GERÇEK

1.4K 74 0
                                    

Latoya bugün öğrendikleriyle uyuyamayacağından emindi. Yine de yatağa erken girdi. Alber gelmeden uyumalıydı. Onunla ve öğrendikleriyle yüzleşmeye hazır değildi. Abilerinin bundan haberi var mıydı? Peki ya Alber? Alber biliyor muydu? Biliyordu diye düşündü Latoya. O adamın bilmediği hiçbir şey yoktu. Düşünceleri onu saatlerce bir sağa bir sola kıvrandırdı. Sonunda kapı açıldığında gözlerini sımsıkı yumdu ve hareketsiz kaldı.

Alber sessizce yatağın kenarına yaklaştı ve üzerindekileri çıkardı. Yine aynı sessizlikle yatağa girdi. Adamın güçlü kolu beline dolandığında Latoya kaskatı kesildi. Alber onu sırtı göğsüyle birleşene kadar kucağına çekti ve saçlarından öptü. Latoya'nın kalbi göğsünden çıkacakmışçasına atıyordu. Elini göğsüne bastırmamak için müthiş bir direnç gösterdi. Ona neler oluyordu böyle? Bunu daha önce de yaşamıştı. Kamp kurduklarında hep adamla beraber uyumuştu. Üstelik yolculuk sırasında da hep sırtını onun göğsüne yaslamıştı. Bir farkla diye düşündü. O zaman herhangi bir askerken şimdi hem düşmanı olan Komutan Alber hem de kocasıydı. Bir an önce nefesini düzenlemeliydi yoksa Alber uyumadığını anlayacaktı. Ancak Alber büyük eliyle açıkta kalan üst baldırını kalçasına kadar okşadığında Latoya'nın tüm planı aklından uçup gitti. İçine birden çektiği nefesle Alber kulağına yaklaştı ve boynuna derin bir öpücük kondurdu.

"Uyumadığını biliyorum prenses."

Adamın fısıldayan sesi bile Latoya'ya o kadar erotik gelmişti ki oyunu bir kenara bırakmak zorunda kaldı.

"Alber ben..."

Alber kızı yavaşça kendine çevirdiği için cümlesini tamamlayamadı. Yüzleri o kadar yakındı ki nefesleri birbirine karışıyordu. Göz göze geldiler. Alber bu sefer uzanıp kızın yüzünü okşadı.

"O kadar güzelsin ki Latoya...Bana işkence ediyorsun resmen."

Latoya adamın dokunuşlarıyla erimek üzereydi. Yine de dediklerini anlamlandırmaya çalıştı. Ona işkence mi ediyordu?

"Hayır Alber."

Kadının fısıltısı Alber'in kulağına o kadar sıcak gelmişti ki kadının bunu derken ona yaklaşmasını istemediğini mi yoksa işkence etmediğini mi söylemek istediğini düşünmedi.

Alber'in yüzü ona doğru yaklaşırken Latoya zevkle gözlerini kapadı. Dudakları birleştiğinde içinden kendine lanetler okuyordu. Onun bir dokunuşundan bu kadar etkilenmemeliydi.

Alber bu sefer masum bir öpücükle yetineceğe benzemiyordu. Elini kadının çenesine götürdü ve dudaklarını aralaması için ısrarcı oldu. Latoya direnmedi ve istekle kocasının dudaklarını kabul etti.

Alber kendini kontrol edebilmek için büyük bir çaba harcıyordu. Fakat karısının tatlı dudakları bunu oldukça zorlaştırıyordu. Çevik bir hareketle dudaklarını ayırmadan Latoya'nın üzerine çıktı.

Latoya boğazından kaçan iniltiye engel olamadı. Elleriyle kocasının omuzlarına sımsıkı tutundu. Kendini başka bir boyutta, bulutların üzerinde hissediyordu. Ne yaptığının farkında değildi. Sadece adamın her yerinde dolaşan ellerinin verdiği zevke odaklanmıştı.

Alber tek diziyle kadının bacaklarını araladığında Latoya adamın sertleşmiş erkekliğini hissetti. Korkuyla gözleri kocaman açıldı ve adamı omuzlarından iterek uzaklaştırmaya çalıştı.

"Alber dur!"

Alber itiraz edecek gibi olda da kadının korku dolu gözleriyle karşılaşınca dirseklerinin üzerinde doğruldu.

"Korkma güzelim. Canını yakmayacağım."

Latoya saf zevkten sıyrıldığında durumunu yeni idrak edebilmişti. Alber onun düşmanıydı ve Latoya'nın onun gerçek karısı olmak gibi bir niyeti yoktu. Kıpırdanıp adamın altından çekilmeye çalıştı ancak Alber bir deve kadar ağırdı.

GANİMETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin