"Anne, her şey tamam mı?" Dedim gerginlikle anneme bakarken. "Tamamdır Selin. Her şeyi sen yaptın zaten, bana niye soruyorsun?" Dedi annem çatalları yerleştirirken. "Ne bileyim." Annem ya sabır çekerek mutfağa doğru yürümeye başladı. Bende peşinden gittim.
Evet, büyük gün gelmişti. Batı birazdan bize yemeğe gelecekti. Gün boyunca Batı'yı sakinleştirmeye çalışmıştım ama şimdi de ben sakinleşemiyordum. İçimde bir heyecan ve stres vardı. Sonuçta babamla tanışacaktı.
"Anne ben çok gerildim." Dedim mutfağı toparlayan anneme. "Kızım niye geriliyorsun? Sanki çocuk seni istemeye geliyor. Alt tarafı yemek yiyeceğiz." Oflayarak "bilmiyorum, stres yaptım." Dedim. "Baban sevmez diye mi?" Kafamı iki yana salladım. "Ondan değil. Babam sever zaten Batı'yı eminim. Sevilmeyecek çocuk değil, sonuçta." Dememle annem gülerek kolumu cimcikledi.
"Doğru söylüyorsun, pek hoş çocuk." Demesiyle yüzümde adeta güller açtı. Annem o günden sonra Batı'ya zaten hayran kalmıştı. Bir de tıp okuduğunu söylediğimde Batı çoktan onun damadı olmuştu.
"Babam nasıl, sakin mi?" Diye sordum. "Sakin sakin, içeride maç izliyor." Dedi. Korkuyla "maç mı?" Dedim ve devam ettim. "Umarım sakinliğini korur." Babam futbola düşkün bir adamdı. Hayatındaki tek hobisi maç izlemekti. Eğer bu gece maçı kaybederlerse vay halimize.
"Neyse, o zaman ben bir babama bakayım." Dedim ve içeri geçtim. Önden bir hazırlık yapmalıydım. Ciddiyetle televizyon izleyen babamın yanına gittim ve yanına oturdum. "Babacım." Dedim yumuşak bir sesle. "Efendim?" Dedi gözlerini televizyondan ayırmadan. "Nasılsın? İşten geldiğinden beri konuşamadık."
Kafasını aşağı yukarı salladı ve "iyiyim." Dedi.İzlediği maça bakarak "kesin alırsınız, döner bu maç." Dedim elimle göstererek. Umarım dönerdi. Dönmesi lazımdı. "İnşallah kızım, dua ette dönsün." Dedi imayla. Aslında demek istediği 'dua ette bu akşam bir sakatlık çıkmasın'dı. Bunun için tek yapabileceğim dua etmekti.
"Döner döner, sen merak etme." Dedim babamın omzuna hafifçe vurarak. Babam kolundaki saatte bakarak "ee nerede kaldı sevgilin?" Dedi. Bunu demesiyle şaşkınlıkla ona döndüm. "Erkek arkadaşım baba." Diye düzelttim. Babam yüzünü buruşturdu. "Ha sevgilin, ha erkek arkadaşın ne farkeder?" Doğru söylüyordu ama babamdan böyle bir anda duyunca tuhaf olmuştu.
"Evet ama sen söyleyince bir tuhaf hissettim." Dememle kapı çaldı. Heyecanla ayağa kalkarak "geldi!" Dedim. Babam bana yan yan bakarak kendi kendine "sanki kraliçe Elizabeth canlandı bize geldi!" Dedi. Ona aldırış etmeden kapıya doğru koştum. Kapıyı açmamla elinde çiçeklerle Batı'yı gördüm. Kapı eşiğinden bizi göremeyecekleri için hemen ona sarıldım ve "hoşgeldin." Dedim. O da bana sıkıca sarılarak "hoşbuldum." Dedi ve saçlarımı öptü.
Son olaydan sonra hala içimde bir kırgınlık vardı ama hep bastırmaya çalışıyordum. Aramızda bir sorun oluşmasından ödüm kopuyordu. Belki de yaptığım yanlıştı, karşıma alıp, konuşup derdimi söylemem gerekiyordu ama fırsat bulamıyordum.
Batı'dan ayrılarak ona baktım. Heyecanlı görünüyordu. "Nasıl görünüyorum, iyi miyim?" Dedi. Gülerek "çok iyisin." Dedim. Bana biraz yaklaştı ve "eğer yanlış bir şey dersem masanın altından beni dürt." Demesiyle daha çok güldüm. Kafamı sallayarak "tamam dürterim." Dedim ve yana kaydım. Bunu yapmamla yürümeye başladı ve içeri geçti. Bende peşinden gittim.
Annem Batı'yı görmesiyle sevinçle "hoşgeldin oğlum." Dedi gülerek. Batı da aynı gülümsemeyle "hoşbuldum Efendim." Dedi ve bir iki adım atarak elindeki çiçekleri anneme verdi "bunlar size, sizin kadar güzel olmasalarda." Annem utançla gülerek Batı'ya baktı. "Ne zahmet ettin evladım." Batı ellerini önünde birleştirerek "Ne zahmeti, estağfurullah." Dedi. Bu çocuk işini biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
not yardımı/texting
Literatura Feminina05** *** 0987: sorması ayıp Selim değilseniz siz kimsiniz? Siz: ben Selin Siz: sanırım arkadaşınızla isimlerimiz benzediği için bir yanlışlık olmuş yanlışlıkla ben gruba eklendim 05** *** 5609: bu kadının da bir işi düzgün değil Siz: yalnız ayıp o...