CANDAN ÖTE 4.bölüm.
Sabah açık pencereden gelen hafif ve tatlı bir esinti eşliğinde mis gibi ekmek kokuları ile uyandı Melek. Aslında annesi ve babası çoktan kalkmışlardı. Fakat Melek nasıl olmuşsa çok güzel rüyalar eşliğinde çokta güzel uyumuştu.
Üzerini değiştirdi, hazırladı ve aşağıya avluya indi.Diğerleri kamelyanın altında sedirlere oturmuş annesi ve Helen yengesi tandırda ekmek yapıyordu. Hemen makinasına sarıldı ve tandır ekmeği yapılışını bir bir çekti.
Kamelyanın altında babasının oturduğu sedire babasının tam yanına oturdu Melek.
Babası köyüne de gitmek istiyordu gelmişken."Ee bizim oralarda durumlar nasıl Tahsin?" dedi.
Tahsin ne demek istediğini neyi sorduğunu anlamıştı.
"Vallah ağabey eski davadan kimseler kalmadı. Bir kısmı toprağa karıştı, bir kısmıda büyük şehirlere göçtü. Davanın peşinde koşan kalmadı anlayacağın!" dedi.
Melek duydukları karşısında hem rahatlamış hemde çok mutlu olmuştu. Babaannesini ve dedesini kaybedeli çok olmuştu. Yinede babasının doğduğu toprakları görecek olmak ona heyecan veriyordu.
"İyi ya akşam üzeri sen bizi köye atıver!" dedi Veysel.
Melek akşam üzeri fikrini sevmişti çünkü henüz buraları gezmeye doyamamıştı. Kalktı Derya'nın yanına koştu.
"Bugünde gezelim Derya, bugünde gezelim. Biz akşam gidecekmişiz!" dedi.
Derya bakışlarını annesine çevirdi. Belli ki ondan onay almak istiyordu. Helen birşey demeyince bu defa Melek;
"Yenge gide bilir miyiz?" diye sordu. Helen derin bakışlarını koyu sürmeli gözlerini Melek'e çevirip, "Gidin bakalım!" dedi.
İki kız bir birilerinin gözlerinin içine baktılar, ikiside çok mutlu olmuşlardı.
Kahvaltılar edildi ortalık toparlandı, Melek'in de yardımı ile Derya'nın yapması gereken bütün işler halledildi. Derya ile Melek gezmek için kol kola evden çıktılar.
Evlerinin öndeki kayalıkta oturan Kenan'ı gördüler. Kenan onları görünce "Merhaba!" dedi.
Melek'te; "Merhaba!" dedi.
Kenan "Gitmeden hoşçakal demek istedim aslında!" dedi.
Melek'te;
"Akşam gideceğiz şimdi gezmeye devam edeceğiz!" dedi.
Kenan çok mutlu olmuştu. "Peki bende eşlik edebilir miyim?" diye sordu.Melek Derya'ya baktı aslında onun tepkilerini anlamaya çalışıyordu. Belki de o bugün kız kıza gezmek isteye bilirdi. Fakat Derya' dan hiç bir tepki göremeyince "Peki o zaman!" dedi.
Melek uzun kısa kollu beyaz bir elbise giymişti. Hasır bir şapka ve kocaman güneş gözlüğü takmıştı. Kenan karşısında bir kuğu bir peri kızı görüyormuş gibi hissediyordu kendini. "Keşke takmasaydın!" dedi.
Melek "Anlamadım?" dedi.
"Gözlükleri diyorum keşke takmasaydın!"
Melek gülümsedi
"Buraların sıcağı gözlüksüz çekilmez " dedi.Kenan'ın hisselerini anlayan Melek, bu durumda biraz huzursuz olmuştu, fakat birşey söylemedi. Üçü birlikte yola koyuldular yolda Derya'nın abisi Yusuf üçünü birden gördü.
"Hayırdır böyle?" dedi. Yusuf bir hastanede memurluk yapıyordu. Nöbetçi olduğu için de Melek ile henüz tanışma fırsatı olmamıştı. Derya "Dolaşmaya gidiyoruz ağabey!" dedi.
Melek bakışlarını Derya'ya çevirdi.
Derya;
"Abim Yusuf!" dedi. Melek;
"Merhaba Yusuf bende Melek!" deyip elini uzattı.Kenan "Yusuf!" demesine çok bozulmuştu. "Ağabey!" desin istiyordu.
"Merhaba bende Yusuf" dedi ve tokalaştılar.
Yusuf çok yorgun olmasına rağmen "Durun biraz üzerimi değiştireyim beraber gidelim hem arabayıda alalım!" dedi.
Melek'e araba ile gezme fikri daha cazip gelmişti, bu sayede daha çok yer gezebilecek daha güzel yerlere ulaşabilecekti.
Kenan bir an "siz gidin!" demek istedi, ama duyguları buna müsaade etmedi. Yusuf hazırlanıp arabayıda alıp geldi. Dördü birden gezmek için arabayla yol aldılar.Yusuf çok güzel ses tonu olan, akıcı bir Türkçe'ye sahipti. Konuşurken sanki şiir okuyormuş edası olurdu. Ayrıca uzun boylu çok yakışıklı sayılabilecek biriydi. Daha görür görmez Melek, annesi Helen'e benzetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANDAN ÖTE
Teen FictionSevgili okuyucularım. Sizlerin gönlüne girebilmek için ne yaptım bilmiyorum ama İnstegramdan toplanıp buralara kadar benim için geldiniz. Şimdi öncelikle İnstagramda ki eski hikayelerimizi burada toplayacağız. Sonra yep yeni serüvenlerle hergün bira...