7. Bücür

10.1K 500 38
                                    

Adını bile sormadığım korumam olan soğuk nevale adamı arayıp beni almasını istedim. Beni yerde yatar halde bulduğunda buz gibi donuk suratıyla sanki bir poşetmişim gibi yerden kaldırıp arabaya bindirdi. Kapıyı kapatmadan önce iyi olup olmadığımdan emin olmak ister gibi birkaç saniye bana bakıp öyle kapamıştı. Yerlerde sürünmekten üstüm başım leş gibiydi. Arabaya binmeden önce bagajdan aldığı ceketi bana verdi.

'' Ne bu şimdi?''

'' Teyzen evde. Habersiz çıktığın için çok kızgın seni böyle görmesin'' dedi, aynadan bana bakarken. İçimden küfürleri saydırırken bir yandan da üzerime ceketi giyiyordum.

'' Adın ne?''

''Azad''

'' Sağ ol Azad''

Eve girer girmez teyzemle karşılaştım. Tiz sesiyle '' Sen neredesin Ege!! Evden gizlice çıkmakta neyin nesi Allah aşkına! Ne kadar merak ettim haberin var mı?'' Botokslu suratından sinirlendiği bile anlaşılmıyordu.

'' Geldim işte buradayım.''

'' Ege böyle davranmayı kes artık. Bir tek sen üzgün değils-----''

Daha fazla onu dinlemeyip odama çıktım. Üzerimdekileri bir kenara fırlatıp soğuk suyun altına girdim. Dudaklarım mosmor olana kadar kendime eziyet ettikten sonra yatağıma uzandım.

Bütün gece olanları kafamdan çıkaramadığım için odamda deliye dönmüş uyku tutmamıştı. Sabah her şey yolundaymış gibi evden çıkıp arabaya doğru yürürken Azad arabanın yanında  beni bekliyordu. Yaklaştığımda ''Günaydın Azad. Kapımı açmasan olmaz mı ?''

'' Günaydın. Bu benim işim.'' dedi, soğuk soğuk.

Sikeyim senin işini! Cevap vermeden bindim. Okulun önüne geldiğimizde arabadan inip bahçeye doğru yürüdüm. Azad'ın gittiğinden emin olduktan sonra tekrar okuldan çıktım. Ne yapacağımı, nereye gideceğimi bilmiyordum. Tek istediğim bu lanet okuldan uzaklaşmaktı.

Nereye gittiğimi bilmeden sahile kadar gelmiştim. Kayalıkların oraya doğru gidip oturduğumda sabahın erken saatleri olduğu için çok kalabalık değildi. Ne kadar süre aynı yerde oturduğumun farkında bile değilim. Yanıma yaklaşan yavru kediyle, daldığım düşüncelerden uyanıp onu izlemeye başladım. Daha çok küçüktü şapşal şey. Sevmek için aldığımda hemen kucağıma yerleşip rahat edeceği şekilde yattı. O da benim gibi üşümüş olmalı. Minik kafasını severken gözlerini kapayıp mırlamaya başladı. En azından birimizin keyfi yerindeydi. Kısa süre de olsa mırlamasıyla beni rahatlattı yaramaz. Kucağımdaki yavru ile kalkıp yiyecek bir şeyler almak için sahilin yanındaki büfeye gittiğimde kendime aldığım tostun peynirlerinden ufalayıp ona yedirmeye çalışsam da yememişti küçük canavar.  Hiç sabit durmuyor, sürekli hareket edip tırmanmaya çalışıyordu. ''Çok yaramazsın lan sen." Biraz daha oynayıp çimenlerin üzerine bıraktığımda peşimden gelmeye başladı. Arkamı her dönüşümde minik kuyruğunu havaya dikmiş sallaya sallaya beni takip ediyordu. Durup tekrar kucağıma aldım. "Sen benimle mi gelmek istiyorsun küçük canavar? Hıımm?" Daha çok ufaktı, arkamda bırakamadığım için yanıma almaya karar verdim. Hem bana da arkadaş olurdu. "Olursun di mi? Senin adınnnnnnn Bücür olsun. "

Bücür'ü montumun fermuarını açıp göğsüme soktum. Sıcaklık hoşuna gitmiş olmalı ki miyavlaması kesilmişti. Birlikte sokaklarda yürüyor, okul çıkış saati gelene kadar oyalanıyorduk. Gördüğüm bir pet shoptan yaş mama alıp önüne koyduğumda, az önceki yavru kedi adeta bir kaplana dönüşmüştü. Resmen mamaya saldırıyor, yapabilse eğer beni de yiyecekti vahşi şey. Onun mama yiyişini keyifle izlerken, işittiğim tanıdık sesle arkamı döndüm. Sarı ve yancısı bana bakıyorlardı. 

'' Bizim ağlak çocuğa bak sen kedi de beslermiş."

Ağlak? Dün geceyi kesin biliyorlar. Sarı kafa elleri ceplerinde yanıma yaklaşıp yüzlerimiz karşı karşıya gelecek şekilde önüme eğildi.

'' Dün gece de böyle kedi gibi yaslıyordun Tuna'ya!'' derken çeneme dokundu. Elini itip gülmeye başladım. Üzerimdeki montu çıkarıp bankın üzerin koydum. Bücür'ü mamasıyla beraber montumun içine yerleştirirken, ikisi de durmuş mal gibi beni izliyordu. Sarı kafa hala dün gece ile ilgili dalga geçerken, ben '' Bücür' üm benim ufak bir işim var korkma tamam mı?" diye, sanki beni anlıyormuşçasına onu tembihliyordum. Sarı kafadan daha zeki olduğu kesindi.

" Siktiğimin delisi şimdi de kedilerle konuşuyor! " deyip kahkaha atarken, arkamı döndüğüm gibi yumruğumu yüzüne geçirdim. Dengesini kaybedip gerisin geri yeri boyladığında üzerime doğru gelen yancısına da yumruğumu geçirdim. İkisine birden vuruyor, bir o kadar da darbe alıyordum. Hem dövmek hem de dövülmek çok zevkliymiş. Kahkahalar ata ata yumruğumu suratına indirirken, yancısı da bizi ayırmaya çalışıyordu. Kavgamızı gören etraftaki esnaflar, beni sarının boğazından ayırmayı başarmışlardı. Ağzımda birikmiş kanı onun suratına tükürdüm. Ben iyiydim ya da bilmiyorum şu an keyiften hiçbir şey hissetmiyorum ama sarının ağzı burnu yer değiştirmişti.

Şerefsiz yattığı yerden hala bana inleyerek tehditler savururken, bankta hiçbir şey umurunda olmadan mamasına gömülmüş Bücür'ün yanına gittim. Montumu üzerime giyip Bücür'ü de göğsüme yerleştirdikten sonra ıslık çalarak oradan uzaklaştım.

****

EGE [BxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin