3.1

3.6K 570 454
                                    

Lee know - limbo

***

Felix evden çıkıp bahçedeki arabasına binmişti ki çalıştıracakken gözleri karşı çaprazlarında bulunan evin bahçesindeki ikiliyi fark etti. Jeongin ve Hyunjin kapıda durmuş konuşuyorlardı ki çok geçmemiş, birden evden çıkan Jisung koşarak bahçedeki Hyunjin'e arkasından sarılmıştı.

Eli direksiyonda kalakaldığında Hyunjin bu sarılma ile gülmüş ardından da Jisung'a doğru dönüp elini yanağına koyarak yüzüne doğru eğilmişti. Dudaklarını Jisung'un dudaklarına örttüğünde Felix yutkundu.

"Mutlu olmasına sevindim," diyerek kendine bir şeyler söylemiş ve arabayı çalıştırmıştı. Jisung'u kolunun altına almış birbirlerine gülerek yürüyen ikiliye Jeongin de sırıtarak eşlik ediyordu, Felix yanlarından hızla geçip kendini sokaktan çıkardı.

Parmakları sıkıca direksiyons sarılmış, görüşünü netleştirmeye çalışırken kendine kızıyordu aslında, Hyunjin'in, Jeongin'in, Minho'nun, Chan'ın ve diğerlerinin daha önceden mutlu olma sebeplerini engellemişti ve bunun yükü zor geliyordu.

"Sakin ol," diye konuşup kendine yolda olduğunu hatırlatmaya çalıştı, bir o kadar başarısız bu söylem aniden öne çıkan araba ile şokla frene basmasına sebep olurken korna sesleri onu kendine getirdi.

"Önüne baksana kardeşim!" diye kendisi haksız olmasına rağmen ona bağıran adamla titrek bir nefes çekmiş içine ve korkuyla direksiyona tutunmuştu. İnsanlarla konuşmaya korkar hale geldiğini ne zaman bilmiyordu ama uzun bir zaman olduğuna emindi.

Sessizce başını sallayıp sadece arabayı o kaosun ortasından çıkarmış ve fakülteye sürmüştü. Derse girip dersten çıktığı gibi de eve giderken toplu eve bakıp iç çekti, Minho ve Chan yine ona kıyamamış toplamış ve öyle gitmişlerdi.

Felix içine derin bir nefes çekti yalnız olduğu evde, saati kontrol edip çıkmak için hazırlanırken çalan zil onu şaşkınlığa uğrattı. Chan'ı arayıp "Anahtarı mı almadın?" demişti ki Chan kafa salladı.

"Ben gelmedim ki, Seungmin veya Changbin'dir."

Bu cevabı tereddütle aşağı inmesine sebep oldu, gergin bir nefes eşliğinde kapıyı açıp gelene bakmış, kargocu "Bang Felix?" dediğinde Felix kafa sallamıştı. "Evet benim." Telefona döndü. "Kargo gelmiş abi, tamam, sıkıntı yok."

"Emin miyiz?" diyen Chan'a cevap veremeden gösterilen yeri imzalamış ve kapıyı kapatırken de kafa sallamıştı karşısındaymış gibi. "İyiyim, sadece sanırım azalacak derken bu anksiyete daha da arttı. Her neyse, kargo gelmiş. Ona bakayım, sonra çıkacağım."

"Felix... Seanslara geri başlasak mı?"

"Bilmem, belki. Sonra konuşuruz bunu olur mu?"

Chan iç çekti. "Peki. Dikkat et kendine."

"Ederim, sende öyle abi."

Telefon kapanırken Felix kabanını kenara bırakmış ve şaşkınca kargoya bakmıştı. Seungmin'in adını görünce kaşlarını çattı, bundan haberi yoktu. Koltuğa oturup dikkatlice paketi açmış ve içinden çıkan flash belleği görünce masanın üstündeki bilgisayara uzanmıştı.

Bir yandan Seungmin'i ararken şaşkınlığını üstünden atamıyordu, kaşları çatılmış, merakla bilgisayarın ve hoparlörden duyulan aramanın açılmasını beklerken arama yanıtlanmamış, bilgisayar açılmıştı.

Buna takılmadan flashı bilgisayara takıp direkt açılan dosyaya girdi, zaten tek bir şey vardı o da videoydu. Felix beklemeden videoya tıklarken önce karanlık bir ekran belirmiş ardından da yavaşça aydınlanmış ve elini ekrandan çeken Seungmin koltuğa oturmuştu.

haru haru, minchan hyunsung ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin