BÖLÜM*22

31 3 1
                                    

İyi okumalar.✨


🔓


"Anne."

"Efendim annem?"

"Yara bantları çiçek açar mı?"

"Hayır kızım."

"Ama onlar seni kurtarıyor, bir defa bana tohumları toprak kurtarır demiştin, bak; senin kanayan yaralarını da yara bandı iyileştiriyor. Sence de aynı şey değil mi?"

"Büyüdükçe yara bantlarını sevmeyeceksin kızım; umarım sana yara bandı verecek değil, yaralarına bant olabilecek birini sevebilirsin."

Annemin sesi, söylediği sözlerle berabere zihnimden arabanın içinde çalan şarkıya karışıp kayboluyordu. Annem bana yara bantlarını ne kadar sevmediğini söylese de her zaman çantasında benim için yara bantları taşırdı. Benimse yaralarım o kadar büyüdü ki, artık hiçbir yara bandı kapatamazdı.

Düşüncelerim arasına omzuma dokunulduğunu hissettiğimde olduğum yerde sıçradım, kapalı olan gözlerimi açtığımda arkaya doğru döndüm. Kızlar korkmuş şekilde bana bakıyorlardı, Barın'ın da tuhaf bakışları üzerimdeydi. Barın çalan şarkının sesini kısarken Nil konuştu.

"Özür dilerim korkutmak istememiştim, şarkının sesinden duymadığın için omzuna dokundum." Mahçup bir şekilde kurduğu cümlenin ardından kalbime götürdüğüm elimi indirip, "Önemli değil, dalmışım." dedim. Barın'ın ara ara bana baktığını görebiliyordum.

"Biz Damla'yla konuştuk da, akşam yemeğini dışarıda kız kıza yiyelim diyoruz, sen de gelmek ister misin?"

"Teşekkür ederim ama size katılamam, biraz yorgun hissediyorum." Dediğimde Nil alt dudağını öne doğru büzdü ve tekrar konuşacağı sırada Barın onun sözünü kesti.

"Maskeyi çıkarmamasını söyledim, o yüzden gelemez. Siz de yemekten sonra hemen dönün." Dediğinde bakışlarım ondaydı.

Damla, "Bu yüzden bilindik bir yere gitmeyeceğiz, yemeğini yerken tek çıkarsa sorun olmaz bence." dediğinde dikiz aynasına bakıyordu. Benim bakışlarım da ona kaydığında bir saniyeliğine gözlerime baksa da geri yola döndü.

"Belki başka zaman." dedim Barın'ın cevap vermesine fırsat vermeden. Hepsi sessiz kaldığında bakışlarımı ellerime çevirdim. Şarkının sesi biraz daha yükseldi, yaklaşık yirmi dakika daha yol gittikten sonra araba durdu, şarkı kapandı. Bakışlarımı hiç ayırmadığım ellerimden ayırdığımda onunla göz göze geldim.

"Partide maske ve şapka takacağın şekilde bir şey seç. Hiç çıkarmayacaksın."

"Neden bu riske girmek yerine evde kalmıyorum?" diye sordum bir anda.

"Düşmanlarını tanıman lazım kaçak."

"Seni ne zaman tanıyacağım?"

Söylediğim şeye ben de inanamadım. Bakışlarım bir an dışarıya kaysa da tekrar ona baktım.

"Zamanı ne zaman gelirse." dediğinde, 'Zaman gelmez ve bir şey getirmez, zaman hep bir şeyler götürür.' dememek için kendimi zor tutmuştum. Bana doğru eğildiğinde korkuyla geriye doğru kayıp kapıya yapıştım resmen. Üzerime doğru gelirken bana bakan gözleri torpido gözüne kaydığında kaşlarım çatıldı. İçinden çıkardığı paketle beraber hızla geri çekildiğinde arkadan kıkırdama sesleri geliyordu. Duruşumu düzeltip çatık kaşlarımla arkaya baktığımda ikisi de dudaklarını kapattı. Tekrar önüme döndüğümde paketi açıyordu. İçinden telefon çıkardığı paketi kucağına indirdiğinde bir sim kart çıkarıp içine taktı ve telefonu açıp bana uzattı. Ben ona boş gözlerle bakarken telefonu geri çekip boş elini uzattığında onu anlamaya çalışıyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 13, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GÖKYÜZÜ KAYBOLMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin