Çok yorgundum. Duş iyice uykumu getirmişken hareketlerim yavaşlamış giyinmek çok zor geliyordu. Yeşil bana yaklaşıp kapüşonumu yavaşça kafama geçirdikten sonra yanağıma yumuşakça bir öpücük bırakıp bir şey söylemeden elimden tuttu. Boştaki eliyle de spor çantamı omuzuna atıp beraber okuldan çıktık.
Kapının önünde Azad arabaya yaslanmış elindeki telefona bakarken geldiğimizi fark edince ilk önce ikimize ardından da bana dikkatlice bakarken gözlerini kıstı. Yanıma yaklaşıp kaşlarını çatarak elini alnıma tuttu.
"Hasta mısın?"
"Yoo"
"Ne bu halin o zaman?"
Ben ne varmış halimde diye düşünürken Tuna, Azad'ın merakını gidermek için cevap verdi.
"Antrenman vardı bugün çok yoruldu."
"Yüzün bembeyaz olmuş." Kapüşonumu hafifçe geri itip ıslak saçlarıma dokunurken "Bir de bu havada saçın ıslak çıkmışsın Ege! Çabuk arabaya binin!"diyerek söylene söylene arabaya bindi.
Sonuna kadar açtığı sıcak klima daha da uykumu getirirken dayanamayıp başımı koltuğa yasladığımda uyuya kalmıştım. Uyandığımda Azad'ın evinde odada tek başımaydım. Her yerim öyle bir ağrıyordu ki tenime sanki binlerce iğne batırılıyormuş gibiydi.
Zorla yataktan kalkıp içeriye geçtiğimde Azad ile Tuna salonda muhabbet ederlerken beni ilk gören Azad olmuş ardından da Tuna kafasını çevirip beni gördüğünde hemen yerinden kalkıp yanıma gelmişti.
"İyi misin canım?"
Kendimi koltuğa atıp derin bir nefes aldım. Ayakta duracak halim bile yoktu gözlerimin içi yanıyordu.
"Bilmiyorum kendimi hiç iyi hissetmiyorum."
"Neyin var?"
"Her yerim acıyor "
Azad gelip alnına elimi koyduğunda "Al işte ateşin çıkmış! Aptal aptal işler yapıyorsun. Bok mu vardı hasta hasta antremana gittin. Hadi gittin niye ıslak saçla duruyorsun! Sikicem böyle işi ya!" diye bağırarak içeri gittiğinde yanan gözlerim dolmuştu.
Annemle babamdan sonra çok fazla hasta olmamıştım ama her olduğumda onların yokluğunu daha çok hissediyor o yüzden çok duygusallaşıyordum. Şimdi de tam olarak bu yaşanıyordu. Hem onlar yok hem de ailemden kimse yanımda değildi.
Tuna elimi tutup "Hepsi benim salaklığım yüzünden. Çok özür dilerim." derken o da neredeyse ağladı ağlayacaktı. Hasta olmama ne kadar takık olduğunu bildiğim için şu an kendisine çok kızdığından ve pişman olduğundan eminim.
Ona kızgın değildim ya da sabahki olayı sürdürecek de değildim. Zaten şu an birine ne kızacak ne de trip atacak haldeydim aksine aşırı derecede sevgiye, şefkate ihtiyacım vardı.
Elinden tutup "Önemli değil. " dediğimde onun için hala önemliydi muhtemelen ben iyileşene kadar kendine kızmaya devam edecekti
Azad tekrar yanımıza geldiğinde hala çok sinirli duruyor ve bu beni daha da kötü hissettirmeye başladı.
"Kendine bile bakamıyorsun amına koyayım al şunu iç " diye kızarak ilacı uzatınca kendimi tutamayıp ağlamaya başladım. Uzattığı ilacı almadan yerimden kalkıp odama doğru gidecekken birden kalktığım için gözlerim kararmış bir an bayılacağım sanıp yerimde sendeleyince Tuna hemen beni belimden tutmuştu.
"Çocuk hasta görmüyor musun? Bilerek mi oldu sanki ne diye bu kadar bağırıp çağırıyorsun!"
Azad derin bir nefes alıp yanıma geldi. Hiçbir şey söylemeden bir anda beni kucağına alıp banyoya taşırken Tuna hala söyleniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EGE [BxB]
Novela JuvenilAilesini kaybeden deli gencin içindeki öfke aşkla soğur mu? 🌈 +18 14.11.2022