"Bunun olması demek tüm Kahire'yi düşman edinmemiz demektir!"Marco'nun isyanı tüm salonda yankılandı. Onu takip eden onay mırıltıları büyük bir gürültüye dönüşünce Alber elini sertçe önündeki devasa oyma masaya vurdu. Masadaki herkes birden sessizleşip komutana döndü.
"Kahire halihazırda zaten isyancı yuvası."
Bir başka asker söze atılmak için komutandan izin aldı.
"Yine de kendilerini Karen'lere bağlı hissediyorlar. Onlardan emir gelmedikçe hiçbir isyanda bulunmaya cesaret edemezler."
Askerin sesi ikna etmek için yükselip alçalıyordu. Alber'in gözleri kısıldı.
"Daha önceki isyanların Karen'ların emri olduğunu mu söylüyorsun?"
Asker panik içinde yutkundu. Kırdığı potun farkına varmıştı. Fakat cevap vermeye cesaret edemedi.
"Cevap ver!"
Komutanın gürleyen kalın sesiyle asker iyiden iyiye titremeye başlamıştı. Alber'in iki yanında dikilen askerlerinden Antonius kınından hançeri çıkardığı gibi ilerledi ve titreyen askerin boynuna dayadı. Hırsla çektiği saçları yüzünden asker bir acı niğdası koparmıştı.
"Konuş yoksa senin o korkak boynunu deşerim!"
"E...e...evet efendim. İsyanları Karen'lar emrediyor!"
"Kim bu Karen'lar?"
Asker boynuna batan hançerle ecel terleri döküyordu. Kekelemesine engel olamıyordu.
"Ka...Kahire'de varlıklı b...bir hanedan. H..herkes onlara s...sadık."
Alber'in gözleri mümkünmüş gibi daha da kısıldı. Komutanın iri cüssesi ve korkutucu bakışları herkesi muma çevirmişti. Askerine baş işareti yaptı. Antonius hançeri çekip kınına geri yerleştirdi.
"Tanrı kraldan emir gelir gelmez saldıracağımız yeri biliyoruz!"
Salonu savaş naraları doldurdu.
###
Tanrı kraldan emir gelmişti. Başkent Kahire yıkılacak yeniden bir başkent inşa edilecekti. Alber yanında iki askeriyle yüz bin kişilik ordusunun önünde dikiliyordu.
"Kim Tanrı Kral'a karşı gelmeye cesaret edebilir?!"
Tüm ordu tek bir ağızdan haykırdı.
"Kimse!"
"Kahire isyancıları boyunu aştı! Biz o boyunları keseceğiz!"
Tüm ordudan yine naralar kopunca Alber kılıcını havaya kaldırdı.
"Tanrı Kral adına! Savaş! Ez! Yok et!"
"Alber! Alber! Alber!"
###
"Abi neler oluyor?"
Kareem askerlere emir yağdırırken soluk soluğa kalmıştı. Gömleği yırtılmış ve saçları darma dağın olmuştu. Öfkeyle parlayan gözleri güzel kız kardeşini bulduğunda yumuşadı.
"Latoya şimdi beni dinle! Firavunun köpekleri kapımıza dayandı! Kahire'ye saldırıyorlar! Onların sayısıyla baş edemeyiz! Şimdilik! Yer altındaki tünelleri açtırdım. Oradan kaç ve batıya git! Ramon'lardan yardım iste ve sakın onlarla geri geleyim deme! Sığınacak bir yer bul! Onlar sana sahip çıkacaktır! En yakın zamanda seni almaya geleceğim!"
Kareem daha sözünü bitirmeden Latoya başını iki yana sallamaya başlamıştı.
"Hayır...Hayır! Ben de savaşacağım! Sizi bırakamam! Arsen abim nerede?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GANİMET
Historical FictionŞehri istila edilen Kahire Prensesi Latoya, Tanrı Kral'ın sadık komutanı Alber, Alber ganimeti el değmeden Kral'a götürebilecek mi? İnatçı ve güzel Latoya, Alber'in derinlerinde yatan arzularını uyandırıyordu. Alber Kralına sadık kalıp onu bırakabil...