BÖLÜM*5

175 17 1
                                    

İyi okumalar.🌸

♣️

Huzur...

Çok kısa bir süre öncesine kadar az da olsa huzurluydum.

Düzenli iki iş arasında her gün mekik dokuyor eve gittiğimde ise kedimle ilgileniyor, onunla vakit geçiriyordum. Sonra; bazen saatlerce düşünüyor, saatlerce uzanıyor, saatlerce kitap okuyordum. Yaklaşık beş yıldır yaptığım tam olarak buydu. Ekstra heyecan, mutluluk, korku veya hüzün yoktu.

Çünkü hep aynı hüznü hissediyor, aynı korkuyu yaşıyor, aynı acıda boğuluyordum.

Bir yerde takılı kalmış ve orada ölmeyi bekliyordum.

Şimdiyse çok farklı bir korku vardı içimde.

Korku, ardından mutluluk getirir, derler. Kötü şeyler, iyiliği de beraberinde getirir.
Bu sözün doğruluğu hayatımda yer edinmemişti henüz.

Yaşadığım kâbusların, çiçekli rüyalara büründüğünü hatırlamıyorum.

Şimdi de bir kâbus mu yaşayacaktım?
Bu kâbus, çiçekli rüyayı beraberinde getirecek miydi?

Düşüncelerim arasına giren derin nefes alış sesiyle kapıldığım sözcük girdabından kurtuldum. Hâlâ yanımdaydı. Az önceki konuşma havasından sıyrılmış, sessizliğe bürünmüştü. Ben ise hâlâ uyumuş numarası yapıyordum.

Şimdiye dek söylediği şeyler arasından anladığım tek şey, bunun arkasında birileri daha vardı.

Derin bir nefes verdiğini hissettim. Ayağa kalktı ve benden uzaklaştı. Bir kapı sesi duydum, ardından su sesi. Odadan çıkmamış, odadaki diğer kapıdan banyo olduğunu düşündüğüm yere girmişti. Yavaşça gözlerimi açtım. Rahat bir nefes alarak etrafımı inceledim. Sessizce olduğum yerden kalktım. Açlıktan midem sırtıma yapışmış gibi hissediyordum ama buradan çıkmanın bir yolunu bulmalıydım.

Arkamdaki pencereden dışarıya baktım. Rüzgâr, ağaçları yerinden sökmek ister gibi büyük bir hızla savuruyordu. Bazı sokak lambaları titriyor, bazıları sönmeye yakın, bazılarıysa inatla yanıyordu. Bakışlarımı tekrar odaya çevirdiğimde, kapıyı hedef almıştım. Sessiz adımlarla kapıya yaklaştım ve yeşil gözlerin sahibi içeriye girdiğinde duymadığım kilit sesine umarak kapının kolunu yavaşça indirdim. Açılan kapı hem korkmama hem heyecanlanmama neden olmuştu.

Aralık olan kapıdan sessizce çıktım. Koridor karanlıktı fakat odanın ışığı biraz olsun yol gösterdiğinden kapıyı açık bırakarak hızlı ve temkinli adımlarla ses çıkarmadan ilerliyordum. Uzun koridorun sonuna vardığımda merdivenlerin başındaydım. Sadece ay ışığının izin verdiği kadar göz ucuyla aşağıya, salona baktım. Kimse yoktu. Ev, alabildiğine sessizdi.

Ben de sessiz olmaya çalışarak merdivenlerden inerken son iki basamakta takılıp yere düşecektim ki korkuluklara tutundum. Bir an için her şeyi mahvedeceğimi sanmıştım. Sol ayak bileğim biraz olsun acısa da buna aldırmadım ve hızla ay ışığının gösterdiği yolda ilerlemeye başladım. Sonunda sensörlü lamba yanınca kapının yanında olduğumu anladım ve hızla kısa koridoru aşıp girişe gittim. Etrafa baktım ama ayakkabımı bulamadım. Elimi kapının koluna koyduğumda kolu indirmemle açıldığında içim rahatlamıştı. Fakat bu rahatlık ardımdan gelen sesle son buldu.

"Nereye böyle?"

Merdivenin başındaydı. Kapı direkt üst koridora bakıyordu. Koridorun ışığını açtığı için onu rahatlıkla görebiliyordum. Üzeri çıplak, altında siyah bir eşofman vardı ve saçları ıslaktı. Söylediği şeye aldırmadan hızla yarı açık olan kapıdan çıplak ayaklarımla çıktım. Önce betonla karşılaşan ayaklarım içimi titretse de soğuk rüzgâr bedenimi kucakladığında üşümeyen bedenim bir anda titremeye başlamıştı.

GÖKYÜZÜ KAYBOLMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin