Latoya yavaş adımlarla odadan çıktı. Aklında yine abileri dolanıyordu. Abileri ile yaptıkları plan yolunda gitmiyordu. Çünkü Alber ortada yoktu ve hiçbir adamının ağzını bıçak açmıyordu. Üstelik abisinin ayarladığı adamı da bulamamıştı. Alber'in yokluğu çok iyi bir fırsat olsa da adam ona hiçbir işaret bırakmıyordu. Bu düşünceler beyninde dolanırken salona kadar geldiğinin farkında değildi. Düşüncelerini bir askerin sesi böldü.
"Efendi Alber kaleye giriş yaptı prensesimiz."
Askerin ona hitap şekliyle Latoya birden başını kaldırdı. Gözlerindeki umutla askerin soğuk yüzünü inceledi.
"Prensesimiz mi?"
Ona ancak gerçek Kahireliler ve ailesinin iktidarını kabul edenler böyle seslenirdi. Bu adam abisinin gönderdiği asker miydi?
Asker kadının gözlerine bakmadan konuştu.
"Evet tüm Kahirenin ve Efendi Ciaro'nun prensesi."
Bunu duyulmasına karşın oldukça kısık bir sesle söylese de Latoya her şeyi özellikle babasının adını çok net duymuştu. Gözleri mutlulukla doldu. Tanrıya şükürler olsun abilerinin gönderdiği askeri bulmuştu. Adamın yüzünü incelediğinde ona tanıdık gelen bir şeyler vardı ancak şuan bunu konuşmaları çok tehlikeliydi.
"Komutan Alber kaleye giriş yaptı efendim."
Askerin tekrar eden sesine Latoya bir anlam veremese de duyduğu sesle sebebini anladı.
"Tamam asker çekilebilirsin."
Mariam askerin arkasından kaşlarını çatarak bakıyordu. Latoya da adam diğer askerlerin arasına karışana kadar onun yüzünü unutmamak için gözlerini ayırmadı. Fakat Mariam'ın bakışları gerilmesine sebep olmuştu. Ancak kadın her zamanki güler yüzüyle ona döndüğünde Latoya rahat bir nefes verdi.
"Kızım Alber seni görmek isteyecektir."
Latoya şaşkınlığını henüz üzerinden atamadan büyük kapıdan kocasının geniş cüssesi girdi. Alber'in gözleri geniş salonda karısının zarif bedenini hemen buldu.
Latoya Alberle göz göze gelince içine bir sıcaklık yayıldığını hissetti. Adamın sakalları her seferinde olduğu gibi uzamıştı ancak bu ona vahşi bir güzellik katıyor yüz hatlarını daha çekici kılıyordu. Gri gözleri en açık tonunda parlıyordu ve ne hissettiğini belli etmeyecek kadar hissiz bakıyordu. Mariam onu hafifce ittirdiğinde Latoya bir süre boş boş dikildiğini fakedip hızla komutana selam verdi.
"Hoşgeldiniz komutan."
Alber'in ardından Chris, Antonius ve Mathew girdi. Üçünün de gözleri onun üzerindeyken Latoya istemeden Mathew'in bakışlarına karşılık verirken buldu kendini. Adam sıkıntılı görünüyordu ancak Latoya onun bakışlarıyla ne anlatmak istediğini anlamadı. Bunu çok düşünmesine gerek kalmadan kollarından tuttuğu kadını zaptetmeye çalışan Martin kapıdan içeri girdi. Onların girmesiyle salonu bir bebeğin ağlaması doldurdu Kadın askeri tüm gücüyle itmeye çalışıyor ve ağza alınmayacak kadar kaba hakaretler savuruyordu. Aynı zamanda da kucağındaki minik bebeğe sıkı sıkı sarılıyordu. Latoya bu görüntü karşısında şaşkına döndü.
"Martin neler oluyor! Bırak çabuk onu!"
Martin komutanının onayını almak için ona baktı. Alber karısının kadını henüz tanımadığını biliyordu. Buna rağmen asla bir kadına zor kullanılmasına katlanamayacağından emindi. Başıyla askeri onayladı ve Martin kadını bıraktı. Kadın öfkeyle adamın bacağına tekme attı. Martin kadına ölümcül bir bakış gönderse de karşılık vermedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GANİMET
Historical FictionŞehri istila edilen Kahire Prensesi Latoya, Tanrı Kral'ın sadık komutanı Alber, Alber ganimeti el değmeden Kral'a götürebilecek mi? İnatçı ve güzel Latoya, Alber'in derinlerinde yatan arzularını uyandırıyordu. Alber Kralına sadık kalıp onu bırakabil...