BÖLÜM*14

101 15 6
                                    

İyi okumalar.

♣️

Gece boyu derin bir uykuya dalamamıştım. Sürekli uykumdan sıçrayarak uyanmış, onu kontrol edip tekrar uykuya dalmıştım. Saat sabah beşe geliyordu ve ben yeni uyanmıştım. O hâlâ uyuyordu. Bir süre daha oturup kendime gelmeye çalıştıktan sonra ayağa kalktım ve onun yanına gittim. Alnındaki havluyu kaldırıp kirli suyu da aldıktan sonra banyoya gittim. Suyu lavaboya döktükten sonra bezleri çöpe atıp su kabını aldıktan sonra banyodan çıktım ve kabı mutfağa bırakıp tekrar yukarıya çıktım. Odaya girdiğimde onun konuşmaya çalıştığını gördüm. Yanına gidip onu dinlediğimde, "Su." dediğini duydum.

Dudakları fazlasıyla kurumuş ve bembeyaz görünüyordu. Hemen bir bardak su doldurup yanına gittim ve onu uyandırmaya çalıştım.

"Su içmen gerek, uyanmalısın." dedim, ne diyeceğim bilemeyerek.

"Gözlerini aç, biraz doğrulmalısın."

Gözlerini aralayarak doğrulmaya çalıştı. Belinin arkasındaki yastığı dikleştirip onun rahat oturması için yardım ettim. Sonunda yastığa yaslandığında başını yatağın başlığına koyup boynunu biraz geriye doğru attı ve kendini rahatlatmaya çalıştı.

"Suyun." dedim kısık sesle, ondan uzak durmaya çalışarak. Gözleri hala kapalıydı. Kısa bir süre sonra konuşmaya başladı.

"Damla... Seni geberteceğim! Ne verdin lan yine bana!" dedi, kelimeleri ağzından düzgün çıkartamayarak.

Cevap veremedim. Sadece suyu dudaklarına doğru uzattım. Bardağı dudaklarında hissettiğinde, bardağı eline alıp suyu hızla içmeye başladığında, "Yavaş iç, midene oturacak." dedim.

Söylediğim şeyle beraber gözlerini kırpıştırarak açıp bana baktı. Karşısında beni gördüğünde elindeki bardağı dudaklarından ayırdı ve öylece bana bakmaya devam etti.

"Sen..." deyip elini alnına götürüp alnını ovaladı ve saçlarını karıştırıp devam etti.

"O nerede?"

"Bilmiyorum, acil bir işi olduğunu söyleyip benden burada kalmamı istedi ve gitti." dedim.

Kaşlarını havaya kaldırdı ve, "Sen de kalmayı kabul ettin, öyle mi?" dedi.

Kısa bir süre cevap veremesem de konuşmaya başladım.

"Benim yüzümden yaralandın, ben de karşılığında sana baktım. Ödeşmiş olduk." dedim.

"Ödeştiğimizi kim söyledi?" dedi, dudağının bir kenarı havaya kalkmıştı bunu söylerken.

Bu halde nasıl böyle konuşabiliyordu?

"Pardon?" dedim anlayamayarak.

"Yok bir şey." dedi ve elindeki bardakta kalan suyu içip yanındaki sehpanın üzerine indirmek için eğildiğinde dikkatsiz bir şekilde hareket ettiği için yarası canını acıtmış ve bardağı yerine koymadan çatık kaşlarla doğrulmak zorunda kalmıştı. Elindeki bardağı yerine indirdikten sonra neredeyse dört saattir pansumanı değiştirmediğim için bezleri alıp yanına gittim.

"Ne yapıyorsun?" dediğinde ona baktım, beni izliyordu.

Ne yapıyor gibi görünüyordum acaba? Derin bir nefes alarak konuştum.

"Pansumanını değiştirmem gerek. En son dört saat önce yaptım." Konuşurken bir yandan da gerekli şeyleri ayarlıyordum.

"Gerek yok, iyi böyle." dedi pansumanlı yere bakarak.

"Ara ara uykuya daldığım için bir pansuman saatini kaçırdım zaten, üç saatte bir değiştirmem gerektiğini söyledi ve şu an neredeyse beş saat oldu. Değiştirmezsem mikrop kapabilir."

GÖKYÜZÜ KAYBOLMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin