktan atıp hemen kafasını çevirmişti. Benim yanıma gelmemek, benimle konuşmamak için her şeyi yapıyordu. Oyun sırasında beni görmezden geliyor, benim dışımdaki herkesle paslaşıyordu. Modum iyice düşmüş, düşünmekten oynayamıyordum. Olduğum yerde dikilip ayaklarıma bakmaya başladım. Sanki hareket etmeyi unutmuş gibiydiler. Kafama gelen sert topla ayaklarım yerden kesilip sırt üstü düştüğümde burnumdan akan kanı hissedebiliyordum. Bir anda gözlerime inen karanlıkla sıkıca gözlerimi kapadım. Yanıma gelen kişinin sesini boğuk boğuk duyuyordum. ''Ege iyi misin? EGE!'' Gözlerimi açtığımda elleriyle yüzümü tutmuş Tuna'yı gördüm. O an orada çocuk gibi ağlayasım gelmişti. Ulan it! Bana iyi davranman için illa kafama darbe mi almam gerekiyor diye geçirdim içimden. ''İ-iyiyim. Başım dönüyor sadece.''

'' Kalkabilecek misin?'' diye sorduğunda, kafamı salladım. Kolumdan tutup kalkmama yardım ederken '' Hadi gel seni revire götüreyim. '' deyip, koluma girdi. Toptan değil koluma girdiği için bayılacaktım şimdi sahanın ortasında.  Yürüdükçe başım daha da çok dönmeye başladı. Gözlerimi sımsıkı kapatıp olduğum yerde geçmesini bekledim.

'' Sen kötüsün bu böyle olmaz'' deyip,  ben daha ne olduğunu anlamadan beni kucağına aldı. Yine kucaktasın Ege aferin. Hiç itiraz etmedim zaten edebilecek halde de değildim. Gerçekten başım çok dönüyordu. '' O topu kim attıysa götüne sokucam''diye kısık sesle konuştuğumda, bir şey söylememiş, derin bir nefes alıp bedenime dolanan kollarını daha da sıkmıştı. Şu an birinin bizi bu halde görmesi filan...  Düşünmek bile istemiyordum. Revire geldiğimizde beni yatırıp alnıma dökülen saçlarımı geriye itti. Lavaboda ıslattığı havluyla yüzümdeki kanı silmeye başladı. Çok ciddi gözüküyordu.

''Birazdan doktor gelir merak etme.'' 

Sessizce kafamı salladım. Odada sabırsızca ileri geri yürüyor, bana hiç bakmıyordu. Bir ara dışarı çıkıp geri döndüğünde doktorla geri geldi. Muayeneden sonra   ''Önemli bir şeyi yok. Baş dönmesi normal. Yine de burada yatıp dinlesin. Uyumaması gerekiyor. Çıkış saatine kadar sen de arkadaşını yalnız bırakma Tuna. Ben gelip tekrar kontrol edeceğim. '' deyip, yanımızdan gitti. Tuna'nın rahatlarmış gibi derin bir nefes aldığını gördüm.

'' Ben kendim idare edebilirim senin beklemene gerek yok''

Yanımdaki sandalyeye oturup ''Doktoru duymadın mı yanında birinin kalması gerekiyormuş.''

'' Tamam Deniz'i çağırırım, sen git.''

'' Boş yapma Ege. Gitmiyorum hiçbir yere.''

'' İYİ GİTME!''

Sinirli sinirli bana bakıyordu. Yarım saat boyunca hiç konuşmamıştık ve sessizlik beni delirtmeye başlamıştı.

"Susadım" dediğimde nihayet bana baktı. Su alıp geldiğinde şişenin kapağını açıp bana uzattı. Birkaç yudum içip ona geri uzattım. Şişeyle beraber tekrar sandalyesine oturduğunda içtiğim şişeyi ağzına dikleyip bütün suyu içti. Sanki çok normal bir şeymiş gibi. Gerçi bu aynı şeyden ilk bir şey içişimiz değildi.  "Teşekkür ederim " dediğimde, kafasını salladı sadece. Hareketleri çok belirsiz hiçbir şey anlamıyorum Hem nefretle bakıyor hem de kalkıp içtiğim şişeden suyumu içiyor.  Oflayarak yattığım yerde yan yatıp sırtımı ona döndüm. Doktorun verdiği ilaç uykumu getirmeye başlamıştı. Gözlerimi daha fazla açık tutamadım.

"Ege...Ege uyumamalısın. Aç gözlerini hadi.  Ege..." deyip omzumu sertçe dürtünce uyku sersemi yerimden sıçrayıp bileğinden yakaladım.

"Sakin ol. Uyumamalısın."

Bileğini yavaşça bırakıp bakışlarımı tavana diktim. Tam üç saat yan yana durup asla konuşmadık. İşkence gibiydi. Çıkış saati geldiğinde ikimiz de aynı anda ayaklandık.

"Yardımın için sağol. " dediğimde ''Önemli değil.'' deyip, yüzüme baktı. Daha fazla onunla aynı yerde durmak istemiyordum. Bir an önce şu lanet okuldan çıkmak istiyordum. Eşyalarımı alıp Tuna'yı arkamda bırakarak hızla odadan çıktığımda Azad gelmiş  dışarıda beni bekliyordu. Suratım beş karış arabaya binince ters giden bir şeyler olduğunu anlamış, sessizce arabayı çalıştırıp yola çıkmıştı. Yol boyunca hiç konuşmadık. Eve gitmek yerine beni sahilde bir mekana getirmişti. İtiraz etmeden ona eşlik ettim moralim bok gibiydi.

"Anlat bakalım ne oldu bugün?" diye lafa girdi Azad.

"Her şeyi yanlış anlamışım. Bana karşı tek hissettiği şey nefret."

" Nasıl bu sonuca vardın?"

" Her hareketiyle, her sözüyle yeterince belli etti sağolsun. Salaklık bende  en ufacık insanlık kırıntısını bile sevgi sanıp kendimi sorguladım günlerdir. "

"Ap1,celeyle karar verme. Sana kızgındır belki o yüzden öyle davranmış olabilir.''

"Evet hem kızgın hem de benden nefret ediyor. Yani ortada hoşlanma filan yok. Neyse kapatalım artık bu konuyu. O iş benim için bitti."

****

EGE [BxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin