Kaldırım sığınan, aralarına gizlenen yalnızlığım bile terk etti beni.
Şimdi nasıl bende kalmanı isterim senden? Ya da nasıl sende kalmayı öğrenirim şimdi ben?
Gitmemişsin, gözüm. Belki unuttun bizi. Ama gitmemişsin. Geçenlerde gördüm seni. Bir cafe barda barmenlik yapıyordun.
Adını öğrendiğim o gün gibi.
Göz göze gelişlerimizin hiçbirini unutmadım. İzledim seni gözüm.
O gün bizimkilere oturdum orada. Biraz daha iyi hissedeyim diye beraber çıkmak istediler dışarı.
Seni kıramadığım gibi onları da kıramadım.
Bunu yapmaya çalışırken aslında en çok kendimi kırdım.
Bilmiyorlardı orada çalıştığını, onların gözlerinden anladım. O gün gözlerim sandılar ki onlardaydı. Ama gözüm, sen o gün ne zaman gözlerimde olsan benim gözlerim de senin gözlerindeydi.
Seni ne kadar çok özledim, bir bilsen...
Ne zaman baksam sana ve ne zaman göz göze gelsek seninle bir zehir oldun, aktın içime.
Damarıma girdin ama yine beni senden mahrum ettin.
Yalanların seni benden mahrum etti.
O gün sanki son kez bakıyormuşuz gibi baktım gözlerimizin içine. Sanki yalanmışız ve aslında sonun kendisiymişiz gibi. Bana senin sonunmuşum gibi baktın, sana benim en gerçek yalanımmışsın gibi baktım.
Sen benim yalan ama en gerçek yanım.
Şu birkaç gündür bilerek geçiyorum o cafe barın önünden ve her geçişimde yanıyor içim. Çarpıyor kalbim ve yine özlemine eriyorum, sevgilim.
Evet, senden vazgeçtim ama bizden vazgeçemedim.
Son bir kez mi duydum sesini, bilmiyorum ama son gibi hissettim o an.
Ve o gün kendimi isteyerek soğuk cehenneme çevirdim içimi.
Çünkü sen yoksan anlamı ne yanmanın?
Anlamı ne özlemle erimenin?Ben de soğuttum kendimi. Hem de sırf sen yoksun diye, canım çünkü sen harladın alevimi ama şimdi yoksun ki.
Hani yanar ya âşıklar ikiz alevleri gitti diye... Ben artık onu da yapamıyorum, gözüm. Ben ne zaman terk ettim seni, içimdeki ateş de buhar oldu ve seninle kalmayı tercih etti.
Lunaparkta babasını göremeyen ama annesinin elini de bırakamayan küçük bir kız çocuğu gibi.
Sensiz çok soğudum, kalbimde buz saçakları oluştu, sevgilim.
O ateş söndüğünde deliye döndüm, yine de kendimden başka kimseye belli etmedim.
Seni sevmek bir hataydı.
Ama kalp dinlemiyor, canım ve hâlâ senin adını sayıklıyor bana. Kulaklarımı tıkadım ama içimde ya bu meret, duyuruyor kendini bana.
Kalbim buz çatlaklarının oluştuğu sesine rağmen adını bana haykırıyor. Duyuyor musun?
O kadar yaşanmışlıklara rağmen şimdi iki yabancı...
Tanıdık bir yabancı deyip geçiyor musun, yoksa hâlâ içinde bir yerlerde dikenlerini batırdığın o kadın mıyım?
Öpüp sarıldığın?
Ve en çok da kendinden bile koruyup kollamaya çalıştığın?
O kadın mıyım hâlâ, sevgilim?
Beni hâlâ tanıyor musun?
Yoksa artık ben bile senin içinde donup, parçalara ayrılarak yok olan bir yabancı mı oldum?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBE BATAN DİKEN
Short StoryKalbim evindir senin. İstediğin zaman gel, gir ama kalamazsın. Benim kalbim bundan sonra sana sadece pansiyon, sevgilim. Yoldan geçerken bakarsın. Kalbim çok ateşlere atıldı; çok kavruldum, çok yandım ve çok kül oldum sana. Ama âşk için bile kor olm...