CANDAN ÖTE 9.BÖLÜM

252 37 3
                                    

CANDAN ÖTE 9.BÖLÜM

Melek neler olduğunu
anlamamıştı.

"Ne yapıyorsun abi sen?"

"O katilin yanına nasıl gidersin sen Melek!"

"Ne katili abi o bir kazaydı!"

"Yorgunmuş o gün ne işi vardı o direksiyonun başında ne işi vardı Melek!"

"Abi Yusuf'ta böyle olsun istemezdi eminim, hepsi bir kazaydı ve Yusuf'ta çok üzgün! Yalvarıyorum böyle yapma herşey çok zor yaşadığım herşey çok zor zaten birde sen dahada zorlaştırma!"

Melek yere çökmüştü, hem ağrıdan kıvranıyor, hemde avazı çıktığı kadar haykırarak ağlıyordu. Melek'in haline kıyamayan Barış, derin bir nefes aldı sakinleşti, Melek'i kolundan tutup kaldırdı.

"Tamam güzelim sakin ol özür dilerim haklısın biraz fazla tepki gösterdim, haydi seni odana götüreyim!"

Yusuf olanlardan ve Barış'ın tavrından çok üzülmüştü. Yüreğinin tam ortasına bıçak yemiş gibi olmuştu. Barış'ın gözünde bir katil olduğunu biliyordu. Oda zaten kendini böyle hissediyordu. Kapının önünde ki sesler kesilince eline telefonu aldı Melek'i aradı.

"Alo!"
"Alo!"

Derin bir sessizlik oldu Yusuf'ta Melek'te konuşmuyor öylece susyorlardı. Yusuf boğazını temizledi.

"Geldiğin için teşekkür ederim Melek, bu benim için çok önemliydi. Senin gözünde katil olmak isteyeceğim son şeydir inan bana!"

Melek sessiz sessiz ağlıyor onun ağladığını Yusuf duyabiliyordu. İçinde incecik bir sızı oluyordu.

"Sana ağlama diyeceğim biliyorum ki bir faydası olmayacak. En azından izin ver derdine ortak olayım!"

Melek'in sessiz ağlaması hıçkırır şekilde ağlamaya dönmüştü. Konuşamıyor sadece dinliyordu.

"Böyle olsun istemezdim Melek! Keşke zamanı geri alma imkanım olsaydı! Keşke ölen ben olsaydım!"

Yusuf'ta ağlamaya başlamıştı. Yutkunuyor boğazının acıdığını hissediyordu. Melek onun ağlama sesini duyunca içinde tuhaf bir his oluştuğunu farketti.

Neden onun ağlamasına dayanamıyordu? Neden onun üzülmesi onuda üzüyordu? Ne oluyordu böyle?

"Ağlama Yusuf olacak hiç birşeyin önüne geçecek güçte değiliz ne sen ne de ben!"
Yusuf sadece dinliyordu bu defa.

"İkimizde istemezdik böyle olmasını. Ben annemi kaybettim. Nasıl dayanırım nasıl alışırım bilmiyorum ama bunun senin suçun olmadığını biliyorum!"

Barış odaya girince veda bile etmeden kapattı telefonu Melek.

Artık ağabeyini sakinleştirmesi gerekiyordu. Yusuf'u düşman olarak görüyordu çünkü. Yutkundu ve söze başladı.

"Bu olanlar kimsenin suçu değil. Eğer Yusuf suçlu ise ben ondan daha suçluyum abi! Annemi babamı buralara sürükleyen benim! Yusuf'un tek derdi bizi mutlu etmekti! Artık ona güzel davranmanı istiyorum!"

Barış sadece susuyordu Melek'in tekrar üzülüp ağlamasını istemiyordu.
"Peki" dedi sadece.

Evde hummalı bir çalışma vardı. Ekmekler yapılıyor, yemekler pişiriliyordu. Kemikler kaynıyor, kemik suyuna çorba pişiriliyordu. Herşey Veysel için hazırlanıyordu.  Bir an önce iyileşebilmesi için iyi bakılması ve kaliteli beslenmesi şart demişti doktor.

Kapı açıldığında Melek ve Yusuf kamelyanın altında sedirlerde oturuyorlardı. Kapıdan Veysel girdiğinde Melek neredeyse mutluluktan bayılacaktı. Babasını en son hastaneden çıkarken görebilmişti çünkü.

Yavaş adımlarla yürüyüp babasına sıkıca sarıldı. Annesi gittiğinden beri daha bir kıymetli geliyordu babası. Baba kız hem ağladılar hem birlerine sarıldılar.

Tahsin ve Barış Veysel'in birer koluna girdiler. Barış'ın yattığı odada Veysel için de bir yatak hazırlanmıştı, Veysel'i odasına götürdüler. Biraz dinlenip soluklandıktan, biraz hoşbeşin ardından, bir sini ile yemekleri getirdiler. Yemekler yenildi kahveler içildi, Veysel çok yorgun olduğu için hemen uyumak istedi.

Babasını yanlız bırakmak istemeyen Barış'ta babası ile kaldı. Melek biraz daha nefes almak istediği için kendini avluya attı. Ardından Yusuf'ta dışarı çıktı.

"Çatıdan bakmak gibi olmaz ama gel buradan da yıldızlar mükemmel görünür!"

Melek gülümsedi avluda bulanan sandalyelerden birine Yusuf'un yanına oturdu.

"Hiç birşey o gün ki gibi değil artık!"
Gözleri dolmuştu yine.

"Ne çok şey değişti değil mi Yusuf?"

Yusuf o anda Melek'in elini tuttu. Ne diyeceğini bilemiyordu. Melek elini çekmemişti. Sandalyeye yaslandı yıldızları izlemeye başladı. Yusuf'ta bu hali bozmak istemediği için eli Melek'in elinde yıldızları izlemeye başladı. Bir süre bu şeklide oturdular.

"Ben artık kalkayım kendimi yorgun hissediyorum" dedi Melek.

Gözünün içine baktı Yusuf'un. Yusuf kalbi ağzında atıyormuş gibi hissetti o an.

"Tamam bende kalkayım dinleneyim biraz!" dedi.

İkiside gülümsedi ve odalarına yürüdüler...

CANDAN ÖTE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin