Bᴏ̈ʟᴜ̈ᴍ 𝟹

774 72 14
                                    

Sinirle:

- Korumalarımızı mı öldürdün!? Senin kafan basıyor mu!?, kaçık herif! Ne yapıyorsun!?

- Gitmemiz gerekir!

- Nereye!? Aklını mı kaçırdın!? Ben hiç bir yere gitmiyorum!

- Rus mafyası seni öldürmek için geliyor evin her yeri ajanlarla dolu!

- Siktir lan!

Tam dönüp gidecektim, birisi arkadan benim belimden tutup başıma silah dayadı. Sonra kulağıma:

- Sakin ol, bebek. Sakın kımıldama!

Gözümü devirip:

- Lan Varis! Kes şu tantanayı!

Yüzünde endişeli ifadeyle:

- O benim adamım değil Hazal...

O an gerçekten korktum ama kendimi toplayıp arkamda duran adamın ayağını ayağımla ezdim ve kıçımla sert bir şekilde onu arkaya iterek benden uzaklaşmasını sağladım. Varis sanki bu anı bekliyormuş gibi, hemen tetiği çekti. Bir an için beni vurduğunu sandım ama adamın tam alnından vurup yere sermişti bile.

Hemen ardından dışarda ateş sesleri ve araba sesleri duyuldu. Şaşkın şaşkın ona bakarak:

- Ne oluyoooor?

- Geldiler!

- Kim?!

Kolumdan tutup vakit kaybetmeden merdivenlere doğru koştu. Sık sık arkaya bakarak, arkamızı kontrol ettim. Ayaklarım da kendi iradem olmadan, ona itaat ediyordu. Üçüncü kata çıkıp, koridorun en ucundaki, sonuncu odaya girdik ve kapıyı kilitledi.

Soluklanarak:

- Buda neydi?

- Senin peşindeler. Atı salık kontrolüne götürdüm ve tahliller çıktıktan sonra tüm belgeleri alıp, Hazar'la konuşmak için gelmiştim. Ama korumaların rus mafyasının bu gece seni öldüreceği hakkında konuşmalarını duydum. İçeri girmek istediğimde de onlara yakalandım. Beni bırakmadılar ve bende onları kurşuna dizdim.

- Peki...Teşekkür ederim... ya şimdi ne yapacağız?

- Bilmiyorum... ama saklanmamız gerek...

- Neden?! Arayıp adamlarını çağırsana...

- Telefonum arabada kaldı... şarja takmıştım bu yüzden almamıştım....

Kahkaha atarak ona yaklaştım:

- Cidden buna kanacağımı düşündün mü? Yeter Maridun! Bu kadar yeter! Kesin buda bir rüya, değil mi!? - diyip onu ittim ve dışarı çıkmak için kapıya yöneldim. Hemen arkamdan koşarak kolumdan tuttu:

- Ne diyorsun!? Ne rüyası?! Hazal aklını başına topla! Adamlar yakalarsa ikimizi de öldürür!!!

- O zaman rüya değil mi? Gerçek diyorsun... Peki, bu kadar gösteriye ne gerek var? Kalbimi istiyorsun değil mi?(kolundan tutup, elini göğüsümün üstüne koydum) Al! Yeter ki, bitir bu oyunu! Bıktım senin bu saçmalıklarından!

Odada loş ışık olduğu için onun bakışlarını görüyordum. Alevden olan gözleri beni cayır cayır yakıyordu. Bu yüzden göz kapaklarımı sıkıp kalbimi almasını bekledim. Oda elini göğsümden köprücük kemiğime doğru gezdirdi.

Sonra da kendiyle birlikte benide arkamda duran kutuların üstüne itti. Dengemi sağlayamayıp, kutuların üstüne, oda benim üstüme düştü. Ardından diğer kutular üstümüze döküldü.

𓆩𝙰𝚜̧𝚔-ı𓆪 𝙻𝚊𝚗𝚎𝚝 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin