17.BÖLÜM

195 34 6
                                    

CANDAN ÖTE 17.BÖLÜM

Melek yutkundu, ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Yusuf'un göğsüne yaslanmıştı. Yavaşça kendini geri çekip Yusuf'un yüzünü okşadı.

"Gideceğim Yusuf!" deyip gülümsedi.

"Haydi beni bırak aşağı inelim!" diye devam etti.

Yusuf bırakmak istemiyordu elini tuttup Veysel'in karşısına çıkıp

"Biz birbirimizi seviyoruz Melek ile evlenmek istiyorum!" deemek istiyordu!"

"Gitme,gitme!" diye inledi tekrar sıkı sıkı sarıldı.

Melek sakinliğini korumaya çalışıyordu. Gözleri dolmuştu ama kendini tutuyordu.

"Yusuf geleceğim inan bana yine geleceğim!"

Yusuf çaresiz kollarını gevşetti Melek'i serbest bıraktı. Birlikte aşağı indiler ve odalarına girdiler.

Melek kendini sakin tutmak için o kadar kasmıştı ki, odasına girer girmez hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Sesi duyulmasın diye başını yastığa bastırmıştı. Yastık göz yaşlarından sırılsıklam olmuştu. Sonra gözlerini kapattı ve uykuya daldı.

Yaklaşık üç saat kadar uyumuştu. Kapısı çalındı gelen Helen yengesiydi, Melek usulca yerinden doğruldu, yatağına oturdu. Helen onları gece görmüştü, hatta takip edip çatıda bir müddet dinlemişti. Oğlu için Melek'ten daha uygun bir gelin adayı düşünemiyordu. Derya'sı gitti gideli daha çok alışmıştı Melek'e. Melek'in yanına oturdu başını omzuna yaslattı.

"Sizi biliyorum güzel kızım!" dedi.
Melek şaşırmıştı.

"Ne? Nasıl?" diye sordu.

"Gece sizi gördüm!" dedi ve gülümsedi Helen.

Melek utanmıştı utanınca hemen yanakları kızarırdı beyaz tenli olduğu için hemen belli olurdu al al yanakları.

"Şey yenge!" diye birşeyler geveledi ağzında, ne desin nasıl konuşsun bilememişti. Çünkü böyle bir şeyi asla bekliyordu.

"Utanma canım kızım. Derya'm dan sonra seni kızım yerine koydum ben. Gönlümden geçiyordu günlerdir ama istemezsin belki diye diyemiyordum!"

Melek utanıyordu bu konuşmadan. Helen konuşuyordu o sadece dudaklarını ısırarak dinliyordu onu. Ne desindi ki şimdi? Helen yengesine.
Bu yüzden sadece dinlemekle yetiniyordu.

Helen boğazını temizledi derin bir nefes çekti içine.

"Gitme istersen, konuşalım baban ile hemen kurarız düğünü evlendiririz sizi!"

Melek hiç beklemediği bu teklif karşınsında şok olmuştu. Bu kadar çabuk bu noktaya gelmesi Melek'i korkutmuştu.

"Okulum var yenge hem onu bitiririm hemde o arada bir birimizi tanıma fırsatı bulmuş oluruz!" dedi.

Aslında kendince bozulmuştu sükunetini koruyup belli etmemişti bu durumu.
Helen devam etti.

"Sen benim kızımsın bundan sonra nasıl istiyorsan öyle olsun güzel kızım! Haydi gel ellerinden gitmeden bir kahvaltı hazırla annene!"

"Anne" kelimesi canını yakmıştı Melek'in ama ses etmedi kırmak istemiyordu evladını yeni kaybetmiş bu acılı kadını gülümsedi.

"Peki hazırlarım!" dedi.

Birlikte mutfağa indiler güzel bir kahvaltı hazırlamaya koyuldular. Yusuf hiç uyumamıştı salonda oturuyordu. Annesini ve Melek'i anne kız gibi sofra kurarken görünce derin bir iç çekti, gelecekten bir hayal perdesi geçti gözünün önünden

'Evlenmişti Melek bu evin bir ferdi olmuştu ve anne kız kahvaltı hazırlıyordu!'

İçini kıpır kıpır etmişti bunun hayali bile. Sonra oturduğu yerden kalkıp oda yardım etmek istedi.

Barış ve Veysel ile evin geri kalanıda uyanmıştı. Hepsi salonda toplanmışlar kahvaltıyı bekliyorlardı. Elinde tabaklar ile Yusuf'u görünce Barış kendince şakalaşmak istedi Yusuf ile.

"Vayyy kardeşim gider ayak ellerinden kahvaltı edeceğim öyle mi? Bilseydim böyle maharetlerin olduğunu daha önce isterdim!"

Barış'ın bu şakacı tavrı herkesi güldürmüştü. Kahvaltı sofrası kurulmuş bugüne özel, bir kuş sütü eksiti sofrada.

Edilen kahvaltının ardından gitme vakti gelmişti. Melek içindeki kopup gelen duyguları yutuyordu bir bir. Ağabeyine gidecek çantayı verdi. Kenan bugün gideceklerini bildiği için kapının önünde bekliyordu. Kapıya çıktıklarını görünce koşar adımlarla geldi valizlere yardım etti. Valizleri arabaya yerleştirdiler. Melek'in yanına gelip

"Hoşçakal Melek! Alışmıştık sana bizleri unutma!" dedi.

Yusuf bu durumdan rahatsız olmuştu ama belli etmemişti.

"Unutmam Kenan! Sen benim arkadaşımsın artık!" diye yanıtladı Melek.

Sonrada arabaya Tahsin, Yusuf, Melek, Barış ve Veysel bindiler, hava alanına doğru hareket ettiler...

CANDAN ÖTE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin