CANDAN ÖTE 15. BÖLÜM
Yusuf sabah içi içine sığmaz bir halde uyanmıştı. Saçlarını karıştırdı, yatağın üzerine oturdu, yüzünde çocuksu bir gülümseme olmuştu. Dün gece olanlar yoksa bir rüyamıydı?
"Hayır hayır gerçekti!" Diye mırıldandı kendi kendine.
Eline telefonu aldı, hemen biricik sevdiğine mesaj attı.
"Günaydın!"
Bir süre elinde telefon cevap gelecek diye bekledi.
Melek'ten cevap gelmeyince, kalktı bir duş aldı. Geldiğinde mesajına hala cevap gelmemişti.Üzerini giyindi bugün çok iyi görünmek istiyordu, birazda parfüm sıktı ve yüreği pır pır eder halde odasından çıktı.
Salona geçtiğinde kahvaltı çoktan hazırdı Melek camın kenarında köşede oturuyordu. Onu görünce kalbinin ritmi artmıştı, göz göze geldiler. Farkında değildi ama ağzı kulaklarına varırcasına gülümsüyordu. Bu durumu fark eden teyzesi Havin.
"Hayırdır Yusuf'um yüzünde güller açıyor?" diye sordu.
"Hiç teyzem güzel bir rüya gördüm!" diye yanıtladı.
Melek'e telefonu işaret etti. Melek odasında unutmuştu, aaa dedi dudak hareketleriyle, bir eliyle ağzını kapatır gibi yaptı usulca kalkıp telefonunu odasından aldı. Tekrar salona geri döndü.
"Günaydın!"
Mesajını okuyunca Yusuf'un gözünün içine bakıp muzip muzip güldü."Sana da!" yazdı.
Yusuf görünce gülme isteğine engel olmaya çalışarak.
"Deli kız!" yazdı.
Onlar aralarında telefonda cilveleşirken Veysel girdi içeri sofradaki yerine oturdu. Kahvaltılık şeylerden tabağına aldı hem kahvaltısını etti hemde;
"Yarın yolculuk var dönüyoruz artık çocuklar varsa alacağınız birşeyler bugün halledin" dedi.
Yusuf'un gözlerindeki pırıltı biran da söndü. Yüzü asıldı, gülmesi kesildi. Melek'in yüzüne baktı hüzünle.
"Nasıl ayrılacağım senden!" yazdı.
Aslında Melek'te gitmek istemiyordu. Hiç ayrılmak istemiyordu Yusuf'tan ama bu kadar acının üstüne damdan düşer gibi nasıl olacaktı ki bu iş?
"Ayrılmayacağız, kalbim senin değil mi?" diye karşılık verdi Melek.
"Kalbin benim sende benim ol!" yazdı Yusuf.
Melek utanmıştı, hatta kızarmıştı. Eli ayağı bir birine dolandı 'hava alacağım' bahanesi ile kalktı avluya çıktı.
Yarın buradan gidecekti. Uzun uzun avluya baktı. İlk geldikleri gün annesi ile girmişlerdi şu kapıdan, kamelyanın altında oturmuşlardı.
Derya "ahh Derya!" Onlara buz gibi ayran getirmişti. O günkü tandırda pişen ekmek kokusu hala burnundaydı. Nasıl heyecanla girmişti kapıdan ne kadar otantik bulmuştu burayı. Ne çok şey değişmişti böyle kısacık bir zamanda!
Gözleri dolmuştu, süzülen iki damla yaşı sildi düşüncelere daldı. Beline sarılan Barış'ın sesi ile irkildi.
"Hayırdır güzelim ne yapıyorsun burada?"
"Hiç abi yarın gidiyoruz ya öyle bakıyorum işte!"
"Çok şükür gidiyoruz bu lanetli yerden!"
"Öyle deme lütfen abi güzel şeylerde yaşadık, kalbimin bir parçasını annemi burada bırakmak dışında!"
Melek'in gözleri dolmuştu, annesi ile geldikleri yerden onsuz döneceklerdi.
Yusuf Melek'in yanına gitmek için çıktığında iki kardeşi bir birine sarılmış görünce rahatsız etmek istemedi, sessizce odasına girdi.Penceresinin perdesini araladı onları izledi. Bir süre ikisi dikilip konuştuktan sonra içeri girdiler.
Melek sofranın toplanmasına ev işlerine yardım ettikten sonra odasına geçti. Yavaş yavaş toplanıyordu kapısı çaldı, gelen Yusuf'tu.
" Müsaitsen gelebilir miyim?"
Melek Yusuf'u görünce telaşlandı, eli ayağı bir birine dolaştı yine, nefes alış verişleri değişti.
Halbuki daha dün geceye kadar Yusuf'la rahat rahat konuşuyor gezmeye gidiyordu.
"Tabi ki Yusuf gel!" dedi.
Yusuf usulca yanına geldi, ellerini tuttu, gözlerinin ta içine baktı, elleri buz gibi olmuştu Melek'in ve titriyorlardı.
"Sakin ol deli kız!" dedi.
Onu odada bulunan koltuğun üzerine oturttu. Onunla bu defa Melek olarak değil sevgilisi olarak konuşmak istiyordu. Melek'e "sakin ol" demişti ama kendisi ne kadar sakindi emin değildi.
Yusuf söze "Sevdiğim, Meleğim benim!" diye başlamıştı.
Melek heyecanlanıyordu, sanki midesi bulanıyormuş gibi oluyordu. Derin derin nefes alıp veriyor, sakinliğini korumaya çalışıyordu.
Daha öncede sevgilisi olmuştu ama onda kendisini böyle hissetmemişti. Hiç bu kadar heyecanlanmamıştı. Bu defa çok başkaydı. Ellerini tutan bu adam bir ömür tutsun istiyordu.
"Sevdiğim, Meleğim benim yarın gidiyorsun ben seni bulmuşken kaybedecek gibi hissediyorum kendimi!"
"Kaybetmek yok Yusuf ben sadece bedenen gidiyorum ama kalben..!"
Sonunu getirememişti Melek. Heyecanı müsade etmemişti lafını tamamlamasına."Bedenende burada ol istiyorum!" dedi Yusuf dudaklarını ısırarak.
"Şimdilik bu imkansız hem herşey çok yeni hemde benim okulum var Yusuf! Babam böyle birşeye asla izin vermez!"
"Sensiz olmaz Meleğim! Artık sensiz olmaz! Ben bu eve sığamam senin hasretine dayamam!"
"Yine geleceğim! Bende seni özlerim!"
Konuşmaları devam ederken kapı çalındı, gelen Barış'tı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANDAN ÖTE
Teen FictionSevgili okuyucularım. Sizlerin gönlüne girebilmek için ne yaptım bilmiyorum ama İnstegramdan toplanıp buralara kadar benim için geldiniz. Şimdi öncelikle İnstagramda ki eski hikayelerimizi burada toplayacağız. Sonra yep yeni serüvenlerle hergün bira...