Sonra adam durdu.
- Burada maskelerimiz efendim.
Baktım çoğu renkli balo içindi kenardaki iki siyah beyaz maskeler gözüme çarptı elimi uzatıp aldım. Ağız hariç heryeri kapatan maskelerdi bunlar. Birinin üzerinde sağ gözün etrafı siyaha boyanmıştı. Diğerinin yarısı siyah yarısı beyazdı.
- Bu ikisi ne kadara olur?
- Efendim bunlar 5 altına olur.
Kafa sallayıp yüzüme yarısı siyah olanı taktım. Pelerini çıkarıp verdim.
- Maskeleri pelerinden düş.
Adam bana otuz altın verdi. Daha sonra aktar bulup girdim. Kitapta yazana göre Retina çiceği tutsu gibi yakılıp kokusu manayı güçlendiriyordu. Bu bilgiyi sadece Kraliyet ailesi biliyor beş yıla halka da söylenecekti. İçeri girdim. Burnuma baharat ve ot kokusu geldi.
- Retina çiçeğiniz var mı?
- Retina çiçegi...
- Var ne kadar istemiştiniz?
Yakacağım için bayağı lazımdı.
- 3 kutu olsun.
Adam bana baktı.
- Peki efendim.
Adam kutuları getirdi. Üçünü rahat taşırdım.
- Bura 15 altın ediyor.
Adam 15 altın verip kutuları altım ve çıktım.
Yürürken bi anda birine çarptım.
- Özür dilerim iyi misiniz?
Sesinden erkek olduğunu anladım. Ve baktım.
- Sorun yok önüme bakmalıydım hatalı olan benim.
Kutuları aldı.
- Seni tanıyor olabilir miyim? dedim. Sanki onu tanıyor gibiydim.
- Adım Jun-
- Jun Ares mi adın?
- E-evet de nereden biliyorsunuz?
Şaka yapıyordu değilmi o? Çünkü Luna'nın ölmeden önce hatıralarında olan biriydi.
- Üzgünüm ama gitmeliyim, dedi.
- Seni bir daha ne zaman bulabilirim?
- Bilmiyorum, belki ben sizi bulurum belki...
Bi anda kayıp oldu...
Ne yapacağımı şasırdım. Eğer onu kendi tarafıma çekemessem o beni öldürenlerden olacaktı...
Titremeye başladım. Elimdekiler düşecekti. Yere bıraktım. Yüzüme sert bir tokat attım. Sakinleşince geri aldım yürümeye başladım. Böyle olmayacaktı bir arabayı durdurdum. Bizim sarayın yakınlarında ki bi yerde inip kendi kaldığım malikaneye gittim. Sarayda bile kalmıyordum. Onlara göre ailede yerim bile yoktu. Asıl sorun kutuları nasıl yukarı taşıyacağımdı...
Kemerimi çıkarttım. Kutulara kemerin geçeceği kadar delik açıp hepsini geçirdim. Daha sonra sarkıttığım şeyin ucuna bağladım. Yukarı tırmanarak çıkıp onları çektim. Beklediğim gibi sağlamdılar.
İçeri alıp camı kapattım. Hava kararmaya başlamıştı. Aldığım çiçeklerin birazını kopardım. Bir kap bulup içine koydum. Daha sonra yaktım. Ağır ağır yandı saha sonra söndü. Bende kabı alıp yanıma koydum. Manamı hissetmeye çalıştım. Hissediyordum. İçimde ki ağırlığı hissede biliyordum. Tüm vücuduma dağıtmaya çalıştım. Nefesim bir anda kesildi, gözlerim ağrıyordu, yere kan damladı. Burnumu kontrol ettim. Bir şey yoktu. Ancak damlamaya devam ediyordu. Yanağımdan bir şey süzüldüğünü hissettim. Hemen aynaya koştum. Göz akım kıpkırmızı gözlerimden kan akıyordu. Vücudumdan akan şiddetli his çığlık atmama neden oldu. O kadar acıyordu ki bilincimi kaybettim.
---
Gözlerimi açtığımda farklı bir odadaydım. Etrafıma baktım. Kimse yoktu.
Kalktım bir ayna buldum. Gözlerim normaldi hiçbir şey yoktu. Göz bebeklerim dışında... Biraz daha koyulaşmış kan kırmızısı olmuştu. Önceden pembemsi bir kırmızıydı.
İçeri kızıl saçlı kırmızı gözlü bir adam girdi. Kesinlikle tanımıyordum.
- Uyanmışsınız leydim...
- Ne?
- Hatırlamamanız normal tabi...
- Neler oldu?
- Vücudunuz zorlanmış bu da şok yaratıp bilincinizi kaybetmişsiniz.
Gerçekten olmuştu ha...
- Ancak böyle olmasının sebebi-
İçeri hatıralarımda babam olarak bildiğim adam girdi.
- Neden saçma işlere kalkışıp ailemizin adını lekeliyorsun Luna!
Yüzüne baktım ne yapmışım der gibi...
Şok olmuşcasına baktı.
- Bir iki aya şoku atlatır, iyice iyileşin leydim.
Babam kafa salladı. Yataktan kalktım kapıdan çıkacakken,
- Burada kalıyorsun bundan sonra.
- Hah? dedim bi anda.
- Üzgünüm babacım ama beni görmezden gelmeye devam etmeni yeğelerim...
Kolumu silkeleyip kaldığım malikaneye doğru yürüdüm.
- Hey!
Arkamı döndüm. Bu abim olacak Lucas'tı.
- Neler ol-
- Gözlerine ne oldu!?
- Seni ilgilendirmez. Umursama beni.
Bana baktı.
- Sana neler oluyor, bana asla böyle bir tavır takınmazdın.
- Öyle miydi?
Yürümeye devam ettim.
Malikaneye girip odama çıktım. Neredeyse bayılmak üzereydim. Yatağıma kendi mi attım. Acaba hangi elementtendim?
Acaba ateş, su ya da toprak, hava gerçekten merak ediyordum. Kendimi korumak için büyü yapmaya muhtaçtım.
---
Neredeyse bir hafta geçmişti. Bu sürede tamamen dinlendim ve bir ruh çağırmak için hazılandım. Retina çiçeğini yaktım. Sönünce söylemem gereken,
- Beni duyabilen ruh, seni çağırıyor sana manamı sunuyorum!
Manamın azaldığını hissedebiliyordum.
Bi anda bana bir şey seslendi.
- Hey beni sen mi çağırdın?
Baktım bu ne ruhuydu?
- E-evet de sen nesin?
- Çağırdığın ruh!
- Ne ruhusun yani?
- Karanlığın hükümdarı Clide.
- Ney?
- Karanlık mı?
- Evet.
- Ateş, su, hava, toprak falan hangisinden?
- Komik şaka çağırıcı...
- Ben sana Karanlık diyorum.
- Karanlık diye bir element yok!
Bana baktı kahkaha attı.
- Komik şaka çağırıcım...
- Ne?
- Sana gösteteyim.
Eliylen tuhaf bir hareket yaptı. Bir anda hava karardı. Dışarısıda karanlıktı.
- Bak sana söylemismştim...
Bi anda oda aydınlandı. Parmağında ateş yanıyordu.
- Bu ne-
- Karanlık manası olanlar her elementin büyüsünü yapabilir. Buna Karanlık elementinine sahiplerin onlara zarar vermeden yapabildiği kara büyüde dahil.
- İyi de günümüze kadar gelen kara büyü kullanıcısı yok, kullanan da idam edilir.
- Günümüze gelen kara büyü kullanıcısı mı?
- Çağırıcım gerçekten salak olmalısın...
Ruha baktım.
- Çağırıcım günümüze gelen kara büyü kullanıcısı sensin!
- Gerçekten uzun zamandır gelen en güçlü kullanıcılardansın ama beni geçemessin tabi ki...
- Bir dakika sen de insanmısın?
Ruh halinden insan haline geçti. Erkekti.
- Ben tarihin en güçlü kara büyü kullanıcısı ve Karanlığın kralı Clide Arenas.
- Bir dakika Arenas mi?
- Adın ne çağırıcım?
- Luna Atlanes.
- Anlıyorum...
- Beni neden çağırdın Luna?
Bir durdum.
- Şey hangi elementten olduğumu anlamak için.
- Beni bu kadar önemsiz bi nedenden mi çağırdın!?
- Neyse sana bir şans veriyorum iyice düşün ve benden bir dilek iste.
- Neler yapabilirsin?
- Herşeyi yapabilirim Çağırıcım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Element(Tamamlandı)
FantasiLua hastanede sıradan bir şekilde ölmüştü. Gözlerini açtığında kendini farklı bir odada buldu. Cennette miydi? Kesinlikle cennette değildi. İçeri hizmetliye benzeyen bir kız girdi. Kız ona Atlanes Dükünün kızı olduğunu söyledi. Lua anladı ki oku...