"Selim ver o kurabiyeyi, bak kan çıkar burda!" Ağzında kurabiyeyle elinde tuttuğu kurabiyeyi Batı'dan sakınan Selim'e baktım. Ağzındaki kurabiyeden konuşamıyordu, homurdanıyordu. "Ulan doyumsuz it ağzında kurabiye var zaten versene şunu!"
"Oğlum başlayacağım kurabiyenize hadi gidiyoruz!" Dedi Demir Batı ve Selim'e. Saat neredeyse 6 olacaktı ve benim eve gitmem gerekiyordu. Teyzeme sahilde dolaşmak istediğimi söyleyip çıkmıştım. Beni beş saattir dolanıyor olarak biliyordu.
Batı Selim'e birkaç adım atınca Selim hemen kurabiye tutan elini geriye çekti. "Ver şunu Selim!" Dedi Batı. Kimse nolduğunu anlamadan Nilay hızla Selim'in elinden kurabiyeyi kaptı ve iki ısırıkta yedi. Herkes şok olmuş gözlerle ona bakıyordu. Bende dahil.
"Selin ellerine sağlık gerçekten çok güzel olmuş" Dedi dolu ağzıyla. Gülerek "Afiyet olsun" Dedim. Selim şok olmuş bir şekilde boşlukta kalan eline bakıyordu. "Kurabiyem" dedi ağlamaklı sesle. Nilay'a döndü ve bu sefer kızgın bir sesle "kurabiyem!" Dedi.
Bade, Selim'in Nilay'ın üzerine atlayacağını anlayarak "Selim bak kedi!" Dedi dikkatini dağıtmak için. Selim'in kedilere zaafı vardı. Nerde kedi görse hemen durur sevmeye başlardı. "Ne?" Dedi ve etrafına bakmaya başladı. Bade sessiz bir şekilde Nilay'a "Kaç" Dedi ve Nilay duyar duymaz koşmaya başladı.
Bunu gören Selim "hırsız gel buraya!" Diye bağırarak peşine takıldı. Bizse onların peşinden baktık. Yanımda duran Batı'nın "O benim kurabiyemdi aç köpekler" dediğini duydum. Elimi omzuna koyarak "olsun be Batı sana kurabiye mi yok" Diye teselli ettim.
Dördümüz Selim ve Nilay'ın gittiği yoldan gittik. Demir'in "Minibüs durağı umarım kalabalık değildir" demesiyle bir an duraksadım. Minibüse mi binecektik? Uzun zamandır bir araca binmemiştim. "Selin noldu?" Diyen Bade'ye baktım. Kendimi toparlayarak "bir şey olmadı" Dedim gülerek.
Batı'nın bakışları benden ayrılmadı "istersen minibüse binmeyelim" Dedi. Yazdığım şeyi hatırlıyor muydu? Gülerek "hayır sorun değil, hadi gidelim" Dedim ve yürümeye devam ettim. Durağa geldiğimizde Nilay ve Selim'in gülerek şakalaştığını gördüm. Gerçekten bir anları bir anlarını tutmuyordu.
"Geldiniz mi? Hadi gidelim o zaman" Diyerek minibüse bindi Selim. Onun peşinden Nilay, Bade ve Demir'de girdi. Batı yanımda durdu. Ne diyeceğini anlayarak hemen minibüse bindim. Kaygılarımı belli edip onlara bir sorun olduğunu göstermek istemiyordum. Hele de gün böyle güzel geçmişken.
Tedirgin adımlarla minibüste ilerledim ve ikili, boş bir yere oturdum. Batı'da yanıma geçti. Ellerim terlemeye başlamıştı ve soğuk soğuk terlediğimi hissediyordum. Ellerimi üzerime sildim ve derin bir nefes aldım.
"Selin iyi misin?" Diyen Batı'ya döndüm. Zoraki bir gülümsemeyle "Evet iyiyim" dedim. Aslında hiç iyi değildim. Bedenim kasılıyordu ve nefes alış verişim düzensizleşmeye başlamıştı. Uzun zamandır yapmadığım daha doğrusu yapamadığım bir şeyi yapıyordum ve bir araca biniyordum. Bu benim için çok zor bir durumdu.
Kendimi içimden telkin etmeye devam ederken araç çalıştı. Bense refleks olarak ellerimi sıkmaya başladım. Gerginliğimi belli etmemek için oldukça bedenimi gevşetmeye çalışıyordum ama pek işe yaramıyordu.
Zor anlar yaşarken Batı'nın bakışlarını üzerimde hissettim. Sanırım gerginliğim her şekilde anlaşılıyordu. Yüzüme bir gülümseme takındım ve ona döndüm. "Bakma bana öyle iyiyim ben" bakışlarını yumuşatıp o da bana gülümsedi "eğer kötü hissediyorsan lütfen söyle Selin"
Söylemek isterdim ama günü mahvetmek istemiyordum. Her şey çok güzel gidiyordu ve bu aptal korkumun günü berbat etmesi çok üzücü olurdu. Gülümseyerek ona başımı salladım ve tekrar önüme döndüm.
"Kurabiyeler çok güzeldi Selin ellerine sağlık" diyen Nilay'a döndüm ve gülümsedim. "O değil de Batı ve Selim hayatınızda ilk defa kurabiye görmüş gibi yemeniz bana biraz abartı geldi" diyen Demir'e baktım. Gerçekten bende böyle yiyeceklerini tahmin etmemiştim. "Ya napsaydım? Ben o kurabiyelere saldırmasaydım Selim hepsini bitirecekti, zaten çok yiyemedim!" Diye çıkıştı Batı.
Ona biraz yaklaşarak "merak etme ben sana tekrar yaparım" Dedim sessiz bir şekilde. "Vallaha mı?" Diye bir anda bağırdı. Gülerek kafamı salladım. "Selin cidden bu kurabiyenin tarifini istiyorum" Dedi Bade. "Seninki Selininki kadar güzel olmaz" Diye burun kıvıran Selim'e Bade'den sert bir vuruş geldi. Selim inleyerek "oladabilir abla ne kızıyorsun?!" Diye bir u dönüşü yaptı.
Biz konuşmaya devam ederken minibüs keskin bir şekilde dönmeye başladı. Ben daha ne olduğunu kavramaya çalışırken önümüze aniden çıkan bir araçla şoför sert bir şekilde frene bastı ve araç istop etti. Şoför karşıdaki sürücüye saydırırken benim çoktan elim ayağım titremeye başlamıştı. Yüzümdeki gülüş solmuş, ellerim soğumaya başlamıştı.
Şokun etkisinden çıkınca hızlı bir şekilde ayaklandım. Herkes bana döndü "Selin?" Hızlı bir şekilde "benim inmem gerekiyor" Dedim. Batı'yı hızla geçerek kapıya yöneldim "kapıyı açar mısınız" Sesim titrek çıkıyordu. "Selin noldu?" Diyen sesleri yok saydım. Herkes bana şoke olmuş bir şekilde bakarken "Lütfen açar mısınız şu kapıyı?!" Diye bağırdım. Şoför bana garip bakışlar atarken minibüsün kapısını açtı ve ben kendimi hızla dışarı attım.
Birkaç adımda kaldırıma çıktım ve beni tutmakta zorluk çeken bacaklarımı serbest bıraktım. Dizlerimin üstüne çöktüm ve derin nefesler almaya çalıştım. Arkamdan seslenen sesler uğultu gibi geliyordu. Biri karşıma geçti ve dizlerinin üstüne çöktü. Yüzü görüş alanıma girince kim olduğunu anladım. Batı'ydı.
Ellerini tereddütle yanaklarıma koyarak ona bakmamı sağladı. "Tamam sakin ol, geçti" Diyerek beni sakinleştirmeye çalışıyordu ama nafileydi. Hala elim ayağım titriyordu. "Nilay suyun var mı?" Dedi. Nilay'dan aldığı su şişesini eline dökerek yüzümü ıslattı. Beni şoktan çıkarmaya çalışıyordu. "Tamam geçti sakin ol"
Nefes alışverişlerimi kontrol etmeye başlamıştım. Kafamı yere eğdim ve bir kaç saniye kendimi dinledim. Kalp atışlarım normale dönünce kafamı kaldırdım ve önce Batı'ya sonra diz çökmüş beni sakinleştirmeye çalışan Bade, Selim, Nilay ve Demir'e baktım. Bana telaşlı gözlerle bakıyorlardı ve sanki benden iyiyim kelimesini duymayı bekliyorlardı.
Zar zor gülümsedim ve "iyiyim" dedim kısık çıkan sesimle. Hepsinin yüzü gevşedi. Sanırım önce Batı olmak üzere hepsine bir teşekkür borçluydum.
Ve sanırım teyzeme de beni yanlışlıkla gruba aldığı için ve güzel dostluklar kazandırdığı için bir teşekkür borçluydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
not yardımı/texting
Literatura Feminina05** *** 0987: sorması ayıp Selim değilseniz siz kimsiniz? Siz: ben Selin Siz: sanırım arkadaşınızla isimlerimiz benzediği için bir yanlışlık olmuş yanlışlıkla ben gruba eklendim 05** *** 5609: bu kadının da bir işi düzgün değil Siz: yalnız ayıp o...