"Yok, ben yapamayacağım." Dedim elimi Batı'dan kurtarmaya çalışırken. "Hadi Selin!" Dedi beni çekiştirmeye devam ederken. Kolumu sertçe çektim. "Hayır istemiyorum." Tekrar kolumu kavradı. "Selin lütfen."
Batı şuan beni arabaya bindirmeye çalışıyordu. Maksat korkularımın üzerine gitmekti fakat söylendiği kadar kolay olmuyormuş. Şuan soğuk terler döküyordum. Arabayı ben süreceğim diye beni rahatlatmaya çalışıyordu ama bu beni daha çok geriyordu çünkü ehliyetini daha yeni almıştı.
"Korkularını yenmek için onların üstüne gitmelisin Selin." Yüzümü buruşturdum. "Şuan anlamlı anlamlı konuşman bana hiç etki etmiyor Batı, ben çoktan vazgeçtim, gel bir çay içelim senle." Dedim onu bu işten vazgeçirmek için."Tamam, gel arabayla gidelim."
Havadaki oksijeni derince içime çektim. "Hava mis gibi. Yürüyelim, bir şey olmaz." Kolundan çekiştirmeye başladım. Batı durdu ve "Selin, sen bana güvenmiyor musun?" Diye sordu üzgünce. "Hayır ben sana güveniyorum ama çevreye güvenmiyorum. Deli gibi süren bir sürü insan var." Üzgünüm ama ben bu konuda babama bile güvenmem Batı.
"Korkma, ben yanındayım." Dedi ve elimi sıkıca kavradı. Bu, bir anlık bana huzur versede içimdeki korkuyu alamamıştı. "Sen yanımdasın, biliyorum ama elimde değil. Korkuyorum." Beni kendine çekti. "Bak bunu atlat, senin için her şey daha kolay olacak, inan bana. Korkunu yenince hafifleyeceksin."
Tereddütle ona baktım. Sanırım kabul etmekten başka çarem yoktu. Belkide dediği gibi olurdu. Yavaşça kafamı salladım. Bana gülerek baktı ve benden ayrılarak arabanın kapısını açıp oturmamı bekledi. Tam binecekken "hava güzeldi" dememle uyarıcı bir sesle "Selin!" Dedi. Somurtarak arabaya bindim, o da kapıyı kapattı ve yan koltuğa geçti.
Oturur oturmaz emniyet kemerimi bağladım ve bildiğim bütün duaları okumaya başladım. Yaşamak istiyordum ve şuan tek dileğim buydu. Umarım mübarek bir insanımdır. Gözlerimi kapatmış dua ederken bacağımda hissettiğim elle gözlerimi açtım ve baktım. Batı bana güven vermek istercesine bacağıma dokunmuştu. Hafifçe güldüm ve elimi elinin üstüne koydum.
Elini çektikten sonra arabayı çalıştırdı ve coşkuyla "gidiyoruz!" Dedi. Onun aksine ben coşkulu değildim. Her yanım kaskatı kesilmişti. İki elimle emniyet kemerini sıkıyordum. Batı'nın biraz hızlanmasıyla gözlerimi sıkıca kapattım. "Batı gözünü seveyim yavaşla, kusacağım şimdi!"
"Selin zaten yavaş gidiyoruz, gözünü açarsan diğer arabalardan yavaş gittiğimizi görebilirsin." Hafifçe bir gözümü açtım. Evet diğerlerine göre yavaştık ama bence hızlıydık. "Bundan daha yavaş gitmemiz için durmamız gerek." Demesiyle kafamı salladım. "Mantıklı, hadi duralım." Güldü ve kafasını iki yana salladı.
Bir dirseğini kapıya yaslamış diğer eliyle sıkıca direksiyonu tutuyordu. Bu manzara bana içimden hay maşallah dedirtiyordu. Ona baktığımı farkedince "bir şey mi oldu?" Diye sordu. Ellerim hala emniyet kemerinde, gözlerim onun üzerinde onu izlemeye devam ettim. Omuzlarımı silkerek "hiç." Dedim. Şaka maka onun yanımda olması beni şuan rahatlatmaya başlamıştı.
Gülerek bana döndü. "İtiraf et, yan profilden çok iyi duruyorum değil mi?" Güldüm, gözlerimi devirdim ve kafamı iki yana salladım. Benden cevap alamayınca "yakışıklıyım dimi?" Diye sordu sırıtarak. "Değilsin desem napabilirsin ki?" Omuzlarını silkti "inanmam ki."
"Yakışıklısın." Dedim. Kafasını salladı "Biliyorum." Yüzümü buruşturarak ona baktım. "Şuan direksiyonu tutmasaydın sana bir tane geçirmiştim, Allah'tan direksiyonu tutuyorsun." Kemeri tutan elimi aldı ve avcumun içini öptü. "Senin vurduğun yerde gül biter, sen beni sevesin de döversin de, senden gelecek her şeye razıyım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
not yardımı/texting
ChickLit05** *** 0987: sorması ayıp Selim değilseniz siz kimsiniz? Siz: ben Selin Siz: sanırım arkadaşınızla isimlerimiz benzediği için bir yanlışlık olmuş yanlışlıkla ben gruba eklendim 05** *** 5609: bu kadının da bir işi düzgün değil Siz: yalnız ayıp o...