Bᴏ̈ʟᴜ̈ᴍ 𝟽

652 56 42
                                    

Hazal gözü dönmüş şekilde Maridun'u öldürmek için ona doğru ilerliyordu. Muhafızlar bunu görüp hemen Hazal'ı durdurmak için, Maridun'un önüne geçtiler ama Maridun eliyle durmaları için işaret yaptı.

Sonra muhafız cinin elinde olan kömür gibi mızrağı alıp Hazal'a:

- 1 vs 1? Bakalım kim ölecek.

Maridun'un gözlerinde intikam ışığı parlasada, Hazal'ı tabiki de öldürmek niyetinde değildi. Sadece onun gücünü kontrol etmek istiyordu.

Hazal koşarak elindeki mızrağı Maridun'un göğsüne sokmaya çalıştı ama Maridun zıplayıp, geriye takla attı. Sonra Hazal'a doğru hamle yapacaktı Hazal mızrağın ters ucuyla onun karınına vurdu.

Maridun acıyla karnını tuttundaysa mızrağı ifritin vücuduna saplamak için tüm hızıyla kaldırdı. Maridun durumun farkına varıp hiç vakit kaybetmeden ayağıyla Hazal'ın bacağına sert tekme atarak onu yere düşürdü.

Zavallı kız yere o kadar sert çakılmıştı ki, mızrağı elinden nasıl düşürdüğünü bile anlamamıştı. Zorla da olsa kendini toplayıp mızrağa doğru uzandı. Ama Maridun kendi mızrağını kızın eline zalimce sapladı.

Hazal acıyla tüm gücüyle göz yaşlarıyla çığlık attı. Öyle ki, bu çığlık şatonun her bucağında yankılandı. Yere kandan önce Hazal'ın göz yaşları yağmur damlaları gibi akıyordu.

Olanları kenardan izleyen Maridun'un babası Kaan da, bu durumdan memnun olmuş gibi gülümsüyordu. Sanki Dihye'nin kızının acı çekmesinden zevk alıyordu.

Yaralanmış olan Hazal mızrağı elinden çıkarıp, göz yaşları içinde Maridun'a baktı. Maridun da kendinden emin şekilde yüzüne sırıtıyordu. Bu durum kızı o kadar etkilemişti ki, bir anda yerinden zıplayarak kalktı ve Maridun'un üstüne zıplayıp kedi gibi onu tırmaladı.

Melez ona saldırınca dengesini kaybeden Maridun kendi ayağına takılıp düştü. Bu durumu fırsata çeviren Hazal da mızrağını ondan alıp, ayağıyla göğsüne bastırdı. Tam mızrağı havaya kaldırmıştı, karşıdan:

- Dur melez!!!-Dedi Maridunun kız kardeşi. Melezi sakinleştirmeye çalışarak:

- Eğer o mızrağı abimin kalbine saplarsan sende ölürsün!

Dediklerinin her kelimesini duymasına rağmen, gözü dönmüş Hazal umursamadan iki eliyle tuttuğu mızrağı Maridunun tam kalbine sokmak için hazırlandı. Lâkin, bir anda gözleri Maridun'un gözlerine denk geldi ve iradesizce durup ona baktı.

Kendisini öldürmesini bekleyen Maridun, kızdan gözlerini ayırmadan kararlı sesle:

- Neden durdun? Öldür beni. Böylece kurtulursun.

- Maridun aklını mı kaçırdın?! - dedi arkadan endişeyle ayaklanmış olan babası.

- Karışma sen Kaan! Torunum son derece akıllı biri ne yapıp yapmamak gerektiğini iyi bilir!- dedi Maridun'un babasını susturarak Mazerin padişah.

●●●

Maridun'un gözlerine uzunca baktıktan sonra anladım ki, bunu yapamazdım... onu böyle öldüremezdim. Çünkü, onu öldürürsem benden ne istediğini ve benim ne olduğumu öğrenemezdim. Hem Maridun ölürse, beni de öldürürdü bu ifritler.

Mızrağı elimden bırakıp, kanayan ve derin yaralanan elimi tuttum. Maridun onu öldürmediğimi görünce, yerden kalkıp yere düşmüş Ay tacını başına yeniden koyarak düzeltti.

𓆩𝙰𝚜̧𝚔-ı𓆪 𝙻𝚊𝚗𝚎𝚝 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin