CANDAN ÖTE 20.BÖLÜM

169 34 8
                                    

CANDAN ÖTE 20. BÖLÜM

Melek telefonu kapatır kapatmaz içinden dualar ederek geri Barış'ın yanına döndü. O gelene kadar Barış'ta kendine gelmişti. Melek'i görünce toparlanıp başını yatak başlığına yaslayıp oturdu.
Melek ellerini oynuyordu, çekinerek Barış'ın yüzüğe baktı.

"Eee Meleğim söyle bakalım sabahın köründe beni tatlı uykumdan ne için uyandırdın?"

"Abi sana birşey diyeceğim!"

"Onu anladım abicim ne diyeceksin onu soruyorum!"

"Benim bir sevgilim var!"

Melek ohh diye rahat bir nefes aldı. Sonra bakışlarını küçük bir kedi yavrusu gibi Barış'a çevirdi.

Barış aylardır Türkiye'de oldukları için bu duyduğuna önce inanamadı.

Sonra;
"Biz burada bile değildik Melek! Eskiden mi vardı?"

"Hayır abi daha yeni, eskiden kalma değil Türkiye'den biri!"

Melek başını önüne eğdi gözlerini kaldırarak baktı ağabeyine.

Barış bir anda "Yusuf!" dedi.

Melek'te utana sıkıla "evet" diye yanıtladı.

Kısa bir sessizlik oldu, Barış böyle birşeyi hiç beklemiyordu.

"Ne zamandır var bu durum?"

"Dört gündür! Öncesinde olanları biliyorsun zaten bir birimize açılma şansımız yoktu!"

"Nasıl olacak peki? Sen burada o orada? Olanları unutabilecek misin hem?"

"Olanlar sadece bir kaza idi abi bunda onun bir suçu yoktu! Yani ortada unutulmayacak birsey yok!"

"Peki Melek! Sen kararını vermişsin! Benden saklamayıp açık oldun en azından, ne diyeyim hakkınızda hayırlısı olsun!"

Aslında Barış bunları söylerken, aradaki mesafenin ikisinide nasıl olsa soğutacağını, bir süre sonra zaten ayrılacaklarını düşünüyordu.

"Bir gençlik hevesi olarak kapanır gider nasıl olsa!" diyordu içinden.

Melek rahatlamıştı, ağabeyine kocaman sarıldı.

"Senin düşüncelerin benim için çok kıymetliydi abi teşekkür ederim!"

Sonrada heyacanla çıktı odadan, çıkar çıkmaz Yusuf'u aradı. Sevinçten çığlıklar atıyordu.

"Söyledim Yusuf, söyledim! Ya üzerimden büyük bir yük kalktı söyledim!"

Sevinçten yerinde duramıyor dans ediyordu bir taraftan. Yanında olsaydı şuan Yusuf'a kocaman sım sıkı sarıla bilirdi.

"Ne dedi Meleğim! Ne dedi peki!"

"Hakkınızda hayırlısı olsun dedi, yani bizi onayladı Yusuf! İnana biliyor musun?"

Şimdi ikiside kuş misali uçuyorlardı sevinçten. Babasının alışverişten dönüp Melek'e seslenmesi ile kapattılar telefonu.

O gün önce okuluna uğradı Melek. Başlarına gelenleri doktor raporları ile belgeledi ve yeniden okula döndü. Hızla alttan kalan derslerini alacak okulu biran önce bitirecekti.

Dışarda hiç oyalanmadan arabasına atlayıp geri eve döndü. Eve girer girmez temizliğe girişti. Aslında annesi hayatta iken pek karışmıyordu bu işlere ama Türkiye'de yapa yapa bunlarıda öğrenmişti.

Önce güzel bir süpürdü sonra toz aldı. Buz dolabındaki bozulmuş şeyleri boşalttı onunda içini bir güzel temizledi. Ne zaman dinlenmek için mola verse Yusuf'u aradı onunla konuştu.

Yusuf'un çok hoşuna gidiyordu Melek'in bu halleri. Tam bir anne edasıyla yapıyordu işini gücünü. Yaparken keyif aldığıda her halinden belli oluyordu. Telefonu kapatıp işine döndü.

Helen yengesinden öğrendiği bir kaç yemek çeşidi vardı, onlardanda yaptı. Babası biraz dolaşmak için çıkmıştı.
Ağabeyi aylardır uğramadığı şirketine gitmişti.

Akşam olupta hepsi toplanınca sanki Hasret varmış gibi hissetmişlerdi. Yine sanki o varmış gibi butuny evi yemek kokuları sarmıştı.

Veysel kızının bir kaç ayda bu derece büyümesine hem gıpta ile bakıyordu, hemde hüzünleniyordu.

Hep birlikte Melek'in yaptığı yemekleri yediler, masayı toplama işi Veysel'e, bulaşıkları makinaya koyma işi Barış'a düşmüştü. Melek'te üçüne güzel bir kahve yapacaktı. Böylece iş bölümünü halletmiş oldular.

Yusuf ve ailesi için ise akşam yemeği tamamen buruk geçmişti. Kimseler kalmamıştı. Yusuf'un teyzesi Havin'de artık evine dönmüştü. Kimsenin canı birşeyler yemek istemediği için kahvaltı gibi yapıp günü geçiştirmişlerdi. Herkes bir şekilde alışacaktı işte bu yeni hayata.

Günler bayağı hızlı akıyordu. Melek okuluna dönmüştü. Yusuf ise işinde daha bir aşkla çalışıyor, köşeye para koymaya çalışıyordu.

İki aşık boş vakitlerinin tamamını bir birleri ile konuşarak mesajlaşarak geçiriyorlardı. Zamanın biran önce akıp gitmesini istiyorlardı. Hiç ayrılmayacakları günlerin biran önce gelmesini iple çekiyorlardı.

Barış'ın düşündüğü gibi olmamıştı hiç birşey, aksine Melek ve Yusuf mesafelere rağmen daha bir aşkla bağlanıyorlardı bir birlerine gün geçtikçe. Mutlaka hergün görüntülü konuşuyorlar bir birlerini görmeden birgün bile geçirmek istemiyorlardı.

Melek evlerinin her yerini gezdirmişti Yusuf'a görüntülü konuştukları sırada. Yusuf istemişti bunu nerede kalıyor nerede yaşıyor bilmek istiyordu sevdiği.

Günler günleri kovaladı Melek döndüğünden bu yana neredeyse 6 ay geçmişti okul tatil olacaktı.
Ailesi ile kahvaltı ettikleri birgün

Melek;"Ben Türkiye'ye gideceğim!" dedi.

CANDAN ÖTE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin