Latoya duyduklarına inanamıyordu. Onu düşmanının ellerine atmayacaklardı değil mi?
"Bu geceki şenliklerle beraber evleneceksiniz!"
Bu kadarı Latoya için fazlaydı. Başının döndüğünü hissettiğinde tırnaklarını adamın koluna daha çok geçirdi.
"Siz nasıl isterseniz kralım."
Alber başını öne eğerek kralın emrini kabul ettiğini gösterdi. Latoya itiraz etmek istiyordu ancak Tanrı Kral'a karşı gelmenin cezası ölümdü. Gözleri ağlama isteğiyle, boğazı ise bağırma isteğiyle yanıyordu.
"Ailem olmadan evlenemem!"
Latoya'nın feryadı devasa salonda yankılandı. Arkasını dönmüş olan firavun kadının sesiyle korkunç sayılabilecek bir hızda tekrar ona döndü.
"Senin ailen isyancı ve ölüme mahkum edildi. Sana ölüm fermanı vermek yerine en iyi komutanımla bir hayat sunuyorum. Emrime karşı gelirsen idam ettirileceksin!"
Latoya'nın rengi atmıştı. Korkudan midesi bulanıyor elleri uyuşuyordu. Firavunun savrulan boncuklarının sesi kulağına ölüm çanları gibi geliyordu. Abileri kurtulmuştu ve eninde sonunda onu da almaya geleceklerdi. Daha güçlü bir şekilde. Aptallık edip kendi ölümüne sebep olmamalıydı. Kabullendiğini belli edercesine başını öne eğdi.
Firavunun izniyle salondan çıktıklarında girişte onları beş kadın bekliyordu. Her biri birbirinden bakımlı ve güzeldi. Kıyafetleri uzun bacaklarını ve dolgun göğüslerini açığa çıkarıyordu. Saçlarındaki boncuklar ve kulaklarındaki küpeler oldukça dikkat çekici renklerdeydi. Makyajları ise hepsinin aynıydı. Kadınlardan en uzun olanı Latoya'ya doğru uzandığında Latoya irkilerek geri çekildi ve mümkünmüş gibi Alber'e daha da sokuldu. Kadın sevecen bir tavırla gülümsedi.
"Efendim biz hizmetkarlarınız. Sizi temizlememiz ve akşamki düğününüz için hazır etmemiz emredildi."
Latoya yerinde huzursuzca kıpırdandı. Daha aldığı haberi bile sindirememişti. Kızlara kaşlarını çatarak baktı.
"İstemiyorum!"
Hizmetçi kızların gözleri ondan çok Alber'deydi. Bu yüzden Latoya'nın sert çıkışına tepki bile vermediler. Latoya'nın yanakları sinirle kızardı. Hepsi açık bir şekilde Alber'e kur yapıyorlardı. Latoya kendini hepsinin gözlerini oyduğunu hayal ederken buldu.
"Ben konuşuyorum seninle Alber değil!"
Kadının sert sesi Alber'i gülümsetmişti. Başını eğip yüzüne baktığında az önce rengi çekilen kadının sinirle kızardığını gördü. Bu onu daha çok memnun etti çünkü Latoya şuan açık bir şekilde kıskançlık yapıyordu. Hizmetçi kıza dönüp gülümsedi.
"Gelinim biraz sonra gelecek. Bekleyin."
Kızlar da komutana gülümsediklerinde Latoya dişlerini sıktı. Alber kadını belinden ittirerek odanın birine doğru yönlendirdi.
"Nereye gidiyoruz?"
"Konuşmamız gerek."
Komutanın ciddi sesiyle Latoya itiraz etmedi. Kesinlikle konuşmaları gerekiyordu. Girdikleri oda büyük ancak boştu. Latoya odanın tamamen boş olduğuna kanaat getirince sinirle adamın ellerini itti.
"Sen bana nasıl yalan söylersin?! Beni resmen kandırdınız! Alçak herif!"
Alber kadının ona doğru savurduğu yumrukları avucunun içine alıp sıktı. Kadını sertçe kendine çekip yüzüne doğru eğildi. Şimdi nefesleri birbirine karışacak kadar yakınlardı.
![](https://img.wattpad.com/cover/327469548-288-k205169.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GANİMET
Fiksi SejarahŞehri istila edilen Kahire Prensesi Latoya, Tanrı Kral'ın sadık komutanı Alber, Alber ganimeti el değmeden Kral'a götürebilecek mi? İnatçı ve güzel Latoya, Alber'in derinlerinde yatan arzularını uyandırıyordu. Alber Kralına sadık kalıp onu bırakabil...