Seninle tanıştığım andan beri göğsümde yangın çıkarmak için kullandığın kibritleri saklıyorum.
Senin için bileklerime inşaa ettiğim Kibrit Müzesinde kül oluyorum.
Binnur Şafak Nigiz bile diyor Diken; "Senin için sana gelemeyen bir adamı suçlayamazdı bulutlarda oturan Tanrılar. Avuç içleri ve bilekler, öpülmek için var."
Avuç içlerim çizildi.
Bileklerim kesildi.
Ve sen, bana geldin ama yalanlarını da bir hayatı yangına çevirdin. Diken, sana varlığım haram olsun.
Diken, seni seviyorum ve ben kendimi affedemiyorum. Ve ne zaman gitsem o banka, yine orada olmandan nefret ediyorum.
Neden sürekli karşıma çıkıyorsun? Neden seni unutmama izin vermiyorsun? Unuttur kendini, yalvarırım daha da çevirme yangına beni.
Yine bir gece yarısı o banka gittim ve sen yine oradaydın. Bundan nefret ettim. Yanına oturduğumda ne sen konuştun ne ben ama yine sen baktın ve yine sen yaktın, Diken.
"Konuşmayacak mısın?" dediğinde tek bir kelime etmedim. Gözlerin bana döndü, gözlerin beni yaktı ve yangına çevirdi. Göğsüme battın. Yutkunduğunu duydum. "Yosun, gözünü seveyim bağır, çağır, istersen vur ama susma." dediğinde ona baktım. "Yalvarırım bana öyle kırgın bakma."
Yüzümden silmeye alıştığım ama kullanmak zorunda hissettiğim surat ifademle gözlerinin içine baktın. Uzun sonra bu ifade sana yabancı mı geldi, Diken?
"Sana ilk tanıştığımızda da söyledim." dedim hafifçe. "Gerek olmadıkça konuşmuyorum." dedim ve o gün söylediğin şey aklıma geldi. "Ve artık yabancılarla da konuşmuyorum." dediğimde hafifçe irkildiğini gördüm.
Diken, sen beni çok irkilttin. Bu ne ki?
"Ben yabancı mıyım, Tipsiz?" dediğinde dudaklarımda buruk bir tebessüm oluştu. Yutkundum ve senden gözlerimi kaçırdım.
"Diken," dedim dudaklarımı birbirine bastırarak. "Sen zaten bana ilk günden beri yabancıymışsın. Ben sadece seni tanıdığımı sanmışım." dedim ve sana baktım. "Diken, bir gerçek ve bir yalan konusunda haklıymışsın. Ben sana yalan söylemedim, karşında çıplaktım, sadece kendimdim ama sen..." dedim ve duraksadım. "Sen benim karşımda montla durdun." dedim ve kollarımı kendi etrafıma doladım.
Kalbimde sakladığım o kana bulanan anılar birer hançere dönüşüp beni her gün tekrar tekrar öldürüyordu. Bu anıları hançere dönüşmesi benim suçumdu. Anıların mimarı ise sendin, Diken.
O an yine öldüm ben.
"Tipsiz deme öyle..." derken göğsüne oturmuş o yumruyu farkettim, Diken ama soruyorum sana. Son pişmanlık neye yarar? "Sana yalan söylemeyi ben mi istedim?" dedin kaşlarını çatarak.
"Ama beni yakmayı sen seçtin, Diken ve sen istedin." diyerek ona baktım. "İstemeseydin yakmazdın beni. O gün orada bana her şeyi anlatsaydın ben seni affederdim, Diken ama anlatmadın ki." diyerek avuç içlerime baktım.
Keşke kader çizgimde seni görebilsem...
"Seni yakmayı ben istemedim. İçimdeki çocuk istedi." dediğinde yutkundum. "Ama gözüm, o çocuktan ben sadece senin yanındayken kurtulabildim. Sen onu bile kendine yandırdın." dediğinde başımı olumsuzca iki yana salladım.
İntikam ateşi sönmezdi. Evet, araya belki âşk karışırdı ama o ateş orada yanmaya devam ederdi. Tam olarak sönmezdi.
"Sen içimde devamlı yanan, sönmeyeceğine inandığım o ateşi söndürdün ve ben buna izin verdim çünkü sadece seni görmek istedim." dediğinde ona baktım. "Bu sefer kalbimi yaktın, gözüm ve ben karşıda durmadım, yanına geldim. Sadece seni görmek istedim." dediğinde yutkundum ve tebessüm ettim.
"Her şeyi öğrendiğim gün bende yangındım, Diken." dedim gözlerinin içine bakarak. "O gün görebildin mi beni?" dediğimde sadece gözlerime baktın, hiçbir şey söylemedin.
Gözlerin bir diken gibi gözlerime battı, şikayetçi olmadım. Senin sevgin beni öldürdü, ölümü eski bir dostum gibi kucakladım ve yine şikayet etmedim, Diken.
Çünkü her şeyin içinde sen vardın.
Kalbimi bir kibrit çöpüyle tutuşturduğunda daima sürecek bir yangın olduğunu bilmiyordum.
Kalbim senin yüzünden yangın. Umarım benim yandığım kadar sende yanarsın.
Şimdi ben bir kibrit oluştursam ve seni içimde yaksam.
Zor, Diken.
Seni sevmek çok zor.
Her gün en az bir kez kıyısına geldiğim nehrinin içindeki bir atsam yanar mı?
Yanmaz.
Sen bana benzin diyordun ya Diken, nehrine girsem ve kendimi ateşe versem nehrin de benimle yanar mı?
Yanar, gözüm. Yanar.
Şimdi göz göre göre alır mısın beni nehrine? Ah Diken... Ne yaparsam yapayım beni yine alırsın nehrine.
Yanacağını bile bile.
Nehrine al beni. Kül olana kadar beraber yanalım, sonra da bana ve sana rağmen yine çıkar o yangından bizi.
Ama ben ölmüş olayım, Diken.
Sana yandım, senin için yangın çıkardım.
Ve senin için öldüm, Diken.
Unutma bu günü. Unutama, Diken.
Duruyorum önünde,
Gözlerin gözlerimde.
Elinde bir bıçak ve gözlerinde bir yangınla,
Öylece bekliyorsun elindeki bıçakla.
Yangın senken bile ben ateşin kendisiydim.
Korkmuyorum senden,
En büyük korkum sensizlik olmuşken,
Yangın nedir ki, Diken?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBE BATAN DİKEN
Short StoryKalbim evindir senin. İstediğin zaman gel, gir ama kalamazsın. Benim kalbim bundan sonra sana sadece pansiyon, sevgilim. Yoldan geçerken bakarsın. Kalbim çok ateşlere atıldı; çok kavruldum, çok yandım ve çok kül oldum sana. Ama âşk için bile kor olm...