Bu kitap ne zaman bitecek 😭😭😭
100 yorum ♡
***
"Biz geldik."
Chan ve Felix, Changbin'in evinin içlerine girdiğinde mutfakta olan Changbin "Hoş geldiniz," diyerek onlara bakmış ve ocağın altını kapatmıştı. "Siz geçin, geliyorum."
Yatak odasına ilerleyip üstünde leke olmuş siyah tişörtü değiştirip salona geldiğinde Chan elindeki oyuncakla merakla ona baktı. "Bunu ben Jeongin'e vermiştim."
"Jeongin de bana verdi," dedi dürüst bir şekilde, bu sabah odasına girdiğinde çıkarken oyuncağı almış ve cebine atmıştı. Şimdi de evinde, salondaki masanın üstünde duruyordu.
Changbin kendi evine baktı. "Çok mu renksiz ev?"
Felix kaşlarını çattı. "O nereden çıktı? Direkt siyah her yer işte, sorgulamazdın hiç hyung."
Omuz silkti. "Öyle, gözüme çok sade geldi."
Chan pembe oyuncağı geri masanın üstüne bıraktı ve üstündeki hırkayı çıkarıp tişörtü ile kaldı. Changbin de koltuğun kenarına oturmuş, telefonundan saati kontrol edip arkadaşlarına bakmıştı.
"Şimdi mi yiyelim, yoksa bekler miyiz?"
"Yiyelim ya," dedi Chan. Felix de bununla ayaklanmış, üçü mutfağa geçmişti. Chan'ın Changbin'i incelediği, üçünün de film izlediği bir akşamdan sonra Felix uyuyakalırken Chan gözlerini Changbin'e çevirdi.
"Changbin, bir şey soracağım. Bu bir süredir dikkatimi çekiyor."
"Sor," dedi Changbin rahatça. Televizyonun sesini kısıp arkadaşına doğru döndüğünde Chan iç çekti. "Bir süredir, daha doğrusu birkaç aydır Jeongin ilesin sürekli ama sürekli ve kendini sorguluyorsun, örneğin bugünkü renk şeyi. Acaba diyorum, bu takılmanın özel bir sebebi olabilir mi?"
Tam da net bir noktaya parmak bastığında Changbin cevap vermeden önüne döndü, birkaç saniyelik sessizlikten sonra ağzından çıkan cümleyi Chan daha önce arkadaşından hiç duyduğunu sanmıyordu.
"Bilmiyorum."
Changbin net ve realist biriydi, genellikle hareketlerini de net yapar, sözlerini de eksiltmeden söylerdi. Bu bilmiyorum lafı Chan'ı şaşırtırken aslında bir kabulleniş olduğunu anlamıştı arkadaşı adına.
Güldü. "Sana büyük konuşma demiştim değil mi?"
Changbin iç çekti, gözlerini kapatıp açtı ve alnını ovalayarak "Bilmiyorum," dedi tekrar. "Bilmiyorum Chan, bilmiyorum. O lafın dönüp dolaşıp gerçekten bu kadar sert vuracağını bilmiyordum, günün birinde bana o kadar zıt birinin tek gülüşüyle kalbimi hızlandıracağını da bilmiyordum."
Yutkundu. Chan'a baktı. "Hep huyları bana benzeyen, benim gibi olan biri ile olurum sanmıştım, beni öyle biri kendine çeker diye düşünmüştüm. Jeongin ile... O kadar zıttız ki bu kadarını gerçekten ben de bilmiyordum."
Chan dudaklarını birbirine bastırıp "Changbin," diye konuştu tereddüte. "Zor olduğunu biliyorsun değil mi?" Omuz silkti. "Yani Jeongin... Jeongin için çok zor, senin için çok zor, her ne kadar buraya yetişmeye çalışsa da onun dünyası çok farklı ve senin dünyanın tam zıttı. Öylesine biriyle sevgili olduğun gibi değil, biliyorsun değil mi?"
"Bunun için çok uğraştım biliyor musun?" dedi Changbin beklenmedik bir şekilde. "Sırf gözüme zor geldiği için ondan hoşlanmaktan vazgeçmek istedim. Uğraşmak çok zor geldi, bilmediği şeyler vardı, geride olduğu şeyler vardı ve ben sabırlı biri değildim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
haru haru, minchan hyunsung ✓
Fanfictionkaldın sen gitmedin, yok hâlâ bitmedin. odamda hayalin saklı bak.