CANDAN ÖTE 11.BÖLÜM

193 39 3
                                    

CANDAN ÖTE 11.BÖLÜM

Ertesi sabah uyandıklarında hiç birşey eskisi gibi olmayacaktı. Derya'nın red edilmek çok canını yakmıştı. Bütün gece hiç uyumamış saatlerce ağlamıştı. Barış'a dair hiç bir şansının olmadığını çok iyi anlamıştı.

Bunca sinir harbine duyguları dayanamamış, o gece evlerinin ahırına kendini asmıştı.

Sevdiği adam dururken başka biri ile evlenmek istemiyordu. Sevdiği adam onu istemiyorsa yaşamanın çokta bir anlamı yoktu onun için.

İlk defa kendini böyle hissetmişti, ilk defa yaşamıştı bu duyguları, ilk defa kendi tercihini yapmış, kendi isteği ile açılmıştı Barış'a ve hüsrana uğramıştı.

Sabah herkes Helen'in çığlıkları ile uyanmıştı uykusundan. Melek pencereden baktığında Helen'i kendini yerlere atmış bağırır halde gördü.

Hemen dışarı koşup neler olduğunu anlamaya çalıştı. Fakat Helen konuşamıyordu sese koşan Tahsin, Yusuf ve Barış Helen'in

"Ahırda, ciğerim ahırda!" diye feryatlarından ahıra koşmuş Derya'nın cansız bedeni ile karşılaşmışlardı.

Kimse bunu neden yaptığını bilmiyordu. Tahsin evladının acısıyla olduğu yere yığılıvermişti. Yusuf donup kalmış boş boş bakıyordu.
Derya'yı asılı olduğu yerden indirmek Barış'a kalmıştı. Hemen kucaklayıp boyundaki ilmeği çıkardı. Derya sonsuza kadar susmuştu cansız bedeni Barış'ın kollarındaydı. Gözünden süzülen yaşlarla;

"Neden Derya neden bu kadar mı.....?" gerisini söylemeye dili varmamıştı Barış'ın.

Bu kadar mı sevmişti? Barış yanında yanan bu ateşi nasıl görememişti? Bu küçücük bedene bu kadar mı ağır gelmişti yani aşk acısı? Kucağında Derya avluya çıktı. Helen kolları iki yana açılmış Barış'ın kucağında ki Derya'yı görünce öyle bir çığlık kopardı ki, sesi bütün mahallede yankılandı.

Komşular toplanıp gelmişlerdi Helen'in sesine. Barış dizlerinin üzerine çöktü, daha gece karşısında tir tir titreyen, heyecandan terleyen, şimdi ise bir ömür susmuş küçücük bedene baktı. Gözlerinden yaşlar süzülmeye devam ediyordu. Süzülen yaşlar Derya'nın yüzüne düşüyordu. Farkında değildi ama Derya'yı sıkı sıkı bağrına bastırmıştı.

"Lütfen uyan lütfen Derya bilmiyordum bu kadar olduğunu bilmiyordum affet!" diye inliyordu.

Yusuf göz yaşları içinde geldi, Barış'ın kucağından Derya'yı aldı kamelyaya doğru yürüdü. Derya'yı sedirin üzerine yatırdı.

Komşular çoktan intihar vakası diye ambulansa haber vermişlerdi. Yaklaşık bir saat sonra ambulans polis ekipleri ile birlikte geldi. Cansız bedeni alıp oradan uzaklaştılar.

Melek olanlar karşısında uyuşmuş gibiydi. Kulaklarında uğultular vardı. Olduğu yerde çöküp kalmış boş gözlerle izliyordu. Sanki duyguları uyumuş gibiydi. Ne ağlaya biliyor ne konuşabiliyordu.

Herkes olan bitenin şokunu yaşıyordu. Yusuf o kadar kötü görünüyordu ki dizlerini dövüyor;

"Olmaz olmaz bu olmaz!" diye feryat ediyordu.

Veysel Tahsi'nin yanına oturmuş elini sıkı sıkı tutmuştu. Helen baygınlık geçirdiği için ekipler onada sakinleştirici yapıp gitmişlerdi.

Olayın gerçekten intihar vakası olduğu yapılan otopsi ile anlaşıldıktan sonra Derya'yı morga almışlardı.

Nişanlısı Ali'de olan biteni duymuş, çalıştığı İzmir'den hemen Gaziantep'e gelmişti.

Ali öylesine şaşkındı ki bunu Derya'dan hiç beklemiyordu. "Neden yapmış bunu?" diye soruyordu herkese.

Barış istemsizce onu inceliyor "Buna mı vermişler yani güzelim kızı!" diye söyleniyordu.

Aslında yaptığı sadece vicdanında yanan ateşti. Sorun Ali değil tamamen kendi vicdanıydı. Zamanı geri alabilse o geceye dönebilse Derya'ya sarılır onu buralardan alır giderdi. Kim kimi candan öte severdi ki.

Yapılacak hiç birşey kalmamıştı acabalar anlamsızdı artık. Kıymeti bilinmeyen küçücük bir beden, ikinci defa kendi tercihini yapmış, bu dünyadan göçüp gitmişti.

Ruh gibi olan Helen ve Tahsin hiç birşey yapacak halde değillerdi. Yusuf'un da desteği ile akrabalar bir olup cenaze işlerini halletmişlerdi.

"Bu dünyadan Barış'a aşık Barış'a tutkun bir Derya geçti!" diyordu sürekli Barış.

Fakat herkesin acısı o kadar derindi ki onun söylediklerini kimse anlamıyordu. Bir tek Melek hariç!

"Abi ne demek Barış'a aşık bir Derya geçti? Yoksa siz?"
"Hayır hayır ölmeden bir gece önce bana aşkını itiraf etmişti. Fakat ben nişanlı bir kız olduğunu, ona o gözle bakmadığımı, senden farkı olmadığını söylemiştim."

Barış Melek'in kucağında hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Ağabeyinin duruma çok üzülen Melek'te onunla beraber ağlayordu.

CANDAN ÖTE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin