Çok düşündüm desem inanırlar mı bilmiyorum ama ben çok düşündüm.
Sen inansan da yeter belki bana.
Takıntım mısın, sevgilim?
Yıllardır içmeyi özlediğim ama piyasadan kaldırılan mentollü sigara gibisin. Kaldırılmadan önce aldığım paketin içindeki bitirmek istemediğim o sigarasın be canım.
İçmeye kıyamadığım ama ciğerlerime sinsin istediğimsin.
Hatırlıyor musun, sen bana hep, "Ben bile içmiyorum o kadar sigara. Ciğerlerine yazık lan, ciğerlerine." der ve dudaklarımla buluşturduğum sigarayı alıp atardın.
Sen unutsan da sevgilim, ben ikimizin yerine de unutmam.
Şimdi gel de al diye daha çok buluşturuyorum sigarayı dudaklarımla ama ne kızıyorsun ne de gelip camdan aşağı atıyorsun.
Neden?
İçinde öleyim diye gerçekten öleyim mi istiyorsun?
Ölüm nedir ki?
Ben senin için soğumayı göze aldım, sen ne diyorsun?
O sigarayı alıp her attığında kollarını sarardın bana ve "Bu kadar çok içme, Tipsiz. İçmezsen ben de içemeyeceğim." der ve duraksardın. "Sen benim en büyük bağımlılığımsın. Her gün kokundan bir yudum alsam da yeter ulan!"
Kokumu artık tanımazsın, canım.
Seni unutayım diye kokumdan vazgeçtim.
Yine seni unutamadım ama çoktan senden vazgeçtim.
Ya da öyle zannettim.
İdam ipinin, geçirildiği boyuna dolanması gibi sana dolandım. Tökezledim ve düştüm. Ama her şeye rağmen peşinden geldim.
Pardon.
Gelmiştim.
Zamanında peşinden gelen hep bendim.
Şimdi saat 02:27 ve ben birkaç saat önce tekrar seni gördüm.
Ve tekrar, belki de son kez seninle konuştum.
"Nasılsın?" dediğinde bu sorunun canımı yaktığını bilmeden gözlerimin içine baktın.
Yine beni zehirledin ve biraz olsun sana kanmamı sağladın.
"Aynı." dedim. "Sen?"
"Aynı?" dedin sorar gibi. Biraz gözlerimin içine bakarak durdun öylece. Gördüm, yemin ederim gözlerindeki pişmanlığı gördüm. Yutkunarak bana baktın ve derin bir nefes alıp, "Seni çok kırdım." dediğinde bu sefer, önemli değil, diyemedim. Çünkü önemliydi.
"Beni ne zaman kırsan böyle bakarak sorardım bunu." dedim ve burukça tebessüm ettim. "Ve ben hep sana, önemli değil, derdim." dedim ve kaşlarımı hafifçe çatarak gözlerine baktım senin. "Ama biliyor musun, önemliydi." dediğimde bana öyle bir baktın ki buzlarım erir diye korktum.
"Biliyorum." diye fısıldadın. "O yüzden bunu sürekli sana kendimi anlatarak yok etmeye çalıştım." dedin ve yutkundun. "Daha önce soruduğun soruların bazılarına cevap vermediğimde beni affet diye o zaman cevap verirdim."
"Yalanlarınla mı?" dediğimde ilk defa gözlerini kaçırdın benden. O an pişman olduğunu daha fazla gördüm gözlerinde. "Sen bana yalan olan seni anlattın. Kendini nasıl istediysen öyle gösterdin."
"Sana yemin ederim, Tipsiz." dedin ve o kelime kalbimi darağacına astı. "Sana ne kadar yalan söylesem de gördüğün hep gerçek bendim."
"Peki şimdi bunun bir anlamı var mı?" dediğimde derin bir nefes aldın ve gözlerindeki acıyla gözlerime baktın.
"Yok."
Yoktu.
Artık sen olmadan hiçbir şeyin anlamı yoktu.
Seni o bankta tanıdım.
Ve yine seni o bankta terk ettim, sevgilim.
Beni sen yıktın, sen yaktın ama buna rağmen bilmiyorsun.
Neler yaşadığımı bilmiyorsun.
Neler yaşadığımı bir ben bir de Allah biliyor ya, o da yeter.
Kelimelerim düğüm oluyor, inan konuşamıyorum. Sen bana babamdan sonraki en büyük yara.
O bile böyle hissettirmedi bana.
Keşke seni tanımasaydım ama biliyor musun, bu düşünce bile kocaman bir oyuk açıyor kalbime. Kalbim derin, sonu olmayan bir kuyu oluyor ve boğuyor beni her gece.
Çığlıklarla uyandığım her gece seni aradım, kollarını istedim. Beni rahatlatan sesini bir ezan gibi her gün kulağımda duymak istedim. Ama sevgilim, sen ikimize de yalan söyledin ve bizden gitmeyi göze alarak yalanlarına devam ettin.
Sen benim inandığım en gerçek yalanım.
Sen benim vazgeçemediğim en büyük günahım.
Senden vazgeçtim.
Ama bizden vazgeçmedim.
Olsun, sen bizden vazgeçtiğimi de san. Belki unuturuz birbirimizi, hatırlamayız hatta bir zamanlar sahipleri olduğumuz kalplerimizi.
Lezâ yollardan geldim sana.
Gözlerinin yeşil memleketinden.
İster geri çevir beni, ister içeri al.
Ama bana senden başka bir yalan gösterirsen seninle olan tüm anılarımı çal.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBE BATAN DİKEN
Cerita PendekKalbim evindir senin. İstediğin zaman gel, gir ama kalamazsın. Benim kalbim bundan sonra sana sadece pansiyon, sevgilim. Yoldan geçerken bakarsın. Kalbim çok ateşlere atıldı; çok kavruldum, çok yandım ve çok kül oldum sana. Ama âşk için bile kor olm...