Bᴏ̈ʟᴜ̈ᴍ 𝟹𝟻

235 24 17
                                    

Bitmişti...Maridun'un cansız vücudu hızla soğumaya eski sıcaklığını kaybetmeye başlamıştı.

Hazal'ın güçleri artık kaybolduğu için bariyer kırılmış, yaptığı bütün büyüler çözülmüştü. Melezi savunmasız ve onu tehtit olarak gören padişahlar ona saldırmak için harekete geçtiler. Hepsinin gözü kara ve amaçları birdi. Sanki Hazal'ı öldürmek için yemin etmiş, onu etkisiz hâle getirmeyene kadar durmayacaklardı.

Bu süzden melezin etrafını sarmış, ona saldırmak için hazırlanıyorlardı. Ancak saniye farkıyla gökten gelen iki melek Hazal ve Maridun'u alıp ışık hızında havalandılar. Ardından uçarak ormanın derinliğinde kayb olup, geride sadece hızın etkisiyle oluşan rüzgar ve toz karışımı bir hava bıraktılar.

Melekler bir kaç saniyr içinde güvenli bölge bulup yeniden yere indiler. Hazal onu kollarında tutan beyaz saçlı meleği itip Maridun'u taşıyan yeşil gözlü meleğe yaklaştı. O zaman arkadan Alev'in sesi geldi:

- Hazal? Maridun'a ne oldu?

Melez dönüp arkasında Alev'i görünce ağlayarak koşup ona sarıldı:

- Teşekkür ederim...

- Ne demek...Sana söyledim her zaman yanındayım ama Maridun'a ne oldu?

- Maridun...O yaralındı ve şu an nefes almıyor...

Alev geri çekilip beyaz saçlı meleğe, yani Deniz'e döndü:

- Onu geri getirmek mümkün mü?

Deniz kardeşi Yıldırım'ımın yere bıraktığı cansız vücuda yaklaşıp onu inceledi. O sırada Yıldırım büyülü eldivenlerini çıkarmaya hazırlanıp:

- Geri çekilin...

Alev Hazal'ın kolundan çekerek kendisiyle birlikte onu geri adımlamaya zorladı. Yıldırım sonunda eldivenlerini çıkarıp Maridun'un göğsüne dokundu. Elektrikler Maridun'un vücuduna yayılarak şok dalgası oluşturmaya başladı. Panikle Hazal, ağlayarak:

- Dur...Kalbi yok onun! Vücuduna zarar veriyorsun!

Yıldırım dönmeden sadece omzu üzerinden şaşkın şaşkın onlara bakarak:

- Kalbi yok mu?

Alev:

- Doğru söylüyor! Şu an onun kalbi atıyor, beynini hayata döndürmek gerek!

Yıldırım Maridun'a dönüp elleriyle başına dokundu ve bu kez elektirik cereyanlarını onun beynine verdi.

Elektrik akımı beynine saldıran Maridun bir kaç denemenin ardından yeniden gözlerini açtı.

Hazal ona yaklaşıp, Maridun'un yanaklarını avuçları arasına aldı:

- Beni duyuyor musun? Maridun...

Maridun gözlerini tam açamadan Hazal'a bakarak:

- Ben..... hâla ölmedim mi?

Yıldırım eldivenlerini geri giyerek Deniz'e:

- Abi, hızlı olmamız gerek. Bilinci yine kapana bilir. Onu hemen iyleştir.

Deniz Maridun'a bakarak:

- Yapamam...Büyü var, bu yüzden yarasını iyleştiremem.

Hazal göz yaşını silip Alev'e:

- Büyüyü ben bozacağım. Ama gitmemiz gereken yer var...

Alev:

- Tamam, tamam! Hadi!

Böylece Hazal'ın yönlendirmesiyle meleklerle birlikte bir mağaraya vardılar. Alev burayı görünce:

𓆩𝙰𝚜̧𝚔-ı𓆪 𝙻𝚊𝚗𝚎𝚝 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin