Avluyu dolduran bebek sesi ile Mathew'in tüm odağı bozuldu ve üzerine gelen kılıçtan son anda sıyrıldı ancak koluna uzun bir yara almaktan kurtulamadı. Kalenin çıkışına baktığında dehşete düşmüş gözlerle kucağındaki bebeğiyle onu izleyen Sasha'yı gördü. Canının acısıyla ve öfkeyle dönüp son askeri de zorlanmadan yere serdi. Asker yeri boyladığında bağırdı.
"Talim bitti!"
Askerler emirle beraber toparlanırken Mathew de üzerindeki zırhı terli vücudundan sökerek çıkardı. Bir saniye sonra koşmaktan dağılmış saçlarıyla güzel kadın yanındaydı. Adamın kolundan eline kadar sızan kanı görünce bir çığlık attı. Attığı çığlıkla küçük bebek korktu ve ağlamaya başladı. Kadın hemen bebeğin başına öpücükler kondurup sakinleştirmeye çalıştı.
"Ah hayatım çok özür dilerim. Seni korkutmak istemedim."
Bebek kısa süre sonra sustuğunda kadın dik bakışlarla onu izleyen adama döndü tekrar. Adamın yaralı kolunu tutmaya çalıştı.
"Getir bi bakayım."
Mathew geri çekildi ve kadının koluna dokunmasına izin vermedi. Ne oluyorsa bu kadının yüzünden oluyordu. Bir de gelmiş yardım etmeye mi çalışıyordu?
"İstemez."
Sasha adamın asabi tavrına aldırmadan endişeyle yarasına bakmaya devam etti.
"Lütfen bakmama izin ver. Benim yüzümden oldu. Dikkatini dağıttım."
"Evet!"
diye cevap verdi Mathew hemen.
"O yüzden git burdan!"
Arkasını dönüp ilerlemeye başlayınca Sasha da öfkeyle arkasından ilerledi ve birden önüne geçip onu durdurdu. Kendini suçlu hissettiği için ona yardım etmek istemişti ancak bu kaba tavıra göz yumamazdı.
"Bana bak! Sadece yarana bakacağım. Bu kadar sert davranmana gerek yok!"
Mathew kadının söyledikleriyle öfkeli gözlerini kadınınkilere dikti. Sasha adamla göz göze gelmek için başını kaldırmak zorunda kalıyordu ve bu ona ne kadar güçsüz olduğunu hatırlatıyordu. Ancak bu kaba herife karşı geri adım atmayı reddediyordu.
Kadın çenesini dikleştirip ona meydan okuyucu bakışlar gönderince Mathew sinirle birden kadının koluna yapıştı. Eğilerek kadının yüzüne yaklaştı ve sıktığı dişlerinin arasından konuştu.
"Bana bak kızım. Seni bir daha uyarmayacağım. Benden uzak dur. Latoya'nın kuzeni olman umrumda değil. Canını yakarım."
"Neler oluyor burda!"
Chris'in sesiyle Mathew kadına öfkeli gözlerle bakmaya devam ederken Sasha aceleyle geri çekilmeye çalıştı. Fakat adamın tutuşu o kadar sertti ki bir adım geri gidemedi.
"Mathew bırak kadını."
Chris'in emri belliydi. Sasha bir Chris'e bir Mathew'e baktı ve gözleri onda takılı kaldı. Adamın öfkeli nefeslerini yüzünde hissederken tüylerinin diken diken olduğunu hissetti. Adamın gözlerinde gördüğü tehdit netti. Korkuyla kalbi göğsünü zorlarken sonunda adama karşılık vermekten vazgeçti ve Mathew sonunda kadının kolunu bıraktı.
Chris birkaç büyük adımda yanlarına ulaştı ve genç kadını endişeli gözlerle süzdü.
"Sasha iyi misin?"
Sasha'nın kolu ağrımıştı ancak bunu Mathew buradayken itiraf etmek istemiyordu. O yüzden başını salladı.
"İyiyim."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GANİMET
Fiksyen SejarahŞehri istila edilen Kahire Prensesi Latoya, Tanrı Kral'ın sadık komutanı Alber, Alber ganimeti el değmeden Kral'a götürebilecek mi? İnatçı ve güzel Latoya, Alber'in derinlerinde yatan arzularını uyandırıyordu. Alber Kralına sadık kalıp onu bırakabil...