CANDAN ÖTE 6.BÖLÜM

233 39 4
                                    

CANDAN ÖTE 6.BÖLÜM

Melek kendine geldiğinde baş aşağı arabada tek başına sıkışmış bir şekilde yatıyordu. Ne yapacağını bilemez halde cebindeki telefonuna ulaşmaya çalıştı. Bacağı çok kötü sıkışmıştı ve vücudunda dayanılmaz ağrılar hissediyordu. Annesi yanında oturuyordu onu görmeye çalıştı ama karanlıktan seçemiyordu. Biraz daha zorlanarak telefona ulaşmıştı. Kimi arayacaktı ne yapacaktı şimdi?
İnler bir şekilde Yusuf'un sesini duydu
"Yusuf Yusuf telefonuma ulaştım ne olur söyle kimi arayacağım?" dedi.

Yusuf yine derinden ve inler bir sesle "112 112!" dedi. Melek zorlada olsa 112 yi çevirmeyi başardı. Karşıdan açan görevliye durumu elinden geldiğince anlattı görevli bilgileri aldı hemen yardıma geleceklerini söyledi ve kapattı.

Yaklaşık yarım saat sonra, itfaiye ve ilk yardım ekipleri olay yerine gelmişlerdi, çok dikkatli davranarak arabanın içinde sıkışıp kalmış Melek'in ailesi ve Yusuf'u çıkarmışlardı. Annesi Hasret, hemen oracıkta hayatını kaybetmişti. Babasının durumuda oldukça ağırdı. Melek'in bilinci açıktı ama onunda durumu iyi görünmüyordu. Yusuf'ta tıpkı Melek gibiydi.

Hepsini ambulansa alıp, ilk müdahaleyi yapıp, hızla hastaneye götürdüler. Melek'in ayağında ezikler vardı ayrıcada kaburgası kırılmıştı. Yusuf'un ayağı ve kolu kırılmıştı, ikisininde tedavisi yapıldıktan sonra odaya alındılar.

Fakat Veysel onlar kadar şanslı değildi. Hem iç kanaması vardı. Hemde çok sayıda kırığı. Hemen ameliyata aldılar gerekli tedavileri uygulayıp yoğun bakıma yatırdılar. Melek ise herşeyden habersiz ilaçların etkisi ile uyuyordu. Ne annesinin ölümünden haberi vardı, ne de babasının ölmek üzere olduğundan.

Haber hemen Yusuf'un ailesine ulaşmıştı. Hepsi birden çoktan hastaneye gelmişlerdi. Helen bir köşeye oturup göğüsüne vura vura ağlıyordu. Derya şok olmuş vaziyette boş boş bakıyordu. Tahsin ise dizlerini dövüyor, hem oğluna hem misafirlerine ağlıyordu.

Tahsi nihayet Barış'ı da aramaları gerektiğini düşünebilmişti. Hastanenin danışmasına gidip hastalarının üzerinden çıkan eşyaları telefonları istedi. Eşyaları ve telefonları aldıktan sonra, tek tek numaralara bakıp Barış'ı buldu. Aramaya basıp beklemeye başladı bir kaç sefer aramasına rağmen telefon açılmamıştı.

Aradan iki saat geçtiğinde Veysel'in telefonu çalmaya başladı. Tahsin telefonu eline aldı gözlerinden yaşlar süzüldü. Arayan Barış'tı nasıl söyleyecekti şimdi? Ailem kaza yaptı anneni kaybettik babanın durumu ağır diye!

"En iyisi küçük bir kaza geçirdiler kırıkları var!" diyeyim dedi kendi kendine.

Açtı telefonu ve planladığı gibi söyledi. Barış duydukları karşısında ne diyeceğini bilemedi. Sadece "Tamam amca hemen hazırlanıp geliyorum!" dedi.

O gün bulabildiği ilk uçağa bilet aldı korkuyla titreyen yüreğine hakim olmaya çalışarak hava alanına koştu. Hiç oyalanmadan önce İstanbul'a oradan Gaziantep' e geldi.

Öğlen üzeri hastaneye ulaşabilmişti. Onların küçük bir kaza geçirdiğini sanan Barış, öncelikle annesinin ölümünü sonra babasının durumunu ve Melek'in halini öğrendi.

Neler olmuştu böyle, sahiden annesi gitmişmiydi? Koşa koşa ölmek için mi gelmişti yani?

Beyni uyuşuyor gibi hissediyordu. Konuşulan sesler yankı yapıyor gibi geliyordu kulaklarına. Annesini görmek istedi, görevliler morga indirip annesini gösterdiler.

Başının arka kısmı ezilmişti. Kolu kırılmış mosmor olmuştu.

"Bu cansız beden annem olamaz!" dedi.

Kalbi parçalanacakmış gibi hissediyor, dizlerinin üzerine çökmüş ağlıyordu. Tahsin onu sakinleştirmeye çalışıyor ama başarılı olamıyordu.
"Nasıl olmuş bu amca nasıl olmuş bu?" diye bağırıyor haykırıyor sakinleşemiyordu.

Uzun uzun ağlayıp bağırıp içini boşalttıktan sonra babası aklına gelmişti.

"Babama gidelim amca!" dedi.

Yukarı çıktılar yoğun bakıma geldiler küçücük bir pencereden uzaktan babasını da görebilmişti.
Vücudunun her yerinde kablolar bağlıydı. Sadece inip çıkan göğsü ve nefes alıp verişi hayatta olduğunun emaresiydi.

Ailesi sanki toz taneleri gibi uçup gidiyordu avuçlarından, Barış ise yapa yalnız kalmış, hiç birşey yapamıyordu.

Melek'i görmek istediğini söyledi onun durumu iyiydi öyle söylemişlerdi. Sadece ufak tefek ezikleri ve kırığı var demişlerdi.
Titreyen dizlerine hakim olmaya çalışarak ayaklarını sürüye sürüye Melek'in odasına girdi.

Yüzü gözü yara bere içindeki, güzeller güzeli kardeşini görünce artık ağlayacak gücü kalmayıncaya kadar ağlamaya başladı.

CANDAN ÖTE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin