Bᴏ̈ʟᴜ̈ᴍ 𝟿

580 53 26
                                    

Korkuyla onlara bakarken, tavanın karanlık bir köşesinden Varis çıktı. Bir yandan korkarken bir yandan şaşkınlık hissi sardı vücudumu:

- Varis? - diye bildim sadece ondan gözümü ayırmadan.

Ağır adımlarla bize doğru adımlayarak:

- Cidden sizin ve padişahınızın bu cesaretine şaşaşırıyorum ha! - dedi yüzünde öfke ve ciddilik karışımıyla.

Sonra bir anda benim önüm de belirip, onların karşısında durdu. Ellerini siyah  takım elbisenin pantalon cebine sokarak:

- Soruma cevap verin! Hangi cesaretle benim olana dokunmaya cüret edersiniz?!

- Maridun? - dedim arkasından, kim olduğunu anlamak için... O da başını çevirip göz ucuyla gözlerime baktığı zaman anladım aslında Varis'in Maridun olduğunu....

Soğukkanlılığını koruyarak:

- Yanımdan sakın ayrılma küçük kız.

Ama....ama.... nasıl? Ne biçim oyun oynamıştı benle?! Zaten ilk günden biliyordum onda ters giden bir şeylerin olduğunu!

Kendi kendime isyan ederken, bir anda kendimizi bu ifritler tarafından etrafı sarılmış halde buldum. Maridun kahkaha atarak:

- Demek kavga istiyorsunuz ha? Yemin ederim ki sizi semum ateşin de diri diri yakarım! - dedi ve bir anda benim belimden tutup kendine çekti.

●●●●(KISA BİR BİLGİ: Semum ateşi, cehennemdeki kızgın ateşin dumansız alevinden ve daha sonra korkunç bir zehirle birleşmiş ateş türüdür.)●●●●

Sonra ışık hızında kendimizi odanın en uç köşesinde buldum. Beni bırakıp, koşarak duvara doğru zıpladı ve havada takla atıp bir ifritin üstüne düşdü. Onu hemen yere indirip kolunu kırdı. Diğer üç ifrit ona saldırmak için koştu ama onu yakalayamadan Maridun kedi gibi sıçrayıp onların arkasına geçti ve sert tekmeyle ikisini yere indirdi. Diğer birinide tek hamlede devirip kafasını kopardı.

Elinde kömür mızrak olan başka bir ifrit arkadan sinsice Maridun'a yaklaşıyordu. O an tüm gücünle bağırarak arkasına bakmasını söyledim. O da geriye takla atıp, ifritin başının üstünden süzülerek arkasına düştü. İfrit hemen dönüp ona mızrakla vurmaya çalıştı ama Maridun hemen aşağıya doğru eğildi ve ifritin ayağına çelme taktı.

Maridun dan sert bir ayak darbesi yiyen ifrit dengesini sağlayamayıp yere düştü. Maridun da zaman kaybetmeden mızrağı alıp onun tam ağzına soktu. Hatta bir kaç kez, yüzü tamamen dağılana kadar defalarca mızrağı sokup çıkardı.

Korkarak ona doğru bir kaç adım attım ve yavaşça elimle kolunu tuttum:

- Maridun...öldüler.... tamam....

Maridun ani hareketle mızrağı bırakıp beni kendine çekti. Sonra kollarını belime dolayarak bana sıkı sıkı sarıldı. Şaşkınlıkla ne yapacağımı bilmeyen ben, bir az düşünüp ona karşılık verdim. Tam o an Maridun bir büyü fısıldamaya başladı. Onu itmeğe çalıştım ama çok güçlüydü. Büyünü okuyup bitirdiğin de:

- Gördüklerini unut,  benim Varis kılığında olduğumu hatırlamayacaksın. Hatırladığın tek şey Varis'in seni kurtardığı olacak.

İşte o an her şey karardı ve bilincimi kaybettim....

●●●

Hazalın beynini yıkayan Maridun, o, bayılınca yere düşmemesi için onu kollarında tuttu ve onu uyandırmaya çalıştı:

- Hazal uyan! Hazaaal!!!

Melez yem yeşil olan, güzel gözlerini açarak ona baktı:

- Varis?

𓆩𝙰𝚜̧𝚔-ı𓆪 𝙻𝚊𝚗𝚎𝚝 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin