Kalemimden dökülen her bir kelime senin için, sevgilim.
Bana yaptıkların ve yapacakların için.
Alıp bin parçaya bölmek istediğin kalbim için.
Uğraşmana gerek kalmadı, sevgilim.
Sen benim kalbimi çoktan aldın, yıktın ve içimde mahvettin.
Yok ettin.
Hani sana derdim ya, "Üstüne bir şey git, üşüteceksin." diye. Sana uymayıp üstüme aldığım şeylere rağmen üşüttüm, gözüm. Oysaki sen üşütecektin. Neden hâlâ üşümedin?
Ben damarlarımdaki kana kadar buza bulaştım, sevgilim.
Geçen gün bir zamanlar bize yuva olmayı isteyen o eve gittim. Sen de oradaydın, hâlâ yangındın. Bize rağmen girdim o eve, buz olmama rağmen erimeyi göze aldım yine.
O balkonda, tam yanında durduğumda küçük bir an için sandım.
Beni hâlâ senin, seni hâlâ benim sandım, gözüm.
"Bana da verir misin?" diyerek sana avucumu uzattığımda bana bakmadan parmaklarının arasında tuttuğun sigaranın izmaritini avucuma silktin. Kaşlarımı çatarak sana baktım. "Bana da ver." dediğimde gözlerin beni buldu.
"Çok içiyorsun, Tipsiz." dediğinde gözlerimi devirerek avucumdaki izmariti balkondan aşağı attım. "Eskisi gibi artık yanında olmasam da..." dediğinde ikimizde duraksadık ve ben, gözlerimi senden kaçırdım. "Görüyorum. Ciğerlerine yazık."
Nabzım parmaklarımın ucunda, kulaklarının dibinde atıyordu. Hâlâ senin yanındayken saçmalıyor ve nasıl davranacağıma karar veremiyordum.
Buna rağmen belki de sadece senin yanında bu denli kendimim.
"Sana ne benim ciğerimden?" dediğimde sana bakmasam da gördüm bana baktığını. Belki de ben sana bakmadan seni gören tek kişiydim ben. "İstediğim kadar içerim."
"İçemezsin."
"İçerim."
"Benim yanımdayken içimezsin, Tipsiz." dediğinde sinirle ofladım ve gözlerimi devirdim.
Bir süre hiçbir şey demeden öylece karşıya baktım. Sokak lambalarının aydınlattığı ışığı ve o ışığın çağırdığı kelimelere engel olamadım.
Yine dilimin kemiği kırıldı ve sordum.
"Unuttun mu?" diye sordum sana. Sorunun içinde eksik, söylemeye Allah'tan korkar gibi korktuğum bir kelime vardı ama sen, senin de korkmana rağmen koydun o kelimeyi.
"Hayır." dedin. "Unutamadım bizi, Tipsiz." dedin ve sonu gelen sigarayı balkondan attın. "Sen?"
"Hayır." dedim hemen ben de sana. "Ben de unutamadım bizi. Senden vazgeçtim ama galiba bizden vazgeçemedim." dedim. "En önemlisi de bu herhalde. Senden önce bizden vazgeçmeliydim ben." dediğimde dudağındaki buruk tebessümü gördüm.
"Âşıklar hep sonradan fark edermiş, Tipsiz." dedin alayla.
"O yüzden âşık olan herkes aptal."
"Madem öyle sen bana, ben de sana aptalım, gözüm."
"Hem de senden vazgeçmeme rağmen..." diye mırıldandım.
"Ama bizden vazgeçmedin?" dedin sorar gibi.
"Vazgeçemedim."
"Ben de hem senden hem de bizden." dediğinde derin bir nefes aldım.
"Sana rağmen, gözüm, ben sadece bizden."
"Öyle olsa bile deme öyle." dedin yalvarır gibi. "Yakıyorsun."
"Senden daha çok yandım."
"Biliyorum. Çünkü seni ben yaktım."
Yangının sevgilim ve ben, sana benzinim. Sana geldikçe daha çok yakıyorum, daha çok yanıyorum.
Yoksa benzin sen misin, sevgilim?
"Sen mi yangınsın, yoksa ben mi?" diye mırıldandım.
"Ben yangın, sen benzin."
"Öyleyse seni körüklüyorum." dedim sana bakarak.
"Ve ben sana yanıyorum. Hep yanacağım." dediğinde gözlerime baktın ve irkildim. İlk defa bu kadar çok yandı içim.
"Hep mi?" dedim sesimin titremesine engel olamayarak ama sen bunu anlamadın, eminim. "Senden vazgeçmeme rağmen mi?"
"Ben senden vazgeçmedim, Tipsiz," dedin ve daha sonra gözlerimin tam içine baktın. "Ama evet, benden vazgeçmene rağmen," dedin ve burukça gülümsedin. "Hep."
Acıyla gülümsedim sana ve gözlerim doldu, yine baktım uzağa.
"Hep?" diye mırıldandım kendi kendime ve bir şeyi bilmeyecek olman canımı öyle yaktı ki... "Sen yan bana ama ben bir daha kanmam sana."
"Kanma, gözüm," dedin. "Sen bir daha bu yalancıya kanma ama yeter ki onu affet, onu kovma."
"Sana yanamam." dedim acıyla. "Ben çoktan soğudum."
"Ben sana yanacağım, gözüm," dedin. "Sen istersen yanma."
Ve bilmiyorsun ama...
Ben de hep sana yanacağım, sevgilim.
Vazgeçmiş olsam da sadece sana.
Daima.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBE BATAN DİKEN
Short StoryKalbim evindir senin. İstediğin zaman gel, gir ama kalamazsın. Benim kalbim bundan sonra sana sadece pansiyon, sevgilim. Yoldan geçerken bakarsın. Kalbim çok ateşlere atıldı; çok kavruldum, çok yandım ve çok kül oldum sana. Ama âşk için bile kor olm...