38. Kıskanç

5.3K 233 27
                                    

"Ne diyor Azad?"

"Hiç ya kalamazsın filan seni daha tanımıyor ya ondan kasıyor işte takılma."

"Bu hep böyle mi olacak? Ona ne amına koyayım bu kadar karışıyor! İstediğimiz gibi de mi buluşamayacağız?"

"Söyledim işte takıntılının teki. Zaman vermemiz lazım biraz seni tanıdıkça düzelecek. Benim için endişeleniyor sadece." Bu durum Tuna'yı ilk günden sinir etmeye yetmişti. Yanımda oturuyor ama bana bakmıyordu bile.

" Ne bu suratının hali? Hadi asma yüzünü. Bak o iyi biri gerçekten. Sadece biz çok yeniyiz o yüzden bu kadar kısıtlıyor. " Koluna uzanıp bana bakması için dokunduğumda, kolunu sertçe çekip kaşlarını çatarak bana baktı.

"Ne oluyor ya ne bu surat?

"Bakıyorum da hiç laf söyletmiyorsun Azad'ına! Sabahtan beri adam için demediğin güzel laf kalmadı! Ben miyim sevgilin yoksa o mu Ege! Bir düşün istersen!"

"N-ne!

Söylediği şeyle zaten hassas olan sinirlerim daha da gerildi. Olduğum yerde vücudum yay gibi gerilmişken, sinirden gülmeye başladım. Bir yanımsa neden ilk günden tartışıyoruz diye üzülüyordu.

" Sen ne diyorsun ya?!
Senin derdin kavga filan mı çıkarmak?!" Ona doğru eğilip alkışlamaya başladım.

" Sağ ol ya!!! Daha ilk günümüz de tartıştık. Senden sadece birazcık zaman istedim, sen kalkmış bana imalarda bulunuyorsun. Harika! Gerçekten harika!"

Sinirle önümdeki sandalyeyi tekmeleyerek gizli yerimizden çıktım.

Ellerim titriyordu. Daha bir gün dolmadı ya mutlu olmam için bir gün ya! Hem Azad'a hem de Tuna'ya öyle kızgındım ki... İkisinin de ağzına sıçmak istiyorum. Çantamı sınıftan almadan okulun arkasındaki çöp konteynerlerinin olduğu yerden demir kapıya tırmanıp, dışarıya atladım. Okul filan kimseyi çekemezdim bugün. Biraz yürüyüp ilk gördüğüm taksiye bindim. Acil nefes alacağım bir yere gidip kendimle kalmalıydım. Sahile geldiğimde tekelden aldığım biralarla kuytuda kalan bir yere çöktüm.
Hava çok soğuktu ama en azından nefes alabiliyordum. Martılar cırtlak sesleri ile ötüp her yere sıçarken öyle boş boş denize bakıyordum.

Sabah güne nasıl başladığım aklıma gelince yine sinir dalgası vücuduma yayıldı. Uzun zaman sonra bir şeylerin düzeleceğine kendimi inandırmışken şimdi yine bok olmuştu her şey.

"Neden bana bu kadar üzüntü yaşatıyorsun ki neden. Önce annemi babamı elimden aldın. Şimdi de onunla sınıyorsun beni. Ben sana ne yaptım ya bu kadar nefret ediyorsun benden!"

Dolan gözlerim, göğe bakarak yaptığım isyanıma daha fazla dayanamamış, göz yaşlarım yanaklarımdan yavaşça süzülmüşlerdi.

Kaç saat boyunca o taşların üzerinde oturup artık varlığına inanmaktan vazgeçtiğim Tanrı'ya isyan ettiğimi bilmiyorum. Tek bildiğim bilincimi kaybedene kadar içmek istiyor olmam.

Hava kararmıştı. Oturduğum yerden kalktığımda dengemi zor sağlasam da yalpalaya yalpalaya yolun kenarına kadar yürüyüp barların olduğu ara sokağa girdim. Gözüme kestirdiğim ilk bara girdiğimde ortamın havasızlığı direk yüzüme çarptı. Elimle duvardan destek ala ala merdivenlerden inip, boğucu ortama daha da yaklaştım. Herkes bana inat çok mutlu gözüküyordu. İçlerine karışmadan önce gözümü içerideki kalabalıkta gezdirip, adımlarımı barın olduğu tarafa doğru yönlendirdim.

Önüme gelen içkiyi tek seferde içtiğimde genzimi yakan acı tat iyi gelmişti. Sonrasında gelen ikisi içinde aynısını yapınca, boynu dövmelerle kaplı olan barmen bana doğru yaklaşıp "Daha fazla içmesen iyi olur. " dedi, yüksek sesten kendi sesini duyurmaya çalışarak.

"He amına koyayım bir sen eksiktin bana ne yapacağımı söylemeyen! " Oturduğum taburede ileri geri sallanıp gülmeye başladım. Kaşlarını çatıp ne halin varsa gör havasında yanımdan uzaklaştı. Geri geldiğinde önüme bardağımı bırakıp suratıma bile bakmadan başka müşterilerle ilgilenmeye başladı.

Giderek uyuştuğumu hissediyordum. Mekandaki ışıklar gözümü alırken, yanıma oturan herif gözlerini dikmiş pis pis sırıtarak bana bakıyordu. Kafamı ne var anlamında salladığımda oturduğu yerden kalkıp bana yaklaştı. Önce elini sağ omzuma koydu ardından da kulağıma doğru eğildiğinde sıcak nefesini tenimde hissettim. "İkimiz de yalnızız. Beraber eğlenelim mi? " diye sorduğunda gülmeye başladım. İşte şimdi keyif almaya başlamıştım.

"Eğlenelim..."

****
Üzmeyin şu çocuğu ya!

EGE [BxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin