NEFRET

1.1K 58 0
                                        

Kaleye vardıklarında Alber onu odaya hapsetmişti. Ona yemek getiren hizmetçi dışında kimsenin girip çıkmasına izin vermiyordu. Birkaç kez Mariam onunla görüşmek istese de kapıdaki askerler engel olmuştu.

Bütün hafta odanın içinde dönüpdurmuş Alber'le nasıl yakınlaşabileceğini düşünmüştü. Ondan bu kadar nefret ederken bunu nasıl başaracaktı?

Arsen ona her şeyini anlatacak kadar yakınlaşmasını istemişti fakat Alber'in ona her şeyini anlatması için ilk önce adamın güvenini kazanmalıydı. Alber şu durumda ona kesinlikle güvenmiyordu. Peki bunu nasıl yapacaktı? Güven birden oluşan bir duygu değildi sonuçta. Bunun zaman alması kaçınılmazdı. Üstelik daha abisinin kaleye yerleştirdiği askeri bulmalıydı. Bir haftadır bu odadaydı ve oldukça zaman kaybetmişti.  Bu odadan en kısa sürede çıkmalıydı.

Bu düşüncelerle uykusu kaçmıştı. Yatakta huzursuzca oflayarak döndü. Bir haftadır onu görmemişti. Bir hafta önce çadırdaki sevişmelerinden sonra Alber hiç yanına gelmemiş ona hiç dokunmamıştı. Oysa Latoya onu buraya kapatırken bile arada sırada yanına gelmesini umuyordu. Kendini birden onunla tekrar sevişmeyi hayal ederken buldu. Onun güçlü vücudunun altında ezilmeyi ve erkeksi kokusunun tüm bedenini sarmasını... Aniden ne düşündüğünün farkına varıp gözlerini hızla açtı. Saçmalıyordu. Aklındakileri hemen uzaklaştırdı. O adam onun düşmanıydı. Kahire'yi işgal eden halkına acı çektiren adamdı. Latoya ne olursa olsun bunun intikamını ondan alacaktı. Onunla nasıl evlendiği artık umrunda değildi. Arsen haklıydı. Konumunu avantaja çevirecek ve Kahire'yi onların pis ellerinden geri alacaktı. Kendi düşünceleriyle tatmin olmuş bir şekilde sırt üstü döndü. Döner dönmez şöminenin önünde dikilen gölgeyi görünce çığlık attı.

Kadının çığlığıyla Alber aniden arkasını dönüp çattığı kaşlarının arkasından öfkeli gözlerle baktı.

"Senin bu çığlıklarına biz çözüm bulman lazım."

Latoya Alber'in sesiyle elini göğüslerinin üzerine koyup nefes nefese adamın yüzüne baktı. Ne ara gelmişti? Kapının açıldığını duyamayacak kadar mı kendinden geçmişti?

"Asıl sen bu sessizce yaklaşma huyundan vazgeçmelisin! Bir gün beni kalpten götüreceksin!"

Alber kadının isyanına karşılık ifadesini değiştirmedi.

"Sessiz falan değildim. Hangi hayal alemindeysen artık kapı sesine bile tepki vermedin."

Seni alt etmenin planlarını yapıyorum diye geçirdi içinden Latoya. Alber üzerindekilerden kurtulup yatağa yaklaştı. Arkasından vuran ateşle oldukça heybetli ve ürkütücü görünüyordu. Latoya yatakta geri kaymaktan kendini alamadı. Onun gibi güçlü bir adamla nasıl baş edecekti?

"Dalmışım. Senin burada ne işin var?"

Alber kaşlarını çattı.

"Ne demek ne işim var? Uyumaya geldim."

Kaşlarını çatma sırası Latoya'daydı.

"Bir hafta sonra mı benimle uyumaya kadar verdin?"

Kadının sorusuyla Alber onun geceleri geldiğini hissetmediğini anladı. Bunu bozmamaya karar verdi.

"Evet."

Beyfendi bütün hafta boyunca yanına uğramamıştı bile ama şimdi onunla uyuyası mı gelmişti? Bunun tek bir anlamı olabilirdi. Kollarını göğsünde bağlayıp yatağa çoktan çıkmış adama alttan bir bakış attı.

"Bana dokunabileceğini sanıyorsan bunca yolu boş yere gelmişsin demektir komutan."

Alber bir süre kadınla göz göze kaldı ve yatağa yerleşti.

GANİMETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin